Eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, "DEM Parti beledilerine kayyum atansın" paylaşımlarına karşı DEM Parti ve AKP’yi izleyecekleri politika konusunda uyardı.

Metiner, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:

"Prensipte kayyum sistemine karşıyım. Seçilmiş iradenin gaspıdır bu.

Ancak bazı hallerde kayyum uygulaması anayasanın ve yasanın bir emri olarak uygulanabilir. Her devletin kendini koruma mecburiyeti vardır. Ve bu meşru bir haktır.

Bir belediye başkanı şayet devletle savaşım halinde olan bir terör örgütünün militanı gibi hareket ederse, onun müdafiliğini yaparsa, belediyenin imkanlarını örgütün emrine verirse, belediyeyi dağa eleman gönderme aracı haline dönüştürürse, belediyenin imkanlarını örgüte aktarırsa suç

İşlemiş olur. Bu durumda suç işlediği tespit edilen başkan görevden alınır. Bu şartların oluştuğu her yerde kayyum uygulamasını gerekli görürüm.

Bunun dışındaki bir müdahaleyi irade gaspı olarak değerlendiririm. Bir belediye başkanının siyasi aidiyeti ve fikirleri dolayısıyla baskılanmasına da karşı çıkarım, görevden alınmasına da."

DEM Parti’nin Mardin ve Diyarbakır’da sergilediği tavrın kayyum isteyenlerin elini güçlendirdiğini kaydeden Metiner, şöyle devam etti:

"İstiklal Marşı ve bayrak karşıtlığı, Türkiye’nin hassasiyetlerini kaşıyan yanlış ve zararlı bir anlayışın ifadesidir. DEM Parti sözde bir sorunu olmadığını söylese bile pratikte bir sorunu olduğunu göstererek ülkemizde tehlikenin bir mecranın açılmasına siyaseten sebep vermiştir. Önemli olan uygulamadır, resmi açıklama değil.

DEM Parti bu tavrıyla Kürtlerin algısını da bozan bir işlev görmektedir. Bunu bilerek yaptığına inanıyorum. Türklerin DEM üzerinden Kürtlere karşı tekrar dışlayıcı bir nazarla davranmasını sağlayıp Kürtleri bir bütün olarak kendinde toplama siyasetini devreye aldığını söylemek hiç de yanlış olmaz.

DEM Parti sorundan beslenen bir siyaset izliyor. Kayyum uygulamasına doğru ülkeyi götürecek adımlar atıyor. Birileri bunu istiyor. Hem DEM Parti’nin iplerini elinde tutanlar bunu istiyor hem de AK Parti Hükümetini bunu yapmak zorunda bırakmak isteyen güçler istiyor. Dolayısıyla AK Parti/Erdoğan düşmanlığının Kürtler nezdinde yerleşik bir hatta dönüşmesini isteyen Kandil ve arkasındaki güçler, aynı zamanda AK Parti’yi Kürtlerin partisi olmaktan çıkartmak isteyen içerdeki başka bir güçle beraber herkese kaybettirecek bir süreci oluşturmaya çalışıyorlar.

DEM Parti’nin bu Kandil güdümlü kayyum siyasetinin çözümsüzlüğü derinleştiren bir olgu olarak kınıyorum.

Bu tarz uygulamalara devam etmeleri halinde sonuçtan şikayete hakları olmaz.

Demokratik yasallık ve meşruiyet içinde kaldıkları sürece, yani Kandil’in talimatıyla onların şubesi olarak çalışmadıkları sürece aidiyetlerinden dolayı kendilerine yönelebilecek her uygulamaya karşı çıkarız, biline!

Umarım DEM Parti kaos ve çatışma siyasetinin taşıyıcılığına siyaseten soyunmaz ve dilerim AK Parti de kendisine kurulmak istenen siyasi komployu bozma iradesini gösterir.

Ben DEM Parti’li başkanların demokratik yasallık içinde Türkiye’nin hassasiyetlerine uygun davranan bir yol izlemeleri halinde AK Parti Hükümetinin aklına kayyum uygulamasını dahi getirmeyeceğine inanıyorum. Bu uygulamayı isteyenlerin de oyununa gelmeyeceğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Her şey DEM Parti’nin izleyeceği ve sergileyeceği tavra bağlı diyorum.