Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 yıl aradan sonra Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump bir araya geldi.

İki liderin zirvesinde Türkiye’nin F-35 programına dönüşü, S-400 alımı nedeniyle uygulanan CAATSA yaptırımlarının kaldırılması, Suriye ve Rusya-Ukrayna savaşı başlıkları ele alındı.

Görüşmenin en somut sonucu ise Boeing anlaşması oldu. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, anlaşmanın tamamlandığını açıkladı. Barrack, “Bu adım, iki ülke arasında savunma ve ticaret ilişkilerini güçlendirecek önemli bir gelişmedir” ifadelerini kullandı.

Zirvede ayrıca, Türkiye ile ABD arasındaki askeri ve ekonomik işbirliğinin geleceği masaya yatırıldı. Erdoğan’ın F-35 programına dönüş konusunda ısrarcı olduğu, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması talebini ise açık şekilde dile getirdiği öğrenildi.

Tartışmalara neden olan “meşruiyet” ifadesiyle "siyasi bir bağlamı değil saygıyı kastettiğini" savunan Barrack, "Ben meseleyi şöyle görüyorum. Genel olarak bizim en büyük müttefiklerimizden biri olan bir Türkiye var. Ancak ne zaman Türkiye'yi görüşsek bizim en büyük NATO müttefikimiz diyoruz. NATO'nun amacı Avrupa'yı Rusya'dan korumak. Onlar (Türkiye) ittifak içinde en büyük ikinci asker ve ekipman sağlayıcısı. Avrupa Birliği ise onları (üye olarak) almıyor. Bu çok sinir bozucu değil mi? Bu saygısızlık. Başkanımız Türkiye'nin bizim ve NATO için yaptığı her şeye hayran. Bu nedenle meşruiyet kavramından kasıt saygı” dedi.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Trump-Erdoğan görüşmesini DW Türkçe'den Begüm Dönmez Ersöz'e değerlendirdi.

"HERKES ÇOK ÇOK ŞAŞIRACAK"

ABD Büyükelçisi görüşmeden çıkan en önemli şeyin, her iki tarafta "profesyonel ve hedefe bağlı ekiplerin çalışmasıyla pek çok konuda tutarlı ve güvenilir bir ilişkinin inşa edilmesi" olduğunu söyledi.

Görüşmede S-400, F-35, F-16, Boeing anlaşması, Halkbank ve nükleer mutabakat zaptının konuşulduğunu belirten Barrack görüşmeyi, "Bana kalırsa herkes (liderlerin) birbiriyle ne kadar işbirliği içinde olduğuna çok çok şaşıracak. Gerçekten harika bir toplantıydı. Her iki tarafla da gurur duyuyorum" sözleriyle değerlendirdi.

SURİYE'DE SON DURUM

Trump yönetiminin Suriye Özel Temsilciliği görevini de yürüten ve ABD Başkanı Trump'a yakınlığıyla bilinen Büyükelçi Tom Barrack DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Her anlaşmada olduğu gibi her iki taraf da 'biz uyduk ama onlar uymadı' diyor. Biz de bunun ötesine nasıl geçeriz diye bakıyoruz. Bana kalırsa ötesine geçiyoruz da. Bence bütün taraflar, Kürtler'in, Dürziler'in, Aleviler'in bireyselliğine saygı gösterildiği birleşik bir Suriye'nin önemli olduğunu düşünüyor. Bu kuzeydoğuda daha karmaşık çünkü orada yerleşmiş bir durum var. Ama burada da bir çözüm ortaya çıkıyor. Görüşmeler olumlu" ifadelerini kullandı.

MEŞRUİYET İFADESİNE AÇIKLIK GETİRDİ

Barrack New York'ta 24 Eylül'de düzenlenen "Diplomasi Sesleri: Amerika'nın Dünyadaki Rolünü Şekillendirmek" adlı panelde bir soruya verdiği yanıtta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili dikkat çekici ifadeler kullanmıştı.

ABD Başkanı Trump'ın Washington ve Ankara arasında uzun süredir sorun olan konu başlıklarında çözüm sağlamak için yeni bir yaklaşım benimsediğini belirten Büyükelçi Barrack, "Başkanımız 'Bundan bıktım, ilişkiler düzeyinde cüretkar bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim' dedi. 'Tamam Sayın Başkan, neye ihtiyacı var?' diye sorduğumda 'meşruiyet' dedi. Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16'lar değil. Mesele meşruiyet" dediğini aktarmıştı.

Tom Barrack, meşruiyet ifadesiyle "siyasi bir bağlamı değil saygıyı kastettiğini" savundu.

Barrack, "Ben meseleyi şöyle görüyorum. Genel olarak bizim en büyük müttefiklerimizden biri olan bir Türkiye var. Ancak ne zaman Türkiye'yi görüşsek bizim en büyük NATO müttefikimiz diyoruz. NATO'nun amacı Avrupa'yı Rusya'dan korumak. Onlar (Türkiye) ittifak içinde en büyük ikinci asker ve ekipman sağlayıcısı. Avrupa Birliği ise onları (üye olarak) almıyor. Bu çok sinir bozucu değil mi? Bu saygısızlık" diye konuştu.

ABD Büyükelçisi, "Başkanımız Türkiye'nin bizim ve NATO için yaptığı her şeye hayran. Bu nedenle meşruiyet kavramından kasıt saygı. ABD Başkanı'nın saygı göstererek onu davet edip sorunlarınız nelerdir anlatın demesi. Türk halkına nasıl yardımcı olabilirim? Bu karmaşık bölgede saygı temelinde nasıl birlikte istikrar oluşturabiliriz? Meşruiyet derken herhangi bir siyasi anlamı değil saygıyı kastettim" ifadelerini kullandı.