GÜNDEM

Tanrıkulu: Yargıya güven yok

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda hem yargı sistemini hem de iktidarın Kürt sorunu ve "terörsüz Türkiye" söylemini sert bir dille eleştirdi.

Abone Ol

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda hem yargı sistemini hem de iktidarın Kürt sorunu ve "terörsüz Türkiye" söylemini sert bir dille eleştirdi. Tanrıkulu, CHP'ye karşı uygulanan baskıların, iktidarın yargıya olan güven eksikliğinden kaynaklandığını savundu ve "Kazandığımız için başımıza ne geliyorsa bu yüzden geliyor" dedi.


"Hukuka Aykırı Kararlara Kim İnanır?"

Tanrıkulu, CHP'ye yönelik baskılar karşısında "Mahkeme kararı verdi, biz ne yapalım?" şeklinde sunulan gerekçeye tepki gösterdi. Türkiye'deki yurttaşların yüzde 81'inin yargıya güvenmediğini hatırlatan Tanrıkulu, hakimlerin vicdani kanaatlerine göre hukuka uygun kararlar aldığının söylenemeyeceğini belirtti.

Açıklamalarında, hasta tutukluların tahliyesi gibi konularda bile gerekli adımların atılmadığını belirten Tanrıkulu, Adli Tıp Kurumu'nun iktidarın emrinde olduğunu ve üyelerinin bakan tarafından atandığını iddia etti. Bu durumun, siyasal geçmişleri ve yakınlıkları bilinen kişilerin atanmasıyla güveni zedelediğini söyledi.

Anayasa Mahkemesi ve Kürt Meselesi Vurgusu

Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) HDP'ye karşı açılan dava ve 500'e yakın siyasi aktör hakkında siyasi yasak talebini içeren dosyanın hala gündemde olmasını eleştiren Tanrıkulu, bu davanın bir araç olarak kullanıldığını savundu.

İktidarın "Biz masadayız, terörsüz Türkiye'yi istiyoruz" söylemine de değinen Tanrıkulu, masadaki en önemli başlıklardan birinin Kürt Meselesi olduğunu vurguladı. Ancak iktidarın bu sürecin yürümesi için değil, dağılması için çaba gösterdiğini iddia etti. Vatandaşların "Terörsüz Türkiye" istediğini ancak sorunun çözülebileceğine olan güvenin düşük olduğunu belirten Tanrıkulu, açıklamalarını "Güveni artıracak hiçbir adım atılmıyor" sözleriyle tamamladı.

Ne Olmuştu?

Türkiye'de yaklaşık 30 yıldır süren çatışma ve terör sorununu sonlandırmak amacıyla, dönemin iktidarı ve çeşitli siyasi aktörler tarafından bir barış ve müzakere süreci başlatıldı. Kamuoyunda ilk olarak "Çözüm Süreci" olarak adlandırılan bu süreç, daha sonra resmî söylemlerde ve medya dilinde "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" veya "Terörsüz Türkiye" gibi isimlerle anıldı.

  • Başlangıç (2013): Süreç, MİT'in PKK yöneticileriyle yürüttüğü gizli görüşmelerle başladı. Bu görüşmelerin amacı, PKK'nın silah bırakmasını ve çatışmanın son bulmasını sağlamaktı. Dönemin hükümeti, HDP'yi (o zamanki BDP) de sürece dahil etti ve İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile görüşmeler başlatıldı.

  • Önemli Gelişmeler:

    • "Akil İnsanlar Heyeti": Kamuoyunun desteğini sağlamak amacıyla, farklı bölgelerden ve mesleklerden tanınmış kişilerden oluşan bir heyet kuruldu. Bu heyet, süreci halka anlatmak ve onların görüşlerini toplamakla görevlendirildi.

    • Newroz Çağrısı: 2013'teki Diyarbakır Newroz kutlamalarında Abdullah Öcalan'ın barış ve çözüm çağrısı, sürecin en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Bu çağrı, PKK'nın silahlı unsurlarının sınır dışına çekilmesini öngörüyordu.

    • Dolmabahçe Mutabakatı: 2015 yılında, Dolmabahçe'de hükümet yetkilileri ve HDP heyeti arasında yapılan görüşmelerde, 10 maddelik bir mutabakat metni açıklandı. Bu metin, barış sürecini kalıcı hale getirmeyi amaçlayan adımları içeriyordu ancak hükümetin bu mutabakata mesafeli durması, sürecin zayıflamasına neden oldu.

  • Sürecin Çöküşü (2015): 2015 genel seçimleri sonrasında siyasi atmosferin değişmesi ve çeşitli olaylar, ateşkesin bozulmasına yol açtı. "Çözüm Süreci" tamamen sona erdi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 2024 yılında dile getirdiği ve "umut hakkı" olarak adlandırdığı süreç, özellikle Kürt sorununa ilişkin mevcut siyasi atmosferde önemli bir dönüm noktası oldu. Daha önceki **"Çözüm Süreci"**nden farklı olarak, bu girişim doğrudan devletin inisiyatifinde ve daha çok hukuki bir çerçeve içinde ele alındı.

  • "Umut Hakkı" Kavramı: Bahçeli, "terörle mücadele"nin yanında, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşme yasağının kaldırılmasını ve ailesiyle görüşme hakkının sağlanmasını teklif etti. Bu, MHP'nin daha önceki katı duruşu göz önüne alındığında, kamuoyunda büyük yankı uyandıran bir adımdı. Bahçeli, bu hamlenin amacını "terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda, hukuki bir süreçle barışa ulaşmak olarak tanımladı.

  • İktidarın Tepkisi ve Gelişmeler: Bahçeli'nin çıkışının ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuya sıcak baktığını ve "Bu kapı her zaman açıktır" diyerek Bahçeli'nin teklifini desteklediğini belirtti. Bu açıklamaların ardından, Adalet Bakanlığı harekete geçti ve Öcalan'ın avukatlarıyla görüşme yasağı üzerindeki hukuki engellerin kaldırılacağı sinyali verildi. Avukatlar, uzun bir aradan sonra İmralı'ya giderek müvekkilleriyle kısa süreli de olsa görüşme fırsatı buldular.

  • Sürecin Mevcut Durumu: Bu süreç, "Çözüm Süreci"ndeki gibi geniş kapsamlı bir müzakere masası veya siyasi aktörlerin dahil olduğu bir platform değil, daha çok yasal düzenlemeler ve devletin kontrolünde ilerleyen bir süreç olarak şekillendi. Ancak, avukat görüşmeleri süreklilik kazanmadı ve kamuoyundaki tartışmalar zaman içinde azaldı. Şu an itibarıyla bu sürecin hangi aşamada olduğu ve gelecekte nasıl bir seyir izleyeceği tam olarak netlik kazanmış değil.