Eskişehir Belediye Başkanı Profesör Doktor Yılmaz Büyükerşen Seçime Doğru programında seçim sürecine dair görüşlerini paylaştı.

Siz şu anki siyasi atmosferi seçim atmosferini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkenin seçim atmosferini değerlendiren Eskişehir Belediye Başkanı Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "Son anayasa referandumundan sonraki yıllar içerisinde. Türk halkı, Türk seçmeni çok yoruldu. Öyle bir süreç yaşadık ki tek adam süreci. Her alınan karar her gün sabahleyin ayrı, öğlen ayrı, akşam ayrı. Televizyon haberlerine baktığınız zaman bunu görüyorsunuz. Öylesine sert bir siyaset sürdürüldü ki tek adam tarafından ve bitap düştü Türk halkı. Alışıla gelmiş siyasetçilerin sert konuşmaları. İfadeler adeta bir kavga üslubu içerisinde gündeme getirildi. Ayrıca bu siyaset konuşmalarının vatandaş üzerinde bıraktığı yorgunluğun ötesinde bir de ekonomik yorgunluk, bunalım. Onun arkasından uluslararası siyasette Ortadoğu gibi bir coğrafyada Türkiye'nin bütün Orta Doğu ülkeleri arasında lider olması lazım gelirken her geçen gün bunlarla yapılan kavgaların sonucu Atatürk'ün yurtta sulh cihanda sulh dış politikasının terk edilmesiyle birlikte Türkiye'yi adeta yalnız bıraktı. Dostları etrafı, çevresi yakın ve uzak çevreleri, dostları hepsi Türkiye'nin bu haline uzaktan bakar ve de hiç de hoşlanmaz. Bunun arkasından Covid denilen bir salgın geldi. Covid’in beceriksizce yönetilmesi nedeniyle o ayrı bir yorgunluk yükledi Türk seçmeninin omuzlarına yetmedi dört nala koşmaya başlayan ekonomik güçlükler ve afet büyük deprem afeti, belimizi adamakıllı büktü. Bundan dolayı insanlar da isteklerini coşkulu dile getirebilecek sevinçle hevesle haykıracak durumdan çıktı. Onun için dediğiniz doğrudur, heyecan kalmadı bu seçimlerde. Seçimin dar bir alana sıkıştırılması vatandaşı iyice kendi düşüncelerini, duygularını meydanlarda ifade etmekten alıkoydu. Sadece televizyonlarda siyasetçilerimizin yaptığı konuşmalarla gazetelerimiz de sürdürülen siyasi görüşler ve tartışmaların ötesinde. Ne yazık ki. Böyle bitap bir şekilde yeni bir genel seçime gidiyoruz" dedi.

Siz Cumhuriyetin ikinci yüzyılını nasıl görüyorsunuz, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair hayaliniz neler peki?

Cumhuriyetin 100. yılına dair görüşlerini belirten Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "Efendim, Türkiye'nin ikinci yüzyılın sadece benim değil, bütün Türk halkının hayalleri süratle gerçekleşmeli. Bu seçimlerin sonucunda bunu yapmak zorundayız. Gerçekleştirmek zorundayız. Çünkü Türkiye'nin gidişi hem içeride siyasi olarak hem dışarıda uluslararası siyaset açısından hem ekonomik açıdan hem de toplumun yükselmesi, ülkenin kalkınması açısından çok ivedilikle ele alınıp yeni baştan gözden geçirilmeli diye düşünüyorum. Çünkü gidişimiz hiç iyi değil, daha doğrusu iflasa doğru giden bir ekonomide bütün güvendikleri güvenceleri ortaya yerden kalkmış bir siyasi yapı. Tek bir adamın ağzından bütün ülkenin koskoca 82 milyon insanın geleceğiyle oynayabilecek kararlar zaten mantıken de düşünecek olursanız, bir tek kişinin, bir ülkenin Türkiye gibi kocaman bir ülkenin kalabalık, bir nüfusun bütün sorunlarını günlük sorunları ve geleceğe yönelik soru bunları ile geçmişteki hatalarını telafi edecek politikalar uygulayabilmesi mümkün değildir. Onun için ne yapıp edip süratle biz bu seçimlerde bir değişikliğe ihtiyaç duyuyoruz. O değişikliğin gerçekleşmesi lazım. Bu iktidar değişikliği bu bir rejim değişikliğidir. Baktığınız zaman neden bu değişikliği istediğimizi eğer soracak olursanız bir kere. Adalet sistemi, yargı sistemi, Türk halkının değişmesini istediği bir yapıda, onun dışında demokrasi, demokrasi diye yırtındık durduk. Eski demokrasimizden de eser kalmadı. Tek adam rejiminin getirdiği özgürlüksüz ortam. Basın özgürlüğü yok, söz özgürlüğü yok, davranış özgürlüğü yok. Gençlerin bir araya gelip müzik festivalleri yapmasına kadar bir özgürlüğün bırakılmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunun ıstırabı çok büyük aslında duyuyoruz, hissediyoruz. Sabırsızlıkla seçim sandığına gitmeyi bekliyoruz" dedi.

Yani hocam 15 Mayıs’tan sonra muhalefet ya da Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olursa bir parlamenter sisteme geçiş olursa bu bahsettiğiniz sorunların büyük bir oranda çözüme kavuşması mümkün mü yani?

Mevcut muhalefetin seçimi kazanması üzerine, olası sonuçları belirten Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "Anayasa referandumuyla milletçe büyük bir hata işledik. Büyük bir yanlış yaptık. Biz mevcut parlamenter sistemin yani referandumdan önceki parlamenter sistemin aksayan yönlerini görerek yeni bir anayasa değişikliği ve yeni bir parlamento sisteme geleceğini düşünüyor idik ve bu yüzden de tartışmadık bile. Yeni anayasa ne gelecek ne getirecek bize diye. Fakat uygulamaya geçtikten sonra gördük ki yeni rejim değişikliği tek adam rejiminin getirilmesi oldu. Parlamenter sistemin eski haliyle de olsa kalmadığını gördük. Biliyorsunuz şimdi Başbakan yok. Hükümet adeta memurlardan kurulu sekreterlerinden kurulu bir hükümet, cumhurbaşkanının istediğini zaman tayin ettiği, istediği zaman görevden aldığı bir sistem. Parlamentonun denetleme görevi yok. Parlamento içerisinden seçilmiş bir hükümet, o hükümetin iktidara geleceği zaman eskiden olduğu gibi bir program hazırlardı. Hükümet programı iktidara gelen ve hükmedecek olanlar nasıl bir uygulama yapacaklar diye bu kamuoyuna parlamentoda sunulurdu. Kamuoyuna kamuoyu temsilcilerinden oluşan parlamentoya sunulurdu ve parlamento hükümet programını kabul ederdi veya etmezdi. Eğer etmezse hükümet yeniden kurulur, yeni bir hükümet gelir. Onun hazırladığı program dikkate alınırdı. Tabii bu usuller tamamen ortadan kalktı. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardan beri ana kuraldır ve parlamentoda da mecliste de geçmiş meclislerde de daima duvarda yazılıdır. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diye ve o hakimiyeti sağlayacak olanlarda kayıtsız ve şartsız olarak vatandaşın kendi oylarıyla seçtiği milletvekillerinden oluşurdu. Hükümet onların onayından geçerdi. Hükümet, hükümete talip olanların programını onların huzurunda tartışılır. Mecliste parlamentoda kabul edilirse hükümet göreve başlar iş başına geçer. Eğer kabul edilmezse yeni bir hükümetin kurulmasına doğru giderdi. Bütün bunlar ortadan kalktı. 82 milyon gibi kalabalık bir ülkenin güçlü bir cumhuriyetin geçmişten bu yana gelirken hataları olan zayıf zayıflayan yanlış hükümetlerle yanlış ekonomik yanlış siyasi kararların verildiği, yanlış kalkınma kararlarının verildiği dönemin hatalarını gidermek yerine biz ne yaptık biz? Bütün bu sorunların çözümünü bir tek adama bağladık. Sabahleyin kalktığı zaman hangi kararnameyle neye karar verecek? Öğlen. A öğleye kadar geçen süre içerisinde meydana gelen iç ve dış olaylar karşısında neye karar verecek, hangi kararnameyle, neleri değiştirecek veya neleri kaldıracak bunu bilmiyorduk. Akşam da öyle. Ben mesela açıyordum. Muhakkak sabahleyin televizyonu açıyorsunuz, bambaşka bir problem. Tek adamın iradesiyle öyle açıyorsunuz televizyonu bambaşka bir olay akşam açıyorsunuz, bambaşka bir olay, yorgun ve bitkin yatağa giriyorduk. Son zamanlarda televizyonda vatandaşlar tarafından sadece tartışmaları izleyip erkenden yatmak veya televizyonlardaki dizileri seyretme tercihi gibi bir yola gitmişti. Bu durum gösteriyordu ki giderek siyasetçilere olan güven, siyasetçilerin söylediklerini dinleyip onda bir gelecek ışığı görmek. Çok gerilerde kaldı Türkiye'de. O nedenden dolayı sayın Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçildikten sonra nelerin yapılacağını, millet ittifakı olarak toplumun çeşitli kesimlerini temsil eden partilerden oluşan millet ittifakı uzmanlar kuruluna birlikte bir seneden bu yana çalışıyor. Neler yapılacak, hangi yenilikler yapılacak ve parlamenter rejim nasıl revize edilecek? Gerçek demokrasiye nasıl ulaşacağız? Halkın özlemleri halkın istekleri nasıl yerine getirilecek? Hatalar nasıl düzeltilecek, neler yapılacak bunun hazırlığı içindeler. Zaten bununla ilgili bir ittifakta özellikle millet ittifakında, ittifakını oluşturan partilerde ve onların yetkililerinde, yöneticilerinde mevcut" dedi

Yani 15 Mayıs'ta iktidar değişirse Cumhuriyet Halk partili belediye başkanlarının ülke yönetimine katkı sunacağını söyleyebilir miyiz? Yani sizlerin bugüne kadar yaptığı projeler ışık tutacak mı?

Olası iktidar değişikliğinde gerçekleşebilecek olan yeniliklere dair fikirlerini beyan eden Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "Seçimlerde önce Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp arkasından da parlamentoda çoğunluğu elde edip gerçek parlamenter sisteme revize edilmiş parlamenter sisteme geçtiğimiz vakit yapacağımız işler gerçekten çok büyük kolaylığa kavuşacaktır. Bir kere kanunların değişmesi lazım. Pek çok kanunun değişmesi lazım. Bana sorarsanız bu partiler kanunu seçim kanunları. Bunlar da büyük değişiklikler yapmamız, hatta yerel yönetimler başta olmak üzere devletin yapısında çok reformist yönetim biçimleri modelleri bulup uygulamak zorundayız." dedi

4 tane Cumhurbaşkanı adayı var ama Muharrem İnce'nin adaylığı da çok konuşuluyor. Siz Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanı adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Seçime yakın bir zaman kala adaylıktan çekilir mi sizce?

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'ye dair görüşlerini paylaşan Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "Efendim bu sayın Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimleri ikinci tura bıraktırma gayretini onun hakkındaki genel kanaatim olan hırsının aklından 2 karış yukarıda olmasına bağlı görüyorum. Türkiye menfaatine uygun bir davranış olmadığını düşünüyorum. Halbuki ikinci tura kalmaksızın bu işin birinci turda bitmesi lazım gelirdi. Kaldı ki eski bir Cumhuriyet Halk partili olarak kendisini vaktiyle Cumhurbaşkanı adaylığı da göstermiş olan partiye karşı duyduğu bir vefasızlık olur. Ümit edelim ki geri alır, vazgeçtim der. Böylelikle eski saygınlığını siyasetteki saygınlığını tekrar kazanır diye düşünüyorum" dedi.

Eski bir DSP’li olarak bunu size soruyorum. DSP’nin Cumhur İttifakı'nı sayın Erdoğan'ı destekleme kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

DSP'nin Cumhur İttifakına dahil olmasına dair görüşlerini belirten Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "DSP’nin Cumhur İttifakı'nı destekleme kararı DSP’lilerin kararı değildir. Bunun altını çizerek bir kere belirtelim. Çünkü bütün DSP Genel Başkanı sayın Aksakal'ın bu kararından sonra hepsi DSP’den istifa ettiler. Ben ayrıca Allah rahmet eylesin rahmetli Bülent Ecevit'in kemiklerinin sızladığını düşünüyorum. Dolayısıyla DSP’nin desteği diye bir destek söz konusu olamaz. Kaldı ki benim gördüğüm genç kitlesi de DSP’nin ve kökten de DSP’li Ecevit hayranı DSP’liler hepsi Millet İttifakı’nı destekleyeceklerini açıkça her yerde her zaman söylüyorlar" dedi

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve milletvekilliği seçiminde Eskişehir'de nasıl bir sonuç çıkar, seçim matematiği nasıl olur, Cumhuriyet Halk Partisi kaç milletvekili çıkarır mesela Eskişehir'de?

Eskişehir'deki seçimlere dair olası tahminlerde bulunan Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen "Ben aşağı yukarı 25 yıla yakın bir süredir siyasetin içerisinde bulunuyorum ve son mitingde Cumhuriyet Halk Partisi ve sayın Kılıçdaroğlu'nun geldiği mitingin olduğu alan eskişehir'in en büyük miting alanıdır. Orada büyük bir kalabalıkla büyük bir teveccühle karşı karşıya kaldım ve biliyorum aldığım bütün bilgilerde, 25 yıla yakın ki siyasi hayatımda edindiğim tecrübelerle şunu söyleyebilirim. Hiç şüpheniz olmasın hem Eskişehir'de büyük farkla Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilecektir ve de genel seçimlerde de Cumhuriyet Halk Partisi şimdiye kadar aldığı oyların çok çok üstünde birinci parti olarak seçimlerden çıkacaktır" dedi