Amerika Birleşik Devletleri ile Venezuela arasındaki deniz gerilimi tırmanıyor. ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, ABD Sahil Güvenlik ekiplerinin Venezuela açıklarında ikinci bir petrol tankerine müdahale ettiğini duyurdu. Dün gerçekleştirilen operasyonla gemiye el konulduğu bildirildi.

Bakan Noem, ABD'nin yaptırım listesinde bulunan petrolün narkoterörizmin finansmanında kullanıldığını öne sürdü. Yasa dışı petrol sevkiyatına karşı kararlı olduklarını vurgulayan Noem, yaptırımlara tabi petrolün hareketini takip etmeye devam edeceklerini, sorumluları bulup durduracaklarını ifade etti.

Abluka tam olarak sürecek

Konuyla ilgili bir açıklama da ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'ten geldi. Hegseth, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Venezuela'ya yönelik ablukanın şartlarını netleştirdi. Yaptırım altındaki petrol tankerlerinin Venezuela'dan ayrılmasına veya ülkeye giriş yapmasına izin verilmeyeceğini belirten Hegseth, bu durumun Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro yönetiminin çaldığını iddia ettiği tüm Amerikan varlıklarını iade edene kadar süreceğini kaydetti.

Venezuela yönetiminden sert tepki

ABD'nin bu hamlesine Venezuela cephesinden kınama gecikmedi. Devlet televizyonu VTV'de yer alan habere göre Venezuela hükümeti, uluslararası sularda seyreden ticari geminin durdurulmasını sert bir dille eleştirdi. Mürettebatın zorla alıkonulduğunun belirtildiği açıklamada, ABD'nin bu uygulamaları sömürgeci bir model dayatması olarak nitelendirildi. Açıklamada, bu modelin başarısız olacağı ve Venezuela halkı tarafından yenilgiye uğratılacağı vurgulandı.

İlk gemiye 10 Aralık tarihinde el konulmuştu

İki ülke arasındaki tanker krizi 10 Aralık'ta başlamıştı. ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela açıklarında petrol taşıyan bir tankere iyi bir gerekçeyle el koyduklarını duyurmuştu. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt ise söz konusu tankerin yaptırım altındaki İran Devrim Muhafızları Ordusu'na petrol taşıdığını savunmuştu. Venezuela ise o dönemde de yaşananları açık bir hırsızlık olarak tanımlayarak konuyu uluslararası mercilere taşıyacağını bildirmişti.