Dünyanın farklı yerlerine savrulan kadın sporcular, Milliyet Pazar’a verdikleri demeçlerde yaşadıkları zorlukları ve direnişlerini Çiğdem Yılmaz'a anlattı.
Taliban Korkusuyla Ülkeyi Terk Ettiler
Afganistan'ı terk ederek Fransa'da yaşamını sürdüren 23 yaşındaki voleybolcu Zeyneb Nikzad, ülkesinden kopma sürecini anlattı:
“Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinden ve Kabil’de bir kadın voleybolcunun öldürülmesinden sonra Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldım. Şimdi dünyanın bu köşesinde, elimizden geldiğince uyum sağlamaya çalışıyor, daha iyi bir gelecek için mücadele ediyoruz.”
Nikzad, gizlice geri döndüğü Afganistan’ın artık "hiçbir renk taşımadığını", çünkü okula beyaz şalla giden kızların artık olmadığını belirtti: "Kadınların gücünden korkuyorlar. Okuyan, eğitimli olan bir kadından korkuyorlar. Tüm bu korkularını ‘İslam’ adı altında örtmeye çalışıyorlar. Oysa İslam böyle bir şey değil.”
"Her Maçımız, Sesi Kesilen Kadınların Hikâyesini Haykırıyor"
Takımın menajeri Zahra Ahmedi, sporcuların ülkeyi terk etmek zorunda kalan eski milli oyuncular ve mültecilerden oluştuğunu söyledi. Ahmedi, İran’ın Meşhed kentinde mülteci kadın voleybolcular için bir dernek kurduğunu ve kızların büyük bir dirençle spor faaliyetlerine devam ettiğini aktardı:
"Riyad’daki karşılaşmada parkeye çıkan her kadın, yalnızca voleybol topuna vurmuyor, Afganistan’da sesi kesilen kadınların hikâyesini haykırıyordu: ‘Biz varız. Biz vazgeçmiyoruz. Biz hâlâ buradayız.’"
Finlandiya’da yaşayan Ferşte Karimi de spor yapmanın kendisi için bir direniş olduğunu vurguladı: "Tek dileğim, huzurlu ve bağımsız bir Afganistan ve acı çekmiş Afganistanlı kızların özgürce yaşayabildiği bir gelecek."
Mahbube Hüseyni ise, voleybol maçlarındaki asıl amaçlarının Afganistan’daki kadınlara umut ve ilham olmak olduğunu, "Biz hâlâ varız ve buradayız" demek için mücadele ettiklerini dile getirdi.