National Democratic Institute, Sosyal İklim Derneği, dokuz8MEDYA ve Medya Araştırmaları Derneği ile Daktilo 1984’ün ortaklaşa yürüttüğü Gençliğin Yüzleri programı buna çözüm oldu.

Gençliğin Yüzleri, her ilden yaklaşık 20 genç olmak üzere, 8 farklı ilden seçilen gençlerle oluşturulan bir hareket. Bu 8 şehir; İstanbul, Ankara, Eskişehir, İzmir, Samsun, Diyarbakır, Mersin, Denizli. Türkiye'nin 7 bölgesini de kapsayan bir gençlik hareketi.

Gençlerin seçim sürecine yaklaşırken seslerini duyurabilmeleri, taleplerini karar alıcılara iletebilmeleri için gençlik ve siyasi forumlar düzenlendi. Gençlerin sürekli karşılaştıkları sorunları dile getirip, çözüm önerileri sunduğu, 18-30 yaş arasındaki gençlerin katıldığı gençlik forumları 8 ilde gerçekleştirildi. Bu forumların ardından gençlerin, gençlik forumlarında konuştuğu sorunları ve çözümleri içeren,  temel ihtiyaçlara erişim, eğitim, işsizlik, siyasal katılım konu başlıklarından oluşan politika metinleri yazıldı. Bu metinler, siyasi forumlarda siyasi parti temsilcilerine iletildi. Gençlerin siyasi parti temsilcileriyle buluşup, sorunlarını dile getirebildiği zemin oluşturuldu.

Bu forumlarda yer alan gençlerin neler düşündüklerini, neler yaşadıklarını kendilerinden dinleyelim:

"Bizler, Gençliğin Yüzleri hareketiyle sesimizi kamuoyuna ve milletvekillerine duyurmak isteyen Genç Yüzleriz. Amacımız yaşadığımız sorunları ve bunlar için geliştirdiğimiz çözüm önerilerini karar yapıcılara ulaştırarak Türkiye'nin demokratik ve çok sesli siyasi hayatına katkıda bulunmak, istek ve önerilerimizin anayasal güvence altına alınmasını sağlamak. 2022 Kasım ayından beri 8 ilde gençlik forumları düzenledik, bu forumlarda 18-30 yaş arası bizim gibi gençlerle sorunlarımızı tartıştık ve çözüm önerileri geliştirdik. Ardından siyasi forumlar düzenleyerek milletvekilleri ve milletvekili adayları ile bir araya gelerek Nitelikli Eğitim, Genç İşsizliği, Gençlerin Siyasete Katılımı ve Gençlerin Temel İhtiyaçlara Erişimi başlıklarında sorunlarımızı ve geliştirdiğimiz çözüm önerilerini parti politikalarına dahil etmeleri için ortak akıl çalışmaları yaptık. Tüm siyasi parti temsilcileri bizleri dikkatle dinledi, seçim vaatlerini aktardı, güzel bir gelecek vaat etti.

Biz artık seçimden seçime kapımızın çalınmasını değil yaşadığımız sorunların çözüme ulaşmasını istiyoruz. Gençler olarak ihtiyaçlar piramidinin ilk basamaklarında, beslenme ve barınmada dahi sorun yaşıyoruz. Oysaki sosyalleşebilmemiz, spor ya da kültür-sanat aktivitelerine katılabilmemiz, dünyayı görmemiz, ailemizi görmeye giderken bir sürü matematik hesabı yapmak zorunda kalmamamız, online derslere girebilmeye yetecek bir bilgisayara sahip olabilmemiz; kısaca gençliğimizi yaşayabilmemiz bizim temel ihtiyacımız. Yarınımız hakkında endişe etmekten, hayal kurmayı unuttuk.

Geleceğin gençlerde olduğunu belirten herkesin bu duyulma çabamıza destek vermesini ve geleceği hep birlikte aklın, bilimin ve hukukun ışığında inşa etmeyi arzu ediyoruz"

Ahmet Caner Aydın

"2017’de, yani üniversiteye ilk başladığım yılda; bir basket maçına 5 TL, bir devlet tiyatrosu oyununa 5 TL, dışarıda aşırı pahalı bir kahveye maksimum 15 TL ve bir çiğ köfte dürüme 5 TL ödüyordum. 2023 yılında bir basket maçına 150 TL, bir devlet tiyatrosu oyununa 40 TL (tiyatrolar kapandı, oyunlar da oldukça azaldı), dışarıda ucuz bir kahveye minimum 35 TL ve bir çiğ köfte dürüme (gramajı düşmüş) ortalama 27 TL ödüyorum. Üniversiteyi Kıbrıs’ta okuyan arkadaşlarım “çiğ köfte en ucuz şey 20 TL ödüyoruz” dediklerinde “yok artık” diyordum. O zamanlar marka olan bir spor giyim ürününü maksimum 120 TL’ye alırken aynı ürün şimdi bir maaşıma eş değer olduğu  için alamıyorum. Bu yazdıklarımın lüks olarak nitelendirmek yerine, herkesin temel ve kişisel ihtiyaçlarının değişebileceğini göz önünde bulundurarak değerlendirilmesi taraftarıyım; çünkü ben yıllardır spor yapan bir gencim. Artık spor ürünlerine erişemiyorum. Üniversite okurken ileride güzel bir hayatımın olacağını düşünüyordum, o dönemin hayatımın en lüks içinde yaşadığım kısmı olduğunu bilmeden…"

Nurten, 23, Denizli

"Üniversiteye 2018 yılında girdim. O yıl ailemin bana aylık yolladığı para ve KYK öğrenci kredisi, Ankara'da 850 TL’lik kiramı ödememe, yemekhanedeki yemeği beğenmediğimde dışarıdan yiyebilmeme, arkadaşlarımla dışarıda eğlenebilmeme ve beğendiğim bir parça kıyafeti satın alabilmeme yetiyordu. Birkaç ay sonra stajyer doktor olup asgari ücrete geçeceğim ve babamın artık bana emekli maaşından pay ayırmasını istemiyorum. Ancak alacağım para, beş yıl önce yapabileceklerimi karşılayamıyor. Feda etmem gereken harcamalarım da hep sosyalleşme ya da kültür sanat aktiviteleri oluyor. Bu yüzden öğrenci indirimleri değil, 18-35 yaş grubu için genç indirimleri istiyorum."

Nehir, 24, Ankara

"4 sene önce üniversite için Ankara’ya geldim çünkü bölümümü okuyabileceğim en iyi okul buradaydı. Ankara’da hiçbir akrabam olmadığı için teyzemin, halamın ya da kuzenlerimin yanında kalma şansım yoktu. Yerleştirme sonuçları açıklandığında da ilk baktığım şey kalabileceğim yurtlardı. Hayatımda ilk kez o zaman bir barınma sorunum olabileceğini hissetmiştim. Kendi okulumun bir yurdu olmadığı için tek seçeneğim özel yurtlardı. Şu an kaldığım yurtta son senem, pandemi sonrasında, yurt 12 aylık süre içerisinde iki defa zam yaptı. Son sene kaydımı yaptırmak için fiyatların açıklanmasını bekledim; çünkü diğer öğrencilerden duyduğum söylentiler gerçek olsaydı, çok sevdiğim okulumu ve Ankara’yı bırakmak zorunda kalacaktım. Sahip olduğum finansal durum sebebiyle Ankara’da kalmam imkansız hale gelecekti. Neyse ki kaldığım yurt böyle bir zam oranı açıklamadı ve benim barınma sorunum bir yıl ertelendi.

Haziran ayında mezun oluyorum. Önümde beni tam zamanlı istihdam edecek bir iş teklifi var; ancak şu ana kadar yararlandığım tüm öğrenci indirimlerini kaybedeceğim. Üstüne üstlük, Ankara’da son 1 yılda emlak fiyatları %154 artmış durumda. Basit bir hesap yapınca anlıyorum ki öğrenciyken yaşadığım hayatı tam zamanlı bir çalışan olunca yaşayamayacağım. Bu kaygı nedeniyle, hayallerimin işini bulmuşken bu teklif beni mutlu edemiyor. 

Aslında ihtiyaçlarım çok basit, üniversiteden mezun olduktan sonra da genç statümün korunmasını istiyorum. Çünkü iş verenlerin gözünde hala deneyimsiz bir genç çalışanım. Herkes bir anda emlak yatırımcısına dönüşüp her yeri içi boş ama ateş pahası konutlara çevirmesin, çünkü o boş ama pahalı evler hayallerini gerçekleştirmeye çalışan tek ebeveynlerin, yeni mezunların, hayata yeni başlayanların en büyük ihtiyacı. Sağlıklı gıdaya ulaşım kolaylaşsın, çünkü kiramın arttığı ay evden atılmamak için tek çarem sağlıklı gıdaları ucuz gıdalar ile değiştirmek olacak."

Yasin, 21, Ankara

"Türkiye’de politikacılar gençlerin sorunlarını kendi perspektiflerinden oldukça yüzeysel değerlendirme eğilimindeler. Sürekli olarak artan birkaç “GB” internet vaatleri de bunun somut bir göstergesi. Gerçekte ise gençler artan enflasyon ve her gün daha da azalan alım gücüyle çok daha can alıcı sorunları deneyimliyorlar. Örneğin ben bir yüksek lisans öğrencisi olarak geçen seneden bu yana kiramın yüzde yüz artmasıyla karşı karşıya kaldım. Bu soruna çözüm olarak üniversite ya da devlet yurtlarını tercih edebilmem de mümkün gözükmüyor. Özellikle lisansüstü öğrenciler çalışmalarının doğası gereği çok daha fazla kişisel alan gereksinimine sahipken üniversite ve devlet yurtlarının oda kapasiteleri bunun için oldukça yetersiz. Diğer taraftan halihazırda tez yazma aşamasında birçok kitaba ücretsiz erişimim oldukça zor. Bu yönde herhangi bir bursa da sahip olmayan biri olarak gelirimin önemli bir kısmı bu kitaplara gidiyor. Yine araştırmalarımı devam ettirebilmek için sürekli olarak seyahat etmek, bulabildiğim ücretsiz kaynaklara erişim için şehrin farklı bölgelerindeki kütüphanelere ulaşmam gerekiyor. Ulaşımın Türkiye’de mevcut şartlarda oldukça pahalılaşması da başka bir maddi yükü beraberinde getiriyor.  Burada bahsettiklerim arasında sosyal ve kültürel herhangi bir aktivite bulunmaması ve belki de çoğu gencin bu yöndeki ihtiyaçları lüks olarak değerlendirilmesi karar alıcıları tekrar düşünmeye sevk etmelidir. Yüksek lisans öğrencisi bir genç olarak yukarıda saydığım her şeyin aslında devlet tarafından karşılanması gereken temel haklar olduğunu düşünüyorum."

Alper, 26, İstanbul

"Genç olmak kolay sanılıyor, ama bu ekonomik koşullarda oldukça zor. Her gün artan enflasyonla mücadele ederken, yaşadığımız sorunlar da bir hayli can sıkıcı olabiliyor. Özellikle üniversite öğrencileri olarak, kitaplarımıza, notlarımıza, sınavlara hazırlanmak için teknolojik ürünlere ihtiyacımız var. Ancak bu ürünlere erişim konusunda da sıkıntılar yaşıyoruz. Telefon, bilgisayar gibi cihazların fiyatları her geçen gün artarken, vergiler de cabası... Bunun yanında internet altyapısı da yeterli değil. Özellikle uzaktan eğitimle birlikte internet temel ihtiyaç haline geldi ama hızı ve kalitesi yeterli değil üstelik çok pahalı. Derslere bağlanmakta zorluk çekiyoruz.

Sadece eğitim ve teknolojik ürünlere erişim değil, sosyal hayata da erişimimiz oldukça zor. Konser, etkinlik, eğlence gibi aktivitelerin biletleri oldukça pahalı, gençlerin bu tür etkinliklere gitmeleri ise neredeyse imkansız. Dışarıda arkadaşlarla vakit geçirmek, en basit şeyi yapsanız bile oldukça pahalı bir aktiviteye dönüşüyor. Bir kahvenin 50 TL olduğu bu dönemde, sosyalleşmek lüks haline geldi. Yurt dışına çıkma imkanlarımız da oldukça sınırlı, imkan bulsak vize süreçleri zahmetli ve maliyetli. Tüm bu zorluklarla boğuşan gençler olarak, politikacıların bizim temel ihtiyaçlarımıza daha fazla odaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Sosyal ve kültürel aktivitelere erişim de bir temel hak ve bir yaşam kalitesi göstergesi olmalı."

Efdalya, 20, Denizli 

"Gençlerin telefon, bilgisayar gibi temel ihtiyaç sayılan ürünlere ulaşımı akıl almaz oranda zorlaştı. Bu gençlerden biri de benim. Telefonum düştüğünde bir şey olmasın diye kullandığım kılıf telefonun kendisinden daha ağır. 6 yıldır aynı telefonu kullanıyor olmam artık benim canımı sıkmıyor; çünkü bunun böyle olması gerektiğini kanıksadım. Sadece ben değil, tüm gençler, temel ihtiyaçları olan bu teknolojik ürünlere ulaşamamalarını normalleştirdiler. Gençler bilgisayarları bozulduğu zaman "Acaba hangi kütüphanedeki bilgisayarlar iyidir?" diye düşünüyor. Yenisini almak o kadar imkansızlaştı ki 'yenisini satın almak' seçenek olarak bile değerlendirilmiyor. 2017 yılında, bir nebze de olsa alım gücü normal seviyedeyken, toplumun çok büyük bir kesimi fakirleşmeden önce aldığım masaüstü bilgisayarı tüm zorluklara rağmen kullanmaya devam ediyorum. Hem pandemi döneminde, hem de deprem dolayısıyla mantık dışı hareketle uzaktan eğitime geçildiğinde kamera ve mikrofon olmadan derslere katıldım. Dizüstü bilgisayar almayı düşünsem de hep vazgeçtim. Çünkü dersleri kamera ve mikrofon kullanmadan dinliyordum ve dizüstü için harcayacağım para beni ciddi anlamda zora sokacaktı. Dizüstü bilgisayar kullanmadığım için laptop gerektiren eğitimlere katılmadım, katılsam da laptop olmadığı için verimsiz geçti.

Gençlerin yüzleştikleri sorun teknolojik ürünlerle sınırlı da kalmıyor. En basit sosyal ve kültürel aktivitelere katılım göstermek bile fazla masraflı. Tiyatroya ilgisi olan gençler bilet paralarını ödemekte zorlanıyor. Gençler arasında kültür turizmi çerçevesinde yurt dışına seyahat etmek asla gerçekleştiremeyecekleri bir hayal olarak görülüyor. Hâlbuki biz gençlerin kültürel aktivitelere dahil olmayı istememiz en temel hakkımız olmalı. Ben çocukken hep yurt dışına seyahat etmeyi düşlerdim. Ancak şu an bu seyahat yakın dönemde asla gerçekleşmeyeceği için hayal bile etmiyorum. Hatta yurt içinde seyahat bile çok zor. Ülkemizin kültürel anlamda çok zengin bölgelerini gezmek için harcayacağım parayı hayatta kalabilmek için kullanıyorum. Bu sadece gençlik dönemimde değil, bu düzen devam ettiği sürece tüm hayatım için geçerli olacak.

HŞ, 22, İstanbul

"Gençler olarak, daha iyi bir hayatı hak ettiğimizi ve sağlıklı bir yaşam sürdürmenin temel hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Bizimle aynı fikirde olan herkesi imza kampanyasına imza atmaya davet ediyoruz."

https://www.change.org/p/iktidara-gelecek-t%C3%BCm-siyasilere-%C3%A7a%C4%9Fr%C4%B1m%C4%B1z-30-ya%C5%9F-alt%C4%B1na-ula%C5%9F%C4%B1m-ve-%C3%B6tv-indirimi-istiyoruz-herkesicinchp-akparti-memleketimparti-zaferpartisi-tipgenelmerkez