Söyleşi: MUSTAFA KARA

İstanbul Barosu’nda yeni başkan ve yönetim için seçim süreci başladı. Baro Genel Kurulu, bu hafta sonu Haliç Kongre Merkezi'nde yapılacak. Toplam 56 bin üyeye sahip olan İstanbul Barosu başkanlığı için farklı gruplardan 8 aday yarışacak. Mevcut İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu’nun aday olmadığı kongrede Önce İlke ÇAG Yükseliş Hareketi’nin adayı olarak farklı grupların da desteğini alan Hasan Kılıç, İstanbul Barosu’nun tekrar sahaya dönmesi, daha etkin ve aktif rol alması gerektiğini vurguladı.

İstanbul Barosu genel kurulu için farklı gruplar 8 ayrı aday çıkardı. Yükseliş Hareketi olarak sizin farkınız nedir? Nedir size, “İstanbul Barosu'na bizim anlayışımız gelmeli” dedirten?

Elbette bütün meslektaşlarımız, gruplarımız kıymetli. Kendi grubumuz adına konuşabilirim. Uzun süredir baro yönetiminde görev aldık, dört dönem. Bizim grubumuz önemli çalışmalar yapıyor, belli değerler üzerine kurulmuş bir fikir hareketi. Cumhuriyetin hukukunu savunan, bu anlamda mücadele eden belli ilkeleri olan bir çerçevede hareket eden bir yapıdayız. Mücadele etmemek, bir şeyler üretmemek en kolayı. Zor olanı yapmak lazım ve meslektaşlarımızın da bu talebini göz ardı etmemek lazım. Çünkü gerçekten adliyenin tozunu yutan avukatların büyük bir bölümünde biz grup olarak çok önemli bir sonuç alıyoruz. Hemen hemen her sandıkta ya birinciyiz, ya ikinciyiz. Yani her kıdemden meslektaşımıza onların bize dönük pozitif yaklaşımı oluşmuş ve böyle bir irade oluşmuş. Demek ki iyi çalışmışız, daha çok çalışmamızı istiyorlar.

Avukatlar için ve toplum için hep birlikte hukuku geri getirmeliyiz. Hukuk varmış gibi davranmamalıyız. Eksikliklerimizi görüp çözmeliyiz. Şimdi eksiklikleri kabul etmezseniz yanlışlıkları kabul etmezseniz çözemezsiniz. Bu anlamda da çalışmalar yapılması lazım.
Aday listelerinizde kimler var? Nasıl bir bileşimle çıkıyorsunuz avukatların karşısına? Ne öneriyorsunuz baro yönetimi için, özellikle katılımcı bir yapıya kavuşturmak için?

Listelerimizde her kıdemde meslektaşımıza yer vermeye çalıştık. Genel anlamda delegasyon da aynı şekilde önemli. Biz bütün meslektaşlarımıza çağrıda bulunuyoruz. Avukatın hayatına doğrudan etki eden, gündelik çalışmasına etki eden taleplerini gözeten, sorunlarını çözecek bir model öneriyoruz. Ortada bir yönetim modeli olması gerekiyor. Şu an ortada bir yönetim modeli olmadığını düşünüyorum. Bu sorunlar bize nasıl ulaşacak? Biz onları nasıl değerlendireceğiz? Geri dönüşümünü nasıl yapacağız? Çözümünü nasıl sağlayacağız? Nasıl raporlayacağız? Buralarda büyük bir eksiklik var. Kendi kendine işleyen bir sistem oluyor. Meslektaşlarımız bizi biliyor, biz her yere yetişmeye çalışıyoruz. Yargılamalara katılıyoruz, avukatın avukatlığını yapıyoruz.

Avukatlar için ve toplum için hep birlikte hukuku geri getirmeliyiz. Hukuk varmış gibi davranmamalıyız. Eksikliklerimizi görüp çözmeliyiz. Şimdi eksiklikleri kabul etmezseniz yanlışlıkları kabul etmezseniz çözemezsiniz. Bu anlamda da çalışmalar yapılması lazım. Biz meslektaşlarımız açısından bu anlattığımız model bir yönetim modeli. Avukatların adliyedeki sorunlarını, katılımcılıkla ilgili sorunlarını, pratik hayatta yaşadıkları sorunları, ekonomik sorunlarını, birbirinden farklı kıdemlere sahip meslektaşlarının sorunlarını bir bütün halinde derledik, toparladık. Hepsi bir yaşanmışlığa dayanıyor. Servis projesi gibi projelerde emeğimiz var, binlerce meslektaşımız yararlandı. Ama ne oldu? Yarım kaldı. Binlerce kişinin yararlandığı sağlık projemiz var. Ücretsiz Mesleki Sorumluluk Sigortası çalışmamız vardı, onu geliştireceğiz.

Gençlik Meclisi kuracağız, gençler burada tartışacak, üretecek, konuşacaklar. Genç avukatların resmi bir şekilde görev almaları gerekiyor, ciddi sayıda genç meslektaşımıza görev vereceğiz ve onlar yönetecek. Bölge temsilciliklerinde baronun o alandaki eli, ayağı olacaklar. Komisyon merkezlerimiz var, şu anda bunlara katılımla ilgili büyük bir sorun var. Katılımın önündeki engeller ortadan kaldırılmalı.

Türkiye genç bir nüfusa sahip, avukatların da önemli bölümü genç. Genç avukatların baro yönetimine etkin katılmalarını sağlamak için neler yapacaksınız?

Genç avukatların da, kıdemli meslektaşlarımızın da sorunları var. Onlar için emeklilik hakları geliştirme merkezini kuracağız. emeklilikle ilgili hak kaybına uğruyorlar. Huzurevi talebi var. Onlarla ilgili de çalışma yapacağız. Gençlerle ilgili önemli bir konsept hazırlıyoruz, katılım modeli geliştiriyoruz. Genç avukatların görev alabilecekleri, kendilerini ifade edebilecekleri bir alanın yaratılması gerekiyor. Gençlik Meclisi kuracağız, gençler burada tartışacak, üretecek, konuşacaklar. Genç avukatların resmi bir şekilde görev almaları gerekiyor, ciddi sayıda genç meslektaşımıza görev vereceğiz ve onlar yönetecek. Bölge temsilciliklerinde baronun o alandaki eli, ayağı olacaklar. Komisyon merkezlerimiz var, şu anda bunlara katılımla ilgili büyük bir sorun var. Katılımın önündeki engeller ortadan kaldırılmalı. Yönetim kurulu olarak belli periyotlarla gençlerle ortak toplantılar yapmayı düşünüyoruz, onları yönetim süreçlerine dahil edeceğiz.

Katılımcılık dışında da genç avukatları etkileyen noktalar var. Büro edinme problemi söz konusu, Genç Ofis projesi çok önemli. Onlar için çalışma alanları yaratacağız ve özellikle yeni başlayan meslektaşlarımız için mümkünse ücretsiz bir seçenek yaratmaya çalışıyoruz. Belli alanlarda özel eğitimler düzenleyeceğiz. Başka kesimlerin avukatların haklarını bir anlamda gasp ettiği yerler var, buralarda avukatlar daha çok görev almalı. Genç meslektaşlarımızı uzlaştırma gibi alanlarda teşvik etmeliyiz ki, avukat dışındaki atamalar azalsın. Bağlı çalışan avukatlar da yine bu alanın içerisinde işçi avukatlar. Geçen dönem alt limit maaş tarifesi projemiz vardı ve o projemiz kabul gördü. Bu bizim projemizdi ve şu anda uygulanıyor. Genç meslektaşlar için en önemli nokta eğitim. Avukat Akademisi'ni kuruyoruz. Genç ya da kıdemli tüm meslektaşlarımızın eğitim alacağı bir sistem geliştireceğiz.

Bir hukuksuzluk varsa İstanbul Barosu gereken tavrı gösterecektir. Biz zaten gösterdik. Bunun karşılığında bedel ödendi. Tavrımız yine aynı olacaktır. Hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliği alanında etkin ve mücadeleci olmak zorundayız. İnsan hakları ihlallerine karşı çıkmak zorundayız. Hukuk devleti talebini gür sesle ortaya koyacağız.
Baro deyince bu anlattıklarınız avukatların özlük haklarıyla gibi görünüyor, ama aslında bunların tümü yurttaşların haklarını savunmayla ilgili aslında. Bildirinizde siz de söylüyorsunuz, “Savunma yok edilmek isteniyor” diye. Özlük hakları ve avukatların mesleki sorunlarının yanı sıra toplumsal hayata dair, yargının bağımsızlığına dair, yurttaşların her alandaki haklarını savunulmasına dair nasıl bir yaklaşım ortaya koyuyorsunuz?

Biz “şunu yapacağız, bunu yapacağız” diyoruz ama, aslında biz dediklerimizi yaptık. Örneğin bu anlattığım projelerle ilgili bazen diğer arkadaşlar bize olumsuz görüşler dile getirebiliyor. Ama saydığımız projeleri yaptık zaten. Tamamlamamız gerekiyor. Baro olarak gösterdiğimiz duruşlar nedeniyle çeşitli süreçlere maruz kaldık. 3 tane soruşturma geçirdik, yargılamalar geçirdik. Bedel ödeme süreci oldu. Kim olduğu, ne olduğu önemli değil, biz avukatız. Biz bu ülkenin geleceğini düşünüyoruz. Toplumun bireylerin haklarını savunuyoruz. İklim değişir, koşullar değişir, kişiler değişir. Bizim değişmememiz gerekiyor. Türkiye'de bir hukuk sorunu var, hukuk devleti sorunu var. Türkiye’nin şuna karar verilmesi gerekir. Biz bir hukuk devleti miyiz, değil miyiz? Aslında olay bu kadar basit.

Elbette bir hukuksuzluk varsa İstanbul Barosu gereken tavrı gösterecektir. Biz zaten gösterdik. Bunun karşılığında bedel ödendi. Tavrımız yine aynı olacaktır. Hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliği alanında etkin ve mücadeleci olmak zorundayız. Buradaki talepleri ortaya koymak zorundayız. Aynı zamanda insan hakları ihlallerine karşı çıkmak zorundayız. Hukuk devleti talebini gür sesle ortaya koyacağız. Yargı bağımsızlığı isteyeceğiz. Aynı zamanda adalet duygusu... Ben hep söylüyorum, adalet duygusu aslında oksijen, avukat da yargının oksijeni. Siz yargılamanın içerisinden avukatı çekip çıkardığınızda, aslında adaleti çekip çıkarıyorsunuz. Yani oradan adil bir karar çıktığını söyleyemezsiniz. Bu yüzden avukatların rolü, baroların rolü çok önemlidir.

Meslek örgütleri sıklıkla iktidarın hedefi oluyor, “politik” davranmakla eleştiriliyorlar. Öyle mi sahiden? Sizin yani iktidar karşısındaki duruşunuz nedir? Diyelim ki seçimden sonra iktidar değişti ve CHP-İYİ Parti iktidar oldu; bu nasıl bir değişikliğe yol açar?

Hiçbir değişikliğe yol açmaz. Yani gecenin bir yarısı insanların evi basılıp gözaltına alınıyorsa, İstanbul Barosu yine görüşlerini ortaya koyacak. Bir tweet attı diye kişiyi yaka paça alıp hukuka aykırı davranıyorlarsa yine söyleyecek. Biz her zaman söyledik bunu. Bu politik olmak mı? Yani bu tabii bir argüman. Biz hukuk devletini elbette savunacağız. Temel insan haklarını, temel hak ve özgürlükleri elbette savunacağız. ”Siz politika yapıyorsunuz” dediklerinde “Hayır biz politika yapmıyoruz” demeye de gerek yok. Onlar zaten politikacı, bunu söyleyecekler. Biz de bunları söyleyeceğiz. Onlar böyle diyor diye tavrımız değişmeyecek. Biz güzel bir ülke yani güzel bir gelecek istiyoruz. Güzelim ülkemizde herkesin özgürce rahat huzurlu bir şekilde yaşamasını istiyoruz. Ve hukukun geri getirildiği bir süreci istiyoruz. Hukuk yok şu anda. Kimse kusura bakmasın. Yargı bağımsızlığı yok. Hukuk güvenliği yok. Buralarda ne yapmalıyız? Çalışmalıyız, diyoruz. Birlikte çalışmalıyız, üretmeliyiz. Mutlaka insanlar değişir, çözüm bulabilirsiniz.

Bu anlamda İstanbul Barosu'nun tavrı belli. İstanbul Barosu Türkiye'nin pusulası. Geçmişten, genlerinden aldığı mücadeleci yapısını mutlaka yansıtacaktır. Bizler de aslında, bizim grubumuz çok önemli. Bizim grubumuz, dediğim gibi her kıdemde meslektaşın teveccühünü alıyor. Geçmişin köklerinden besleniyor grubumuz ve geleceğe taşıyor bunu. Bir köprü görevi aynı zamanda.

Peki fikirsel olarak nasıl grubunuz? Türkiye pek çok fikrin bir arada yaşadığı bir ülke, yer yer diyalog sorunları yaşasak da bir arada yaşamayı önemsiyoruz. Sizin hedeflediğiniz baro yönetimi bu bakımdan nasıl olacak?

Seçilir seçilmez, seçilirsek tabii, mutlaka diğer başkan adaylarını, farklı grupların temsilcilerini çağıracağız. Burada açık yüreklilikle söylüyorum. Bunu sözde değil, özde yapacağız. Biz avukatız, dünya görüşümüz bir kenarda kalıyor. Biz hukuk devletini istemek zorundayız. Hukuk güvenliğini söylemek zorundayız. Savunma hakkını savunmak zorundayız. Şimdi dünya görüşüne uymayan bir noktada savunma hakkından vazgeçecek misin? Hukuk devletinden vazgeçecek misiniz? Biz kimseyi ayrıştırmak istemiyoruz, kimseyi dışlamak istemiyoruz, ötekileştirmek istemiyoruz. Herkesin barosu olsun istiyoruz.

Elbette çizgimiz, duruşumuz belli, tekrar söylüyorum biz cumhuriyetin hukukunu elbette ki koruyacağız. Bu yoksa zaten avukat da yok demektir. Burada geri adım atılamaz. Ama biz meslektaşlarımızın görüşünü dile getirebileceğini, kendini ifade edebileceğini düşünüyoruz. Böyle bir ortam yaratmak istiyoruz ve bunun için de meslektaşlarımızla toplanacağız. Aslında bir yönetim kurulumuz daha oluşmuş olacak böylece. Bizi eleştirecek belki görüşleri dile getirecekler, dinleyeceğiz, konuşacağız. Meslek sorunlarına ilişkin birlikte çözüm bulmaya çalışacağız. Bunu net söylüyorum, bundan hiç rahatsız olmam ben. Kurumsal bir model içerisinde yapacağız.

İstanbul Barosu sorunların çözümünde öncü olacak. Her baro Türkiye'nin barosudur. İstanbul Barosu bir şemsiyedir, çatıdır, pusuladır. “Nasıl meslektaşlarımızın yanında olabiliriz?” Bu tavrı geliştireceğiz. İstanbul Barosu’nun tekrar sahaya dönmesi, daha etkin ve aktif rol alması gerekiyor.

Türkiye Barolar Birliği ve kent baroları var. Farklı yaklaşımlar olabilir. İstanbul Barosu’nun farklı barolarla ilişki bakımından nasıl bir yaklaşımı olacak?

Her aşamada yapıcı olmak gerektiğini düşünüyorum. Tavır koymakla, çözümsüzlüğü karıştırıyoruz bazen. Sorunun parçası olmakla, çözümün parçası olmayı karıştırıyoruz. Hep çözümün parçası olmalıyız. Tavır başka bir şey. Direnmeniz gerekir, karşı koymanız gerekir, o başka. Ama biz çözümü nasıl sağlayacağız? Haklı olmanız bazen hiçbir şeyi değiştirmiyor. Çözüm nerede? Yani doğrusu ne? Herkes için doğrusu ne? Ben haklıyım, diyerek bir şey çözemezsiniz.

İstanbul Barosu sorunların çözümünde öncü olacak. Her baro Türkiye'nin barosudur. İstanbul Barosu bir şemsiyedir, çatıdır, pusuladır. “Nasıl meslektaşlarımızın yanında olabiliriz?” Bu tavrı geliştireceğiz. İstanbul Barosu’nun tekrar sahaya dönmesi, daha etkin ve aktif rol alması gerekiyor.

Türkiye kritik bir kader seçimine doğru gidiyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı başlıyor. Tüm bunlar için de savunma çok kilit bir yerde duruyor. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, buradan avukatlara yapmak istediğiniz bir çağrı var mı?

Bütün meslektaşlarımızdan rica ediyorum. Kime oy verirlerse versinler, lütfen genel kurula gelsinler. Katılsınlar, görüşlerini ortaya koysunlar. Biz hep çalışıyoruz, araya seçim giriyor. Araya seçim girdiğinde de hep birçok yorum duyuyoruz. Meslektaşlarımızdan şunu rica ediyorum. Üretene, emeğe, hakka, yani hakkın teslimine önem versinler. Bizim bir emeğimiz var, mücadelemiz var. Daha iyi çalışmamız, daha çok üretmemiz lazım. Onlar için çok çalışmak istiyoruz. Onlar için çok mücadele etmek istiyoruz. Ortak bir öykümüz oldu, birbirimizin hayatına dokunduk. Açıkçası bu süreci devam ettirmek istiyorum. Ve odamızın kapısı hepsine açık olacak. Takdir onların.