AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2021'de bir gecede aldığı kararla feshettiği, kadına yönelik şiddetin önlenmesini hedefleyen İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Birliği'nde 1 Ekim itibarıyla yürürlüğe girdi.

Avrupa Komisyonu'nun X sosyal medya hesabından yapılan açıklamada "Bugün #İstanbulSözleşmesi Birliğimiz için yürürlüğe giriyor. Sözleşme, kadınları şiddetten korumayı, şiddeti önlemeyi, kovuşturmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Ancak kadınlar ve kız çocuklar artık şiddet korkusuyla yaşamadıkları zaman gerçekten adil ve eşit bir Birlik içinde yaşayacağız" dendi.

AB'nin bir bütün olarak İstanbul Sözleşme'sin bağlı olmayı kabul ettiği için üye devletlerin ilgili tedbirleri uygulaması gerekecek.

'FAİLLER CEZASIZ KALIYOR'

Avrupa Komisyonu'nun Değerler ve Şeffaflıktan sorumlu Başkan Yardımcısı Vera Jourova yaptığı basın açıklamasında kadına yönelik şiddetle mücadele edeceklerini vurguladı. Jourova "Her üç kadından biri 15 yaşından itibaren fiziksel ya da cinsel şiddet mağduru olmuştur. Pek çoğu bunu rapor etmiyor. Çok sayıda fail cezasız kalıyor. Harekete geçmeliyiz ve İstanbul Sözleşmesi kadın haklarının güçlendirilmesine yönelik yasal yanıtımızdır. Üye devletleri kadına yönelik şiddeti önlemek ve tüm mağdurlara etkin koruma ve destek sağlamak üzere gerekli tedbirleri almaları için teşvik etmeye devam edeceğiz."

SÖZLEŞMEYİ ONAYLAMAYAN ÜYE ÜLKELER

AB'nin bir bütün olarak İstanbul Sözleşmesine katılması, üye devletleri sözleşmeyi onaylamaktan muaf tutmamaktadı. Altı ülke henüz sözleşmeyi onaylamadı. Bu ülkeler Bulgaristan, Çekya, Litvanya, Letonya, Macaristan ve Slovakya.

TÜRKİYE SÖZLEŞMEDEN BİR GECEDE ÇEKİLMİŞTİ

Türkiye, bir kararnameyle 20 Mart 2021'de İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı olarak feshedildiğini duyurmuştu. Fesih kararını 23 Mart 2021'de Avrupa Konseyi’ne de bildimişti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “fesih kararının” nedeni olarak “Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması” iddia edilmişti.

İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet, cinsiyet dengesizliği ve güç ilişkilerindeki mevcut duruma dayalı şiddetin mağdurlarından “kadına” ayrıca dikkat çekmenin yanı sıra, çocukların korunmasını da içeriyor. Sözleşmedeki “kadın” tanımı sadece yetişkinleri değil 18 yaşından küçük kız çocuklarını da kapsıyor.