Haber: Fatoş ERDOĞAN

Hak Savunucuları Yargılanamaz! Bilal Yıldız Serbest Bırakılsın! pankartının açıldığı basın açıklamasında 13-14-15 Aralık tarihinde yapılacak GÖÇİZDER Davası'na çağrı yapıldı.

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı üyeleri, Amnesty, Tarlabaşı Toplum merkezi, Dostluk ve Kültür Derneği, Hafıza Merkezi, Eşit Haklar İzleme Derneği, SHUDER, İHD İstanbul Şubesi, DSKG, GÖÇİZDER, Ardıç Dayanışma Derneği katıldı.

Basın açıklamasını Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) adına Dr.Süheyla Alkoç okudu

Açıklamada,

"Türkiye’de insan hakları savunucuları maalesef uzunca bir süredir, demokratik bir toplum için elzem olan, temel hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi ve insan haklarına saygının tam olarak tesis edilmesine yönelik vazgeçilemez, meşru işlev ve rollerini yerine getiremiyorlar.

“İNSAN HAKLARINI SAVUNMA HAKKININ HAYATA GEÇİRİLMESİ İÇİN ÖN KOŞULDUR”

İnsan haklarını savunmak evrensel olarak tanınan bir haktır. Bu hak, bölünmez, birbirine bağlı ve birbiriyle ilişkili evrensel insan haklarından doğar. Devletler, ayrımsız tüm yurttaşlar için bu haklara saygı göstermeyi, korumayı ve hayata geçirmeyi taahhüt etmişlerdir. İnsan hakları savunucularının onurunun, fiziksel ve psikolojik bütünlüğünün, özgürlük ve güvenliğinin etkili bir şekilde korunması, insan haklarını savunma hakkının hayata geçirilmesi için ön koşuldur. 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği’nde uzun yıllardır Sosyal Hizmet Uzmanı (SHU) olarak görev yapan arkadaşımız sevgili Bilal Yıldız, insan haklarını savunma hakkını kullandığı için maalesef 11 Haziran 2022 tarihinden bu yana hukuk dışı ve keyfi bir şekilde tutuklu bulunmaktadır.

Evet, arkadaşımız Bilal Yıldız, kararlı ve istikrarlı bir insan hakları savunucusudur. Uzun yıllardır TİHV İstanbul Temsilciliği’nde işkence görenlerin ve yakınlarının tedavi ve rehabilitasyonlarına yardımcı olmakta, sosyal iyilik hallerini sağlamaya yönelik çalışmalar yürütmektedir. Başka bir deyişle, mesleki uzmanlığını, birikimini ve gençlik enerjisini başta işkence ve diğer kötü muamele olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmış acılı insanların onarımına adamıştır.

Ne var ki, işkencesiz bir Türkiye ve dünya ideali için mücadele eden Bilal Yıldız, 3 Haziran 2022 Cuma günü sabaha karşı İstanbul’daki evine baskın yapan özel donanımlı kolluk güçlerinin bizzat işkence ve diğer kötü muamelesine maruz kalmıştır. Gözaltı işlemleri sırasında, işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış kişilere destek verirken dinlediği, tespit edip belgelediği usul güvencelerini hiçe sayan hukuk dışı uygulamalara bizzat maruz kalmış ve tanık olmuştur. Alanda yıllardır çalışmanın sağladığı deneyimle yaşanan ihlalleri görmüş ve görevlileri işkencenin etkin bir şekilde soruşturulması ve belgelenmesi için uluslararası bir kılavuz olan İstanbul Protokolü’nün gereklerini yerine getirmeye davet etmiştir.

Bilal Yıldız, birlikte gözaltına alındığı Göç İzleme Derneği’nin (GÖÇİZDER) 22 üye ve yöneticisi ile beraber geçirdiği 8 günlük gözaltı süresi sonrasında gece yarısı çıkarıldığı mahkeme tarafından yapılan alelacele bir yargılama sonucunda, 11 Haziran 2022 tarihinde, kabul edilemez bir şekilde tutuklanmıştır.

Peki, neydi sevgili arkadaşımızın tutuklanmasının gerekçesi? Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey… Başka bir deyişle keyfiyet… Sivil toplum ve insan hakları savunucuları üzerinde baskı oluşturmak. 

Nitekim 1 Eylül 2022 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından sunulan ve 16 Eylül 2022 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame içeriğinden de sözü edilen keyfiyet ve baskı amacı açıkça anlaşılmaktadır. İddianamede sevgili Bilal’in bir bütün olarak insan hakları savunuculuğu faaliyetleri, hukuksal dayanaktan yoksun bir şekilde suçlulaştırılmaya çalışılmaktadır. 

Her vesileyle yinelediğimiz gibi, Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel insan hakları hukuku, hak savunucularının korunması sorumluluğunun doğrudan devletlere ait olduğunu çok açık bir şekilde belirtir. Bu bağlamda devletler, insan hakları savunucularını şiddet, tehdit, misilleme eylemi, fiili veya hukuksal ayrımcılık, baskı veya diğer keyfi hareketlere karşı korumakla, tüm bu sıralananları suç olarak kabul etmek ve işlem yapmakla yükümlüdürler. Başka bir deyişle, insan hakları savunucuları, insan hakları alanındaki çalışmalarından dolayı hukuksal dayanağı olmayan adli ve idari işlemlere veya adli ve idari otoritenin istismar edildiği diğer işlem türlerine, suçlu sayma, keyfi gözaltı veya tutuklama ve başka tür yaptırımlara maruz bırakılamazlar.

Yine hatırlatmak isteriz ki, tutuklama henüz kesin hükümle suçluluğu sabit olmayan şüpheli kişilerin özgürlüğünü en ağır şekilde sınırlandırdığı için hem Anayasa ve kanunlarda hem de uluslararası insan hakları sözleşme ve belgelerinde sıkı koşul ve kurallara bağlanmıştır. Bunlara göre tutuklama hukukilik, elverişlilik, orantılılık (ölçülülük) ve gereklilik ilkelerine uygun olmalıdır. Bir ceza değil, en son başvurulması gereken ve özenle uygulanması gereken bir tedbirden başka bir şey değildir.  Hal böyle iken ve yapılan tüm itirazlara rağmen yaklaşık dört aydan fazla bir süredir tutuklu bulunan arkadaşımızın serbest bırakılmaması, tutukluluk halini tedbir olmaktan çıkararak adeta bir cezaya dönüştürmüştür. 

Sonuç olarak açılan bu dava, Bilal Yıldız’ın insan ve yurttaş olma sorumluluğunun gereği olarak sürdürdüğü meşru insan hakları savunuculuğu faaliyetlerine karşı bir misilleme ve cezalandırma anlamına gelmektedir.  

Ancak şurası açıkça bilinmelidir ki, Bilal Yıldız yalnız değildir. Tüm TİHV camiası olarak arkadaşımızın yanındayız ve her koşulda yanında olmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle siyasal iktidarı ve diğer tüm yetkilileri, Bilal Yıldız’ın tutukluluk halini derhal sonlandırmaya, onun şahsında başta GÖÇİZDER üye ve yöneticileri olmak üzere, Türkiye’deki tüm insan hakları savunucularına yönelik -yargısal da dahil- her türlü tacize son vermeye çağırıyoruz. Demokratik kamuoyunu ise savunuculuk iklimini baskı altına alan, sivil alanın tümüyle kapatılmasına yol açan bu tür uygulamalara karşı daha güçlü şekilde ses vermeye ve dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz.

“ÇAĞRILARIMIZI YENİLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Sevgili arkadaşımız Bilal Yıldız ve diğer tüm insan hakları savunucuları özgürlüklerine kavuşana, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin gerekleri koşulsuz bir biçimde yerine getirilene kadar bu çağrılarımızı yinelemeye devam edeceğiz." ifadeleri kullanıldı.

Av. Polat Yamaner müvekkili Bilal Yıldız’ın işkence ve ölüm tehdidi altında gözaltına alındığını açıkladı.  Gözaltında ilk 24 saat görüş yasağı sebebiyle bilgi alamadığını, iddianameye gizlilik nedeniyle uzun süre ulaşamadığını belirten Yamaner, müvekkilinin insan hakları savunuculuğu faaliyetleri nedeniyle suçlandığının altını çizdi. 

Basın açıklamasına katılan Sivil Toplum Kuruluşları ve İnsan Hakları Savunucuları söz alarak Bilal Yıldız’ın şahsında insan hakları savunucularının serbest bırakılması için çağrı yaptı.