Turan, YİK toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken "şimdi söyleme zamanı" diyerek başlattıkları çalıştay programının verimli olduğunu söyledi.

Söz konusu çalışma sonucunda kalkınma yaklaşımında yeni bakış açısına ihtiyaç duyulduğunu anlatan Turan, "Büyümenin nimetleri bütün topluma yayılmadığı sürece, salt yüksek büyüme hızları bizi hayalimizdeki Türkiye'ye taşımayacak. Sorun sadece gelir, tüketim ve servet eşitsizliklerinin yüksek olması değil. Hayalimizdeki Türkiye'ye ulaşmak için bütün eşitsizlikleri, yani 'eğitim, toplumsal cinsiyet, dijital imkanlara erişim, özgürlüklerden faydalanma, ekolojik ve çevresel maliyetleri üstlenme, siyasi karar süreçlerine katılım, yargı ve hak arama' gibi çok çeşitli alanlardaki eşitsizliklerin hepsini çözmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Büyüme hızının yanı sıra bu pastadan kimin ne kadar pay aldığı, yoksulluğun derinliği ve gelir dağılımının adaletsizliği gibi konuların da çalıştayda tartışıldığını dile getiren Turan, şunları kaydetti:

"Mevcut eğilimler eşitsizlik sorununun ileride daha derinleşebileceğinin işaretlerini veriyor. Bu riski azaltmak, bunun için de özellikle dijital ve yeşil dönüşüm konularında şimdiden hazırlık yapmak gerekiyor. Eşitsizliklerle mücadele etme sürecinde sorunları doğru teşhis etmeliyiz. Bunun için veriye ihtiyacımız var. Oysa çeşitli toplum kesimlerini içeren birçok alt alanda yeterli veri olmadığı çokça konuşuldu. Veriye erişim olmayınca aslında yakıcı olan birçok mesele görünmez oluyor."

Türkiye'nin çevre ve kalkınma noktasında yaklaşımını değiştirmesi ve gayretlerini artırması gerektiği sonucuna da ulaşıldığını bildiren Turan, Türkiye'de iklim krizi ile mücadelenin gelir kaybına neden olacağını ve kalkınma hedefleriyle çelişeceği kanısının yaygın olduğunu söyledi. Turan, "21. Yüzyıl'a yeşil dönüşüm damga vuracak. Bu yüzden iklim değişikliğiyle mücadelede yeni kalkınma modeli olduğu kadar, Türkiye’nin dış politikadaki konumunun güçlenmesi açısından da önemli." diye konuştu.

Çalıştaylarda Türkiye'nin, cumhuriyet ve demokrasi tecrübesinin muhasebesinin yapıldığını, kazanımların yanı sıra eksikliklerin de dile getirildiğini aktaran Turan, "Birey-devlet, toplum-devlet ilişkileri üzerine yeniden düşünmek gerekiyor. Ortak geleceğimiz için Cumhuriyet ve demokrasiyi daha güçlü şekilde bütünleştirmeye ihtiyacımız olduğunu anladık. Hayallerimiz ortak ama hayallere giden yollar çok çeşitli. Fakat zor konuları bile soğukkanlılıkla, karşılıklı saygı içinde konuşma olgunluğunda olduğumuzu görüp umutlandık." ifadelerini kullandı.

Dünyadaki güçler dengesi değişiminin, yeni küresel aktörlerin yükselişinin ve kural bazlı uluslararası sistemin yeniden şekillenmesinin takip edilmesi gerektiğini kaydeden Turan, bu süreçlerin Türkiye için hem fırsat hem de riskler barındırdığını vurguladı. Turan, "Dünyadaki çoklu kriz ortamında Avrupa ile ilişkilerin daha da önem kazandığı çalıştaylarımızda değinilen bir diğer konuydu." değerlendirmesinde bulundu.

- "Kilitleri açalım, çözüm için yeni yollar bulalım"

İsrail'in Filistin halkına yaptığı saldırılara da değinen Turan, "İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü saldırıların karşısında duyduğumuz derin üzüntüyü tekrar ifade etmek isterim. Sivil kayıpları önlemek için başlatılan girişimlerin bir an önce sonuçlanarak, kalıcı ateşkese ulaşılmasını temenni ediyoruz. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönmüşken, dünyada çok çeşitli savrulmalar yaşanıyorken, bir yüzyıl önce yazmıştık, yine destan yazabiliriz. Ülkemizin potansiyelinin, çok yüksek olduğuna inanıyoruz. Bu potansiyeli harekete geçirmek için azimliyiz, kararlıyız." diye konuştu.

Turan, siyasi aktörlere çağrıda bulunarak, şöyle devam etti:

"Bütün kazanımlarımızı üst üste koyalım, kilitleri açalım, çözüm için yeni yollar bulalım. Bunun için gereken tartışma ve uzlaşma zeminini sağlama sorumluluğu siyaset kurumuna düşüyor. Gelin, ikinci yüzyılımızda ihtiyaç duyduğumuz sıçrama için, demokratik tartışma ve toplumsal diyalog kapılarını açalım."

Konuşmaların ardından "Cumhuriyet'in İkinci Yüzyılına Girerken" başlıklı panel düzenlendi.