Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Meclisi, 3-4 Haziran’da İstanbul’da yapılan seçim değerlendirme toplantısına ilişkin yazılı açılama yaptı. Açıklama şöyle:

“Türkiye İşçi Partisi, ülke tarihimizin en önemli seçimlerinden biri olan 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerine dair değerlendirmelerini, 3-4 Haziran tarihlerinde İstanbul’da toplanan Parti Meclisi’nde yapmıştır. Parti Meclisi tarafından kaleme alınan bu metin, 3-4 Haziran toplantısında yapılan değerlendirmeleri özetler niteliktedir. Hem MYK ve PM gibi merkezi kurullar, hem de parti büro ve organları PM toplantısında ortaya çıkan genel yaklaşım ışığında çalışmalarını ve incelemelerini sürdürecek, değerlendirmelerini derinleştirecektir. Önümüzdeki hafta sonu itibariyle il ve ilçe örgütlerimizde, tüm parti üyelerinin katılımıyla değerlendirme toplantıları gerçekleştirilecektir. Yoldaşlarımızla, partimize gönül vermiş, seçim döneminde çalışmalara katılmış, oyuyla destek olmuş tüm yurttaşlarımızla yapılacak ayrıntılı değerlendirmelerin ardından Büyük Kongre’nin takvimi oluşturulacaktır.

“SANDIK HESAPLARIYLA BAŞARI ELDE EDİLEMEYECEĞİ BİR KEZ DAHA TESCİL EDİLMİŞTİR”

AKP-Saray rejimini yenmek basit matematik hesaplarının değil, köklü bir ideolojik siyasal mücadelenin konusu olmaya devam etmektedir. Toplumsal mücadelenin güçlenmediği koşullarda sadece sandık hesaplarıyla bir başarı elde edilemeyeceği bu seçim sonuçlarıyla bir kez daha tescil edilmiştir.

“MİLLET İTTİFAKI’NIN BAŞARISIZLIĞININ NEDENLERİNDEN BİRİ İNANDIRICI EKONOMİK MODEL KOYAMAMASIDIR”

Millet İttifakı’nın seçim başarısızlığının arkasındaki nedenlerden biri ise, ağır bir ekonomik krizle yüzleşmeyi bekleyen, geçim sorunları hızla büyüyen ve sarsıcı bir bölüşüm şoku yaşayan toplumun karşısına inandırıcı bir ekonomik model koyamamasıdır. Millet İttifakı’nın ekonomi modeli, neredeyse bütünüyle neoliberal ortodoksinin kurallara bağlanmış versiyonundan ibarettir. Böylesi bir ekonomik model, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere kimi sözcülerin tüm vaatlerine rağmen, esas olarak halka değil Türkiye kapitalizminin kimi büyük sermaye fraksiyonlarına hitap etmektedir. Neoliberal ortodoksinin kurallı versiyonu ile halka yönelik kimi rahatlatıcı yardım modellerinin çelişkili biçimde birleştirildiği bu söylem, başta iktidar seçmeni nezdinde inandırıcılık kazanamamış, böylece Millet İttifakı’nın beklediği ve vaat ettiği gibi iktidar tabanından oy devşirmesi mümkün olmamıştır.

“TÜRKİYE’DE İKTİDAR SORUNUNUN YANI SIRA MUHALEFET SORUNU OLDUĞU ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

Ayrıca, seçimler aracılığıyla bir kez daha Türkiye’nin iktidar sorununun yanı sıra muhalefet sorununun da olduğu ortaya çıkmıştır. Kendisini seçmenine/üyesine karşı sorumlu hissetmeme, başarısızlıklar hakkında samimi bir özeleştiri yapmak yerine çeşitli yöntemlerle bu süreci oldu-bittiye getirme hali, düzen muhalefetinin tüm öznelerinde bir tutum olmanın ötesine geçerek bir zihniyet meselesi haline gelmiştir. Özellikle gençler arasında bu tutumun büyük bir tepki çekiyor olması ise bizim açımızdan sevindirici olduğu kadar birçok fırsat da yaratmaktadır.

“TİP, GERİDE KALAN SÜRECİ BÜTÜNLÜKLÜ OLARAK DEĞERLENDİRİP, GEREKLİ DERSLERİ ÇIKARMAKTA VE BU KONUDA ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMAKTA KARARLIDIR”

Bununla birlikte, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın etkin bir gücü olan partimizin ittifak içindeki görüş ve tutumuna dair tartışmalarda dayanışma ruhuna yakışmayan yaklaşımlar sergilenmiştir. Toplumun geniş kesimlerinde değilse de ittifakımızın kadrolarında moral bozukluğuna ve dağılmaya yol açan bu tartışmaları aşmak konusunda karşılıklı sergilenen eksiklerin saptanması konusunda TİP üzerine düşeni yapacaktır. Partimizin bu süreçteki en büyük hatası, ittifak hukuku ve dayanışma ilkesi gereği kamuoyunda kendisi hakkındaki çarpıtmalara yeteri ölçüde yanıt vermemesi olmuştur. Süreç içinde partimize atfedilen görüşlerin önemli bir bölümünün gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Gelinen noktada, TİP açısından Emek ve Özgürlük İttifakı, sadece bir seçim ittifakı olmanın ötesinde bir mücadele birliği olarak anlamını ve önemini korumaktadır. İttifakımız hem yaralarını sararak hem de yeni hedefler ve görevler belirleyerek bu süreçten kararlı biçimde çıkacak, Türkiye’nin emekçilerinin, kadınlarının, gençlerinin, ezilen tüm kesimlerinin direncini korumak adına dayanışmasını ve mücadelesini büyütecektir. TİP, geride kalan süreci bütünlüklü olarak değerlendirip, gerekli dersleri çıkarmakta ve bu konuda üzerine düşeni yapmakta kararlıdır.

“İKTİDARIN HİÇBİR SUÇUNU UNUTMAYACAK, HİÇBİR KEYFİ UYGULAMAYA TESLİM OLMAYACAĞIZ”

Deprem dönemi çalışmalarımızı bu kapsamda önemli bir deneyim olarak değerlendiriyoruz. Bir toplumsal seferberlik örgütlenmesinde kendi ölçeğinde önemli bir örnek yaratan çalışmalarımızın, Hatay’daki seçim başarısında önemli bir payı olduğunu da görüyoruz. Ancak seçim sonuçlarına yansımasından bağımsız bir biçimde depremi bir felakete dönüştüren politikalarla hesaplaşma, ülkemizin bir daha aynı acıları yaşamaması için gerekli hazırlıkların yapılması ve daha somut olarak Hatay’ın yeniden ve yurttaş merkezli bir kent olarak inşası sürecinin takipçisi olmak üzere süren çalışmalarımızı derinleştirmek konusunda kararlıyız. Yoldaşımız, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın seçilmesine rağmen cezaevinde tutulmaya devam etmesine karşı sürdüreceğimiz mücadele aynı zamanda bu kararlılığın bir uzantısı olarak değerlendirmelidir. İktidarın hiçbir suçunu unutmayacak, hiçbir keyfi uygulamaya teslim olmayacağız.

“KADINLAR TEMEL HAKLARININ GASPI İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILMAKTADIR”

Gerek seçim sürecinin öncesinde gerekse seçim sürecinde kadınları fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddetten koruyan 6284 gibi yasalar ve nafaka gibi kadınların kazanılmış temel hakları çok ciddi bir saldırıya uğramış bu haklar seçim pazarlıklarının konusu haline getirilmiştir. İktidar, tarikatların ve kadının varlığını dahi sorun haline getiren partilerin desteğini kazanmak amacıyla kadın haklarını ve hayatlarını bir kez daha masaya sürmüştür. Kadınlar tarikat ve toplum baskısı, yoksulluk, şiddet, eğitim ve güvenlik başta olmak üzere temel haklarının gaspı ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu saldırıyı durdurmak en temel siyasi görevlerden biri olarak önümüzde durmaktadır.”