Haber: Nilgün Eser

İzmir Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında, Alsancak eski Leman Kültür Merkezi önünde buluşarak Türkan Saylan Kültür Merkezi'ne yürüdü, kadınlar, “Meşruiyetini yitirmiş olan iktidarın toplumun rızasını yeniden kazanmak için aile politikaları üzerinden kadınlara ve LGBTİ ’lara karşı açmış olduğu savaşa karşı kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Evde, okulda, sokakta, iş yerlerinde ve adliyelerde mücadele etmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

izmir kadınlar

"BİRBİRİMİZDEN VE HAYATIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

25 Kasım, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde faşist diktatör Trujillo’ya karşı mücadelenin öncüsü olan üç kız kardeşin; Maria, Minerva ve Patria Mirabel’in katledildiği gün. Kod adları “Kelebek” olan Mirabel kardeşlerin mücadelesi bugün ülkenin dört bir yanında yoksulluğa, işsizliğe, erkek-devlet şiddetine, kadın cinayetletine, faşizme, gericiliğe, savaşa, işgale, homofobiye, transfobiye, depremin yarattığı yıkıma karşı eşit, özgür bir dünya için mücadele eden kadınların isyanında yaşıyor. Saray rejimi ve gerici ittifakları ile hayatımıza, bedenlerimize, emeğimize yönelik saldırılar her geçen gün artarken birbirimizden ve hayatımızdan vazgeçmeyeceğiz diyen kadınların, LGBTİ+’ların isyanı, öfkesi ile buradayız. Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Latin Amerika'dan Türkiye'ye direnen kadınlar birbirine ilham oluyor, kadın dayanışması sınır tanımıyor.

AKP-MHP iktidarının ve onun gerici ittifaklarının kadın-LGBTİ+-çocuk düşmanı politikaları ile erkek şiddeti her geçen gün artarken kadınların yıllarca mücadele ederek kazandığı İstanbul Sözleşmesi bir gece de fesh edildi. 6284 sayılı yasa, nafaka hakkımız gasp edilmeye, boşanma hakkımız engellenmeye, çocuk istismarı aklanmaya, medeni kanun değiştirilmeye çalışılıyor. LGBTi+ düşmanlığı ile “kutsal aile” yalanları, cezasızlık politikaları, iktidarın en tepesinden örgütlenen nefret söylemleri şiddeti körüklüyor. 2023 yılının ilk 10 ayında 253 kadın erkekler tarafından katledildi, 194 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Faillerin çoğu; eş, eski eş ya da yakın akraba! Meşruiyetini yitirmiş olan iktidarın toplumun rızasını yeniden kazanmak için aile politikaları üzerinden kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı açmış olduğu savaşa karşı kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Evde, okulda, sokakta, iş yerlerinde ve adliyelerde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bir kez daha söylüyoruz: Kutsal aileniz batsın, boşanmayı değil, kadın cinayetlerini engelleyin!

KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR

Ekonomik kriz her gün daha fazla derinleşiyor. Bir yandan erkek şiddeti ile mücadele ederken bir yandan da yoksullukla boğuşuyor, şiddet gördüğümüz evlere, ailelere mahkum ediliyoruz. Ekonomik krizin yükü daha fazla bakım emeği olarak sırtımıza yıkılırken, emeğimiz ucuzluyor.2023 yılının ilk dokuz ayında 136 kadın iş cinayetine kurban gitti. Güvencesiz işlerde çalıştırılıyor, mobbing ve ağır sömürüye maruz bırakılıyor; işten çıkarmalarda ilk gözden çıkarılan biz oluyoruz. İş güvenliği sağlanmadığı gibi sermaye düzeni devlet politikalarıyla pekiştiriliyor. Gündemdeki Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı ile emekçilerin ağır vergi yükleri, adaletsiz ücret dağılımı, kıdem tazminatı ve emeklilik haklarına saldırı, kadınları esnek çalışma ve geleceksizlikle karşı karşıya bırakıyor. Sağlığa ve hijyene erişemiyor, temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Geçinemiyoruz, barınamıyoruz, beslenemiyoruz!

Sermayeyi ve patronları korumak için kalkan olan devlet; esnek- güvencesiz çalışmaya karşı eşit işe eşit ücret, insanca yaşanacak ücret, güvenceli iş için sendikalaşan, Akbelen’de yağmacı şirketlere karşı ormanı savunan kadınların karşısına polis ve jandarma şiddetiyle çıkıyor. İzmir Bergama’da sendikalaştıkları için işten atılan Agrobay İşçileri direnişleri boyunca ekonomik şiddetin yanı sıra devlet şiddetiyle de mücadele etti. Ailedeki erkeklere, patronlara, emeğimizi sömüren çetelere karşı haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Biz kadınlar insanca yaşanacak bir ücret ve güvenceli bir gelecek için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz!

Tek adam rejimi kamusal alanı yeniden gericilik ile inşa etmeye çalışıyor. Pilot il olan İzmir’de ÇEDES uygulaması ile okullara imam, müezzin ve din görevlisi atanıyor, seçmeli din derslerinin sayısı arttırılıyor, kız okulları ile karma eğitime son verilmeye çalışılıyor. Çocukların geleceği cemaat ve tarikatlara teslim edilmeye çalışılıyor. Cemaat ve tarikatlarda yaşanan istismar ve taciz vakaları cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Hiranur Vakfı’nda 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesine karşı bu davanın takipçisi olduysak bundan sonra da şüpheli olarak ölü bulunan, istismara uğrayan, çocuk yaşta evlendirilen- çalışmak zorunda bırakılan her çocuk için hesap sormaktan, cemaat ve tarikatlara karşı laik bir ülke mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kadınlara bütçeden 2 milyar 900 bin yani binde 8.6 pay ayrılırken, Diyanet’e ayrılan 35 milyar bütçe ile hayatımızı gericilik ile kuşatmanıza, bizleri öldürüldüğümüz evlere hapsetmenize izin vermeyeceğiz. Parasız, bilimsel, laik, nitelikli, anadilde bir eğitim için mücadele edeceğiz. Okullarda en az bir öğün ücretsiz yemek için bütçeden hakkımız olanı alacak, demokratik, bilimsel ve laik eğitim taleplerimizi sokaklarda, meydanlarda, okullarda, mecliste haykırarak kazanacağız.

Genç kadınlar gün geçtikçe ağırlaşan ekonomik krizle beraber barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi en temel haklarına ulaşamaz hale gelmekte. Erken yaşta evlilik ve çocuk doğurmaya teşvik veren devlet, üniversiteli genç kadınlara denetimsiz, güvenliksiz yurtları, içinden kurt çıkan, küflenmiş yemekleri reva görüyor. Zeren Ertaş, Aydın KYK yurdunda asansöre sıkışarak hayatını kaybetti. Daha facianın üzerinden zaman geçmeden birçok ildeki kız yurtlarından bakımı yapılmadığı için tehlike yaratan asansör haberleri geldi. Sorumluların hiç biri ceza almazken, protesto eylemleri yapan öğrenciler gözaltı ve soruşturmalara maruz bırakıldı, yurtlardan atılma ile tehdit edildi. Genç kadınlar olarak güvenli barınma ve eğitim için bütçe talebimizle meydanlarda, sokaklarda, yurtlarda, üniversitelerde mücadele edeceğiz ve dayanışmamızı büyüteceğiz! Heybemizde Zeren’in, Sibel Ünlü’nün, Pınar Gültekin’in düşleri, isyanı ile haykırıyoruz: Faillerimizi tanıyoruz; unutmak, affetmek yok!

Faşist AKP-MHP iktidarı toplumda artan hoşnutsuzlukları ayrımcı, ötekileştirici, cinsiyetçi politikalarla kapatmak istiyor. Geçtiğimiz son 1 yıl içerisinde özellikle kutsal aile bütünlüğü devlet bekasıdır diyerek LGBTİ+ lara karşı düzenlenen nefret mitingleri ile yaşamlarına savaş açıyor, mefret söylemleri ile LGBTİ+ ları sadece işsizliğe ve güvencesizliğe mahkum etmekle kalmıyor psikolojik-fiziksel şiddetin ve nefret cinayetlerinin açık hedefi haline getiriyor. Toplumda körüklenen homofobi-transfobiyle yaşam alanları daraltılarak intihara sürükleniyorlar. AKP’nin ötekileştirici ve düşmanca söylemlerine karşı ayrımcı politikanın ve cinsiyetçi kalıpların bizleri boğmasına izin vermeyeceğiz, nefrete ve homofobiye-transfobiye inat yaşamı ve özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz!

Emperyalist savaş politikaları en fazla kadınları ve çocukları etkiliyor. AKP İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarını kınamaktan öteye geçmezken İsrail ile tüm siyasi ekonomik ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor. Aynı zamanda bir yanda barış elçisi(!) olmaya soyunan AKP, sınır ötesi operasyonlar ile Rojava’da savaş politikalarını sürdürüyor. HDP’ye yönelik operasyon sürerken mücadele arkadaşımız, kızkardeşimiz HDP İzmir İl Eşbakanı Berna Çelik tutuklanıyor, çıplak arama işkencesine maruz bırakılıyor. Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’ın katiline ise ödül gibi ceza veriliyor. Azami tutukluluk süresi biten Gülten Kışanak hala cezaevinde tutuluyor. Kürt illerinde polis-bekçi-asker şiddeti, ajanlaştırma-tutuklama politikaları ile kadınlara yönelik saldırılar artıyor. 25 Kasım’da erkek-devlet şiddetine karşı sokaklarda olmayı suç saymaya çalışan devlet, Sosyalist Kadın Meclisleri’nden Satiye ve Beycan’ı evlerinden gözaltına alıyor. Halkın seçtiği vekiller, siyasetçiler, gazeteciler cezaevlerinde tutulurken; Hrant Dink’in katili, kadın katilleri, istismar suçluları sokaklarda dolaşıyor.

KATİLLERDEN HESABI KADINLAR SORACAK! / ROJAVA HALKI YALNIZ DEĞİLDİR

Erkek-devlet şiddetine karşı İran’da faşist molla rejimine karşı saçlarını özgürlüğün bayrağı yapan , Afganistan’da Taliban rejimine karşı direnen, Filistin’de işgalci-siyonist İsrail’e karşı mücadele eden kadınlardan aldığımız güçle 25 Kasım’da burada, birbirimizin suç ortağı olarak ellerimizi birleştiriyoruz. Sınırları aşan dayanışmamız ile sesleniyoruz; İsrail ile yapılan tüm ikili anlaşmaların iptal edilmeli, ABD ve NATO üstleri derhal kapatılmalı, İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmeli,Filistin halkının siyasal hak eşitliği ve devlet olma talebi tanınmalı, Rojava dahil olmak üzere sınır ötesi operasyonlara son verilmeli, savaş teskeresi geri çekilmelidir. Bizler ne Deniz’e verdiğimiz sözden ne de Berna’nın mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz, faşizme karşı yaşamı, eşitliği, özgürlüğü ve inatla dayanışmamızı savunuyoruz, savunacağız!

FİLİSTİN HALKI YALNIZ DEĞİLDİRKATİL İSRAİL FİLİSTİNDEN DEFOL

Ülkemizdeki göçmen ve mülteci kadınlar hem ucuz iş gücü deposu hem de ayrımcı politikaların hedefi haline gelmiştir. Hepimizin yaşadığı yoksulluk, şiddet ve sömürüyü daha derinden yaşayan göçmen kadınlar için bir diğer tehdit ise Geri Gönderme Merkezleri’ndeki fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalma korkusudur. Biz kadınlar, ülkemizde ve dünyada savaşın yüklerinin omuzlarımıza bırakılmadığı, barış içinde bir yaşam istiyoruz.

6 Şubat depreminin üzerinden 9 ay geçti ama deprem bölgesindeki kadınlar hala temel ihtiyaçlarına dahi erişemeden, can güvenliği olmadan, taciz, istismar riski altında konteynırlarda yaşıyor. Deprem bölgesindeki kadınlar için güvenli barınma, sağlık ve hijyen ürünlerine erişim sağlanmalı. Kentlerin yağmalanmasına son verilmeli, güvenli ve sağlıklı konutlarda yaşamak için gerekli önlemler alınmalı.

Savaşa, işgale, şiddete, eşitsizliğe, yoksulluğa, homofobiye-transfobiye ve kadın düşmanı politikalara karşı Mirabellerden aldığımız güçle ve örgütlü mücadelemizle varız ve bu mücadeleyi yaşamın her alanında sürdürmeye devam edeceğiz! Her yerdeyiz, her yerde olmaya devam edeceğiz.

Yaşasın mücadelemiz, yaşasın kadın dayanışması!

İzmir Kadın Platformu