Evrensel Gazetesi Antalya Temsilciliği’nin çağrısıyla Attalos Heykeli önünde toplanan Antalyalılar Metin Göktepe’yi andı. Grup adına konuşan Evrensel Gazetesi Muhabiri Mehmet Zengül şunları ifade etti: Metin Göktepe, 8 Ocak 1996 tarihinde, Ümraniye E Tipi Cezaevinde öldürülen tutuklular Orhan Özen ile Rıza Boybaş’ın cenaze törenini izlemek için gittiği Alibeyköy’de polisler tarafından gözaltına alındı ve Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Tanıkların ifadesinde de belirttiği ‘Getirin o gazeteciye özel muamele yapalım’ diyen polisler tarafından işkenceyle katledildi.

HABER: Sabri KIRDAR  

Dönemin İçişleri Bakanı’nın ‘Duvardan düşerek ölmüş’ dediği Göktepe’nin vücudundaki yaralar öyle söylemiyordu. Başta duyarlı meslektaşları ve aydınlar ve duyarlı yurttaşların yoğun baskısı üzerine dönemin iktidar partisi, Göktepe’nin gözaltında dövülerek öldürüldüğünü itiraf etti. Katilleri hakkında açılan davada, şehirden şehire gezdirilen yargılama kamuoyunun gözünden kaçırılmak istendi. Fakat adalet arayanlar yılmadan, görülen her duruşmaya kitlesel bir katılım sağlayarak katillerin az da olsa ceza almasını sağladılar. Metin’i öldüren polislerden 5’i bir buçuk yıl cezaevinde yatıp çıktı. Türkiye’de öldürülen diğer gazeteciler bu kadar dahi şanslı değildi. Sabahattin Ali, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink gibi katledilen 79 gazeteci arasında katilleri yargı önünde ceza almış olanların sayısı bir elin parmaklarını geçmedi.

“YILDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Gazeteciler, iktidarların emekçiler üzerindeki her türlü sömürü ve baskı politikasına karşı ses olabildikleri ölçüde, tüm bu baskıcı uygulamaların açık hedeflerinden biri haline geldi. Metin’in öldürülmesinin üzerinden geçen 27 yılın ardından gazeteciler şimdi de tek adam yönetiminin kendi gücünü pekiştirmek uğruna halkların ve emekçilerin geleceğini yok eden uygulamalarıyla yüz yüze. Metin’in işkenceyle katledilmeden önce gözaltına alınmasında Evrensel Gazetesi muhabiri olması ‘yeterli’ bir gerekçe olarak görülmüştü işkenceciler tarafından. Çünkü Evrensel, emekçilerin kendi haklarını kazanmak için mücadele yürüttüğü bütün alanlardaydı. Metin’i katleden zihniyet Evrensel’i tek adamlı yıllarda ise mali baskılar ve para cezaları ile yıldırmaya çalışıyor.

Şimdilerde ise gazeteciliği eşit koşullarda geliştirme iddiası ile kurulan ‘Basın İlan Kurumu’ Evrensel ve BirGün gazetelerinin ilan gelirlerini de ortadan kaldırarak susturmaya hatta yok etmeye çalışıyor.  Evrensel’in haberlerine attığı başlıklarının gerçeği ifade ediyor olmasından rahatsız olan BİK (Basın İlan Kurumu) halkın vergileriyle ayakta duran bir kurumun bütün yayın organlarına eşit mesafede durması gerekliliğini unutarak, iktidarın yanında, emekçilerin karşısında olma mertebesinden basın özgürlüğünü hedef alıyor. Cezalarla yıldırılamayan gazeteler, yandaş yönetimlerin yanlı kararları ile kaynaklarından edilmeye çalışılıyor. Ancak burada bizce hedef alınan sadece Evrensel, BirGün, Yeni Yaşam vb. gazeteler değildir. Emekçilerin taleplerini ifade eden her türlü araç ortadan kaldırılarak gerçekler de bir biçimde karartılmaya çalışılıyor. Gazetecilikte çeyrek asırı deviren Evrensel gazetesi, gücünü sermayeden değil emekçilerden alıyor. Emekçilerin sesini bu kararlılıkla yansıtmanın yolu ise yine emekçilerin gücünü Evrensel’in gücüyle bütünleştirmekten geçiyor. Bütün cezalara ve mali baskılara boyun eğmemek ve bu baskıyı gücümüzü büyütmenin bir yolu olarak değerlendirebilmek için de tüm okurlarımızı kendi sesine sahip çıkmaya gazetemize abone olmaya davet ediyoruz. Evrensel bizimle biz Evrensel’le güçlüyüz!

Asgari ücret insanca yaşanacak bir ücret olsun diyenlerin de kredi borçlarıyla işsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm edilen gençlerin de emeklilikte yaşa takıldınız denilen emekçilerin de savaşa ve yoksulluğa karşı duran bütün kesimlerin de geleceği ve yaşamıdır hedef alınan.  Gazeteleri ve medyayı susturmak, geleceği karartma hamlesini silikleştirmenin en etkili yöntemidir.

“İKTİDARIN SANSÜR SOPASI”

İnternet haber sitelerine ‘müjde’ diye ilan edilen 7418 sayılı Kanun, resmi ilan ve reklamların internet haber sitelerinde Basın İlan Kurumu aracılığıyla yayınlatılmasını içeriyor. Ancak Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 13 Ocak Cuma günü BİK Genel Kurulu’na sunulacak olan “Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği” taslağı, bu kez internet haber siteleri için ağır koşulları içeriyor. İnternet haber siteleri bu koşullarda reklam alamayacağı gibi bir de iktidarın sansür sopasıyla boğuşacak.

Basın İlan Kurumu hukuksuzlukta ısrar etti, Evrensel’in ilan ve reklam akışını kesme kararına yaptığı itirazı ikinci kez reddetti. Evrensel dava açmaya hazırlanıyor. Aydın Sulh Ceza Hakimliğinin, 6 Ekim’de Evrensel'de yayımlanan Köşk Kaymakamı'nın tekzip metnini, "iki internet haber sitesi ile tirajı yüz binin üzerinde olan iki gazetede" ilan gibi yayımlatmasına karar vermesi hukuksuzluk boyutundan kanunsuzluk boyutuna geçildiğini gösteriyor. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği verilerine göre 87 gazeteci yeni yılı cezaevinde karşıladı. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, cezaevindeki kadın gazeteci sayısının 27 olduğunu bildirdi. BirGün Gazetesi muhabiri Timur Soykan, Hidanur Vakfı’nda yaşanan skandalı ortaya çıkardı. İktidar ve çevresi olayın üstüne gitmesi gerekirken gazeteci Soykan’ı hedefe koydu.

Öte yandan RTÜK, Halk TV, Tele1, KRT, FOX gibi muhalif kanalları cezalarla karartmaya çalışıyor. Son olarak Halk TV’ye ‘Mimikle terörü övme’ gibi bir gerekçeyle verilen ceza durumun vahametini ortaya koyuyor. Bugün Mezopotamya Ajansı’ndan birçok gazeteciyle birlikte onlarca gazeteci hapiste, yüzlercesi yaptığı haberler nedeniyle yargılanıyor. Sansür Yasası’nın meclisten geçmesiyle birlikte seçimler yaklaştıkça baskı ve cezaların artacağı aşikar. Bu baskı ve saldırılar yalnızca gazetelere değil emekçilerin taleplerine yöneliktir. Bu karanlığı ancak ve ancak emek demokrasi güçlerinin topyekûn mücadelesiyle aşabiliriz.

Metin Göktepe, halkın haber alma hakkını savunan işçi ve emekçilerin, ezilenlerin seslerinin duyurulmasını ilke edinmiş bir gazeteciydi. Onun gibi bu değere sahip birçok gazeteci öldürüldü, hapishanelere kondu, mesleklerinden edildi. Buna rağmen yine pek çoğu, Metin Göktepe’nin yolunu benimseyerek halkın ve gerçeklerin yanında gazetecilik yapmaya devam ediyor. Metin’in katledilmesinin ardından kenetlenen yurttaşlar, Türkiye’de ilk defa bir gazeteci cinayetinin faillerin az da olsa ceza almasını sağlayabildi. Bu bakımdan, Metin arkasında bir dayanışma vesilesi ve demokrasi mücadelesi için de bir dayanak bırakabildi. ‘Mutlaka izlemem lazım’ diye gittiği haberde, aynı zamanda gerçekleri ilke edinmiş bir gazetecinin rotasını da kendisinden sonra gelenlere anlatmış oldu.  Geçen 27 yılın ardından Metin; iş, ekmek, barış ve özgürlük mücadelesinin devam ettiği her yere ses olan gazetecilerin inadında ve emekçilere kendi yaşamlarından gerçekleri anlatma çabasında yaşamaya devam ediyor.