dokuz8haber/ Murat DAĞDELEN

İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi  ve Fisa Çocuk Hakları Meclisi 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'ne özel  'Türkiye'de Çocuğun Yaşam Hakkı İhlallerini Görmezden Gelmeyin'' adlı bir sergiyle ortak basın açıklaması yayınladı. '

''20 Kasım 2022, Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 33. yılı. 197 devletin imzaladığı ve çocuk hakları konusunda yükümlülük altına girmeyi taahhüt ettiği sözleşme, çocuklar için daha iyi bir dünya çabasına umut ve ilham vermeye devam ediyor. Ancak 33 yıldır yaşananlar gösteriyor ki dünya genelinde çocuklar çeşitli biçimlerde ayırımcılığa maruz bırakılıyor, yaşama, gelişme ve katılım hakları önündeki engeller devam ediyor. Çocuklara öncelik verilmesi ve zarar görmemelerini sağlayacak yaklaşım ve düzenlemelerden kaçınılıyor. Yaşanan eşitsizlikler, çocukların hak ihlallerine neden oluyor.

Çocukların insan haklarını tehdit eden sorunlar ise taraf devletlerin önceliği haline gelmiyor. Türkiye, çocuk haklarına öncelik vereceğini taahhüt ederek sözleşmeyi 1990’da imzaladı, 1994'te onayladı ve 1995 yılında Resmi Gazete’de yayımlayarak ilan etti. Buna rağmen Türkiye’de pek çok çocuk, pek çok şekilde hak ihlaline maruz bırakıldı, bırakılıyor. İhlallerin bir daha tekrarlanmamasına yönelik yapılanlar da kapsayıcı değil.

Tüm düzenlemelerde çocukların yüksek yararı; yani zarar görmemeleri ve onlara öncelik verilmesi gözetilmesi gerekirken
bugün adalet, sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve sosyal yardımlar vb. alanlarda yaşanan ihlaller  had safhaya ulaşmış durumda.

Çocuk İşçiliği ile Mücadele Eylem Planları hazırlanmasına rağmen, pek çok çocuk ağır ve kayıt dışı işlerde çalıştırılmaya devam ediliyor. Çocukların cinsel istismara maruz bırakılmaları meşrulaştırılıyor. Yetişkinlerin çocukları cinsel yönden sömürmesi anlamına gelen cinsel istismar suçu, çocuğun bedenini bir bütün olarak görmekten uzak, sadece cinsel organlara yönelik temas olarak algılanmaya devam ediyor. Failler korunuyor, erken yaşta evliliklere izin verilmesi ve önünün açılması ile meşrulaştırılıyor. Çocukların bedensel söz hakları yok sayılıyor.

Sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerindeki çekinceleri kaldırarak çocuklara ana dilinde eğitim hakkının tanınması gerekirken, ayırımcı ve asimilasyoncu uygulamalar devam ediyor.
Sivil yerleşim bölgelerindeki askeri mühimmatın neden olduğu çocuk ölümleri ve askeri araçların çarpması sonucu sakat kalan ve ölen çocuklar için önceden gerekli tedbirler alınmıyor. Cezaevlerindeki çocuklara yönelik kötü muamele, işkence ve istismarlar devam ediyor. Oysa Çocuk Hakları, tüm çocuklar içindir. Çocuklar arasında ayırımcılık yapılamaz.
Her çocuğun yaşama ve gelişme hakkı vardır. Her çocuğun görüşlerini ifade etme ve hakkında verilen kararlara katılım hakkı vardır. Çocuk Hakları Sözleşmesi; Her çocuğun hak sahibi bir kişi olduğunu vurgular. 0-18 yaş arasındaki herkes içindir. Çocuklar için özel bir statüdür. Çocukların gelişimsel özellikleri veya henüz reşit sayılmamaları nedeniyle yetişkinlerin koruyucu ve özgürleştirici önlemler almasını gerektirir. Tüm yetişkinlere sorumluluklarını, devlete de yükümlülüklerini tanımlar!
Türkiye’nin de imzacı olduğu, onayladığı, yürürlüğe koyduğu ama yükümlülüklerini yerine getirmediği Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin gerekliliklerini ısrarla ve inatla hatırlatmaya, talep etmeye devam ediyoruz.
Çünkü çocuk hakları hiçbir bahaneyle görmezden gelinemez, ertelenemez, esnetilemez!