Uçum, Anadolu Ajansı'nda kaleme aldığı yazısında, Türkiye’de bu konuda "öteden beri bir ezber" olduğunu belirtti. Savcının idari göreve geçmesini, ardından tekrar savcılığa dönmesini bağımsızlığa aykırı görmenin "abes ve akıl dışı" bir yaklaşım olduğunu öne sürdü:
"Bu abes bakışla hareket edilirse avukatlıktan savcılığa ve hakimliğe geçişin de kökten engellenmesi gerekir... Tüm bunlar, yargının bağımsız ve tarafsız olmasının ne manaya geldiğini anlamamak veya bilerek çarpıtmaktır."
"Yargı Bağımsızlığı Kurumsal Değil, İşlevseldir"
Uçum, yargı erkinin niteliklerini açıklarken, bağımsızlık ve tarafsızlığın kurumsal değil, işlevsel olduğunu vurguladı:
-
İşlevsel Bağımsızlık: Yargı, işini görürken yasama, yürütme ve çeşitli güç odakları karşısında bağımsız ve tarafsız olmalıdır.
-
Demokratik Meşruiyet: Yargının idaresinde demokratik meşruiyetin şart olduğunu belirten Uçum, HSK üyelerinin Cumhurbaşkanı ve TBMM tarafından belirlenmesinin, demokratik meşruiyetin zorunlu bir sonucu olduğunu savundu. Aksi takdirde, ülkede jüristokrasi (yargıçlar rejimi) ortaya çıkacağını söyledi.
Uluslararası Kararlar Talidir, Aslolan Milliliktir
Yargı kararlarının milli olması gerektiğine dikkat çeken Uçum, uluslararası yargı mercileri ve kararlarının rolünü de tanımladı:
"Ulusal yargı bağımsızlığına dayanan bir milli yargıya sahip olmak, elbette uluslararası sözleşmelere taraf olmaya engel değildir. Ancak asıl olan ulusal yetkilerdir, uluslararası düzenlemeler ve kararlar talidir."



