Vergi hukuku uzmanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, yürürlüğe giren ‘Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la ilgili basın açıklaması yayınladı. Yavaşlar açıklamada, bu düzenlemeyle birlikte kamunun en az 250 milyar TL’lik vergi alacağından vazgeçtiğini belirterek, “Bu tutar 2023 bütçesinde kamu geliri olarak yer aldığına ve kamu giderleri bu gelir dikkate alınarak hazırlandığında göre, affedilen miktar kadar kamu hizmetinden vaz mı geçilecektir?” dedi. 

"286 BİN 500 TL VERGİ YERİNE 103 BİN 600 TL ÖDENECEK"

Prof. Dr. Yavaşlar, 2018 yıl sonu itibariyle 100 bin TL vergi borcu bulunan bir işletmeninin TÜİK verileri dikkate alındığında güncel reel vergi borcunun 286 bin 500 TL’ye denk geldiğini belirtti. Yavaşlar, yeni vergi değişikliği ile birlikte bu işletmenin anapara ve faiz için tek ödeme seçeneği ile sadece 103 bin 600 TL ödeme yapacağını ifade etti. Yavaşlar, “Kanunda ayrıca vergi cezası affı, kasa ve stok affı, matrah ve vergi artırımı yaparak vergi incelemesini ve tarhı -vergi borcu tespiti- engelleme imkanları da yer alıyor. Bunlar da dikkate alındığında bu rakam daha da düşüyor” dedi.

"250 MİLYAR LİRALIK KAYIP NASIL KARŞILANACAK?"

Bu af yasasıyla birlikte en az 250 milyar TL’lik vergi gelirinden vazgeçildiğini belirten Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bu tutar, 2023 bütçesinde kamu geliri olarak yer aldığına ve kamu giderleri bu gelir dikkate alınarak hazırlandığında göre, affedilen miktar kadar kamu hizmetinden vaz mı geçilecektir? Geçilmeyecekse, kamu hizmetlerinin finansmanı için gereken bu rakam kimden ve nasıl sağlanacaktır? Neticede, para basma enflasyon, borçlanma ise faiz yükü olarak geri döndüğüne göre, vergi kaçırmayanların üzerindeki vergi yükü biraz daha mı arttırılacaktır? 

Sıklığı artık 1,5 yıla inen vergi afları serisi karşısında, vergisini zamanında ödeyen beyana tabi gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükelleflerine tanınan yüzde 5’lik vergi indiriminin yüzde 10’a çıkarılması talepleri fazlasıyla meşrudur. Ayrıca artık ücretlileri de unutmamak gerekir. Bu kesim, ücretleri daha ellerine geçmeden stopaj yoluyla vergilerini ödediği için, kural olarak bu tür af yasalarından yararlanamamaktadır. Ayrıca, eline geçen miktardan tasarruf yapmak bir yana, tamamını zorunlu ve olağan yaşam giderlerine harcadıkları için, mali güçlerine oranla daha yüksek bir dolaylı vergi yüküne de taşımaktadırlar. 20 yılı aşan bir zaman diliminde sürekli ve sistematik olarak, bir kesimin vergi yükü af yasalarıyla azaltırken diğer kesime benzer bir imkanının tanınmaması ve toplam vergi yükünün büyük kısmının doğrudan ve dolaylı vergilerle onların üzerine bırakılması, bu kesimin mülkiyet hakkının ölçülülük ilkesine aykırı şekilde ihlal edilmesi anlamına gelir. Ücretlilere de aftan yararlananlarla aynı oranda vergi iadesi yapılmadığı veya bu seneki gelir vergileri bu oranda azaltılmadığı sürece, bu anayasa ihlalinin ve adaletsizliğin yargıdan dönmesi gerekir.’’