17 Mayıs Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Kaos GL Derneği, Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), TİHV ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi tarafından İstanbul’da düzenlenen 11'inci Trans Onur Yürüyüşü ve 23'üncü İstanbul LGBTİ artı Onur Yürüyüşü’ne ilişkin hazırlanan raporda, “LGBTİ artıların ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü hakları, kişi hürriyeti ve güvenliği ile ayrımcılığa maruz bırakılmama haklarına yönelik ihlallere derhal son verilmelidir. Yalnızca barışçıl toplanma hakkını kullandığı gerekçesiyle hakkında dava açılan LGBTİ artı protestoculara ve diğer herkese yöneltilen suçlamalar derhal ve koşulsuz düşürülmelidir" denildi.
17 Mayıs Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İHD İstanbul Şubesi, Kaos GL Derneği, SPoD, TİHV ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, İstanbul’da Onur Ayı kapsamında 22 Haziran’da Kadıköy’deki 11'inci Trans Onur Yürüyüşü ve 29 Haziran’da Beşiktaş’taki 23'üncü İstanbul LGBTİ artı Onur Yürüyüşü sırasında ve sonrasında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırlanan "2025 İstanbul Trans ve LGBTİ artı Onur Haftaları İzleme Raporu"nu açıkladı. Konuyla ilgili yapılan ortak açıklamada, rapordaki başlıca bulgulara yer verildi.
Her iki yürüyüşün, alınan yasaklama kararları ile barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü hakları ile ayrımcılık yasağını ihlal ederek engellendiği belirtilen raporda, “İstanbul Valiliği ile Şişli, Kadıköy, Beyoğlu ve Beşiktaş Kaymakamlıkları tarafından yürüyüşler öncesinde alınan genel yasak kararları, somut bir güvenlik tehdidine dayanmadığı gibi, orantılılık ilkesine de aykırıydı. Yürüyüşlerin olduğu günlerde Kadıköy, Şişli, Beyoğlu ve Beşiktaş ilçelerinde çok sayıda polis görevlendirildiği gözlemlendi. İdari makamlar ve kolluk kuvvetleri, uluslararası insan hakları standartlarında belirtilen görevlerinin aksine, barışçıl yürüyüşleri engellemek için aldıkları ‘önlemler’ ile toplu taşıma ve diğer kamusal hizmetlerin ve hatta gündelik hayatın ciddi bir şekilde aksamasına sebep oldu” denildi.
“‘Sen de rahat dursaydın’”
LGBTİ artı aktivistlerinin kolluk güçleri tarafından işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan şiddete başvurularak engellendikleri ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:
“Kolluk görevlilerinin, işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan şiddeti sadece LGBTİ artı aktivistleri değil aynı zamanda yürüyüşü takip etme amacı ile sahada bulunan gazeteci ve avukatları da hedef aldı. Örneğin, 22 Haziran günü Kadıköy’de gözaltına alınan bir avukat, polis aracında ters kelepçeye maruz bırakılmış, ‘Ellerim kesildi, çıkarın şunları’ diyerek BM İşkenceye Karşı Komite’nin açık bir şekilde işkence yöntemi olduğunu belirttiği ters kelepçe uygulamasının sonlandırılmasını istemiştir. Bu çağrıya, sivil giyimli bir polis amirinin ‘Sen de rahat dursaydın’ şeklindeki yanıtı, güvenlik güçlerinin işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan şiddeti meşrulaştırmaya çalıştığını göstermektedir. Dahası, barışçıl toplanma özgürlüğünü kullanan kişilere yönelik uzun süreli ve acı verecek şekilde ters kelepçe takılmasının sistematik bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığı, Onur Yürüyüşlerinde gözaltına alınan kişilere yönelik uygulamalarda da açık bir şekilde görülmüştür.”
Raporda, en az 95 kişinin sadece kamusal alanda bulunmaları veya LGBTİ artılar ile ilişkilendirilen giyim, sembol ve sloganlar gerekçe gösterilerek ve bazı durumlarda sivil polislerce kimlik bile gösterilmeden, sivil araçlara zorla bindirilerek gözaltına alındığı aktarıldı. Ayrıca, sokakta ve emniyette görev yapan gözlemcilerin bulgularının, gözaltına alınan çok sayıda kişinin ters kelepçe, hukuka aykırı fiziksel ve sözlü şiddet, cinsel şiddet, temel ihtiyaçlara erişimin engellenmesi başta olmak üzere işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan farklı uygulamalara maruz bırakıldıklarını ortaya koyduğu belirtildi.
“Yakalama sırasında kolları ters kelepçeyle çevrilip yere yatırılan ve sırtlarına basılan kişilerde ekimozlar oluştuğu gözlemlendi”
Beşiktaş’taki yürüyüşte gözaltına alınanlar arasında gözaltı aracında boğazının sıkıldığını veya tekmelendiğini ifade eden kişilerin olduğu kaydedilen raporda, “İlk bindirildikleri gözaltı aracının aşırı sıcak ve havasız olduğu, iki kişinin nefes darlığı yaşaması üzerine araçtan indirildiği, diğerlerinin ise uzun süre bu araçta tutulduğu kaydedilmiştir. Bu süreçte, polislerin gözaltına alınanlara ‘Hepiniz iğrençsiniz! Şu hale bak, iğrençliğiniz bize bulaşacak’ ve ‘Sesiniz çıkarsa tekrar ters kelepçe yaparız’ şeklinde hakaret ve tehditlerde bulunduğu bildirilmiştir. Ayrıca, yakalama sırasında kolları ters kelepçeyle çevrilip yere yatırılan ve sırtlarına basılan kişilerde ekimozlar oluştuğu gözlemlenmiştir” denildi.
Gözlemci kurumların Trans Onur Yürüyüşü’ne katılan ya da katıldığı iddia edilen üçü 18 yaşından küçük olmak üzere toplamda 39 kişi ve İstanbul LGBTİ artı Onur Yürüyüşü’ne katılan veya katıldığı iddia edilen 53 kişi hakkında hazırlanarak mahkemelere sunulan iddianameleri ve ifade sorgu zabıtlarını incelediği belirtilen raporda, “Bu iddianamelerin, adil yargılanma hakkı başta olmak üzere ayrımcılığa maruz bırakılmama, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkı gibi birçok temel insan hakları standardıyla açıkça çelişmektedir. Savcılık makamlarının tutumu, cezalandırıcı, orantısız ve hak temelli olmayan bir soruşturma pratiğini ortaya koymakta, muhalif düşüncelerin bastırılması ve LGBTİ artıların kamusal alanda varoluşlarının kriminalize edilmesi riskini barındırmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri bağlamında bu tür uygulamalar ciddi insan hakları ihlalleri anlamına gelmekte ve hukuki sorumluluk doğurmaktadır” tespitlerine yer verildi.
2015 yılından bu yana onur yürüyüşlerinin engellendiği, ancak bu yıl gözaltına alınan kişilerden üçünün keyfi biçimde tutuklandığını kaydedilen açıklamada, 29 Haziran’daki yürüyüşe karşı açılan davanın ilk duruşmasının 8 Ağustos’ta İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüleceği ve davanın takip edileceği ifade edildi.
“Halen tutuklu bulunan iki kişi derhal serbest bırakılmalı”
Açıklamada, insan hakları örgütlerinin talepleri ise şöyle sıralandı:
“-LGBTİ artıların ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü hakları, kişi hürriyeti ve güvenliği ile ayrımcılığa maruz bırakılmama haklarına yönelik ihlallere derhal son verilmelidir.
-Barışçıl toplanmalara genel yasaklar getirmekten kaçınılmalı, barışçıl toplanmalar düzenleme ve bunlara katılma hakkına yönelik yeterli korumaların tesis edilmesi yoluyla da olmak üzere LGBTİ artılar dahil herkesin barışçıl toplanma hakkından ayrım gözetilmeden yararlanabilmesi sağlanmalıdır.
-Yalnızca barışçıl toplanma hakkını kullandığı gerekçesiyle hakkında dava açılan LGBTİ artı protestoculara ve diğer herkese yöneltilen suçlamalar derhal ve koşulsuz düşürülmelidir. Halen tutuklu bulunan iki kişi derhal serbest bırakılmalıdır.
-Kolluk görevlilerinin protestoculara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, işkence ve diğer türde kötü muamele dahil hukuka aykırı güç kullanımı ve diğer insan hakları ihlallerine ilişkin tüm iddiaların etkili, tarafsız ve zamanında yürütülen soruşturmalara tabi olmasını sağlamalıdır.”