Türkiye Kadın Hareketi bileşenlerinin, "Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz" çağrısıyla yayımladığı bildiride, "Biz kadınlar, Türkiye’nin tarih boyunca değişen erkek egemen yapılarına her zaman karşı durduğumuz gibi, bugün de karşı duracağız"denildi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]T[/mks_dropcap]ürkiye Kadın Hareketi bileşenleri, “Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz” çağrısıyla bir bildiri yayımladı. Bildiride, kadınların eşitlik, özgürlük ve insan onuruna yakışır yaşam şartlarına sahip olma mücadelesinin yüzyıllardır sürdüğüne dikkat çekilerek, “Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar, Türkiye’nin tarih boyunca değişen erkek egemen yapılarına her zaman karşı durduğumuz gibi, bugün de karşı duracağız” denildi. Yıllardın kadınların yasal ve kurumsal kazanımlarına karşı siyasi iktidar içinden ve dışından yürütülen kampanyaların TBMM Boşanma Komisyonu Taslak Raporu ile fiili bir hükümet programına dönüştürüldüğünün altı çizilerek, "Bu rapor ile çocuk yaşta zorla evliliklerin teşviki, çocuk istismarcılarına af, tecavüzcü ile evlendirme, kadının ev içi emeğinden kaynaklanan miras hakkını elinden alma, erkeklerin boşanmasını kolaylaştırma, boşanmak isteyen kadını ise boşanmaktan vazgeçirme; şiddete karşı devlet korumasını belge sunma şartına bağlama gibi düzenlemelerin önü açılmak isteniyordu" ifadelerine yer verildi. 'KADIN ÖRGÜTLERİ HEDEF OLARAK GÖSTERİLMEKTEDİR' Yasalarda kadınların lehine olabilecek her ne varsa bunları "budama girişimlerinin" bugün yasaların tamamen kaldırılması taleplerine dönüştüğünün dile getirildiği bildiride, "'Aile reisliği geri getirilsin', 'çocukların velayeti babaya verilsin', 'ev içi emek nedeniyle evlilik içinde edinilen malların eşit paylaşımından vazgeçilsin', 'kadına karşı şiddetle ilgili 6284 sayılı yasa tamamen kaldırılsın', 'Avrupa Konseyi’nin şiddetle ilgili sözleşmesinden Türkiye imzasını çeksin' gibi talepler yaygınlaştırılmaya başlandı. Daha da ötesi, bu taleplerin gerçekleştirilmesinin önünde engel olarak görülen kadın örgütleri de açıkça hedef olarak gösterilmektedir" denildi. 'DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ' Bildiride son olarak şunlara değinildi: "Söz konusu bu sürece karşı biz aşağıda imzası bulunan kadın örgütleri/grupları, mücadelelerle kazandığımız haklarımızdan, eşitlik ve özgürlük talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve cinsiyet ayrımcılığını pekiştiren her türlü söylem, siyasi pratik ve uygulamanın karşısında duracak ve sorumluları teşhir edeceğiz. Türkiye’nin tüm siyasetçilerini, siyasi partilerini ve sivil toplum bileşenlerini siyasal/toplumsal sorumluluk almaya ve kadınları eşit yurttaşlar olmaktan çıkarmak, kadınların emeğini sömürmek ve kadınları güçsüzleştirmek isteyen söylem ve politikalara karşı çıkmaya ve kadın örgütleriyle dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz." Bildiride Türkiye’de kadın hakları mücadelesinin kronolojik bir özeti de paylaşıldı.

KADIN HAKLARI KRONOLOJİSİ

  • 1841- Kadı önünde evlenme hakkı
  • 1845- Köle-cariye satın alma yasağı
  • 1856- Kızlara mirastan hak verilmesi
  • 1860’lar- Kızlar için rüştiye (ortaokul) mektebi, ilköğretimde eşitlik, kız öğretmen okullarının açılması
  • 1917- İslam hukukunda ilk aile düzenlemesi ile evlenme ve boşanmanın kayıt altına alınması
  • 1926- Medeni Kanun
  • 1930 ve 1935- Seçme ve seçilme hakkı
  • 1985- BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) imzalanması
  • 1990, 1991- Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın kurulması
  • 1998- Kadına karşı şiddetle ilgili ilk özel yasa olarak Ailenin Korunmasına Dair Kanun (4320)
  • 2001, 2004, 2010- Anayasanın eşitlik (10) ve aile (41) maddelerinde yapıcı yönde değişiklikler
  • 2002- Aile reisliğini kaldırıp eşlere eşit haklar getiren yeni Medeni Kanun
  • 2004- TBMM’de Töre ve Namus Cinayetleri, Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddet Araştırma Komisyonu kurulması
  • 2005- Kadın ve çocuklara karşı suçlarda etkili cezalar getiren yeni Türk Ceza Kanunu
  • 2009- TBMM’de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kurulması
  • 2011- Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (İstanbul Sözleşmesi) imzalanması ve Türkiye’nin dünyada imzalayan ilk ülke olarak örnek oluşturması; Türkiyeli kadınların mücadelesi sayesinde, sözleşmenin izlenmesi ile ilgili kurul olan GREVİO’nun başkanlığına Türkiye’den bir kadının seçilmesi
  • 2012- Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284)
  • 2013- Devletin ve belediyelerin kadına karşı şiddeti önlemek üzere sığınaklar açmasını sağlamak konusundaki kazanımlara ek olarak tüm illerde en az bir Şiddet Önleme ve İzleme Merkez’inin (ŞÖNİM) kurulması

BİLDİRİYE İMZA ATAN KURUMLAR