Haber: Sabri Kırdar

Şükran İçöz “Öncelikle belirtmek gerekir ki AKP yasa yapım süreçlerinde sosyal tarafları tamamen dışlayan tutumunu neredeyse kural haline getirmiştir. Bu torba teklifin hazırlanmasında sosyal tarafların görüşü alınmamıştır.

Türkiye tek kişi yönetimine dayalı yeni Anayasa modeline geçtikten sonra bakanlıkların kanun tasarısı hazırlayarak hükümet üzerinden meclise sunma yetkileri ellerinden alınmıştır. Bu durum kamuda çok büyük bir karmaşaya sebep olmuştur. TBMM’de grubu bulunan ve iktidarda olan siyasi partiler diledikleri gibi kanun teklifi hazırlayarak “parti devleti” modelini hayata geçirmişlerdir. Özellikle 2018’den bu yana sosyal tarafların dışlanarak bu tarz torba kanun tekliflerinin sıkça yapılması bu tespitimizi kanıtlamaktadır.

Kanun teklifine baktığımızda;

1-    3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ek 5.maddesinde yan dal ve birden fazla uzmanlık dalında eğitime başlanabilmesi için devlet hizmeti yükümlülük süresinin en az yarısının tamamlanması şartının getirilmesi tıp mesleğinde kariyer yapmanın önünde bir engeldir. Dolayısıyla uzmanlık eğitiminde olduğu gibi yan dalda ve birden fazla dalda uzmanlık yapılmasında da bu şart kaldırılmalıdır.

2-    4924 Çakılı Sözleşmeli Kanunun 3.maddesine, yurt içi ve yurt dışı askeri operasyonlarda sözleşmeli personelin 2 aya kadar görevlendirilebileceğinin eklenmesi kabul edilemez. Askeri eğitim almayan insanların sağlık bakım hizmetleri için bu şekilde görevlendirilmesi hayati tehlike yaratır. Dolayısıyla sorun bu şekilde çözülemez. Askeri alanda çalışacak tıp mesleğinden kişiler ile ilgili yeniden düzenleme yapılması gerektiği görüşündeyiz.

3-    5193 sayılı Optisyenlik Kanununa ek madde eklenerek bu meslekten olanlara uygulanacak cezalar ve meslek icrasını durdurma durumu düzenlenmiştir. Buradaki düzenlemeler nesnel değildir. Oldukça geniş takdir yetkisi içermektedir. Dolayısıyla bu tarz düzenlemelerin ilgili sosyal tarafların görüşü alınarak yapılması gerekmektedir.

4-    5258 sayılı Aile Hekimliği kanununun 3.maddesine “Bakanlıkça karşılanmadığı taktirde” ibaresi getirilerek aile sağlığı merkezlerinin giderlerinde kesinti yapılabilecek yeni bir kriter getirilmiştir. Aile sağlığı merkezlerinin ihtiyaçlarının bakanlıkça nasıl karşılanıp karşılanmadığı somut değildir. Bu durum giderlerde kesintiye gidilmesine sebep olacaktır. Bu nedenle bunun kaldırılması gerekmektedir. Ayrıca söz konusu 3.maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Buna göre, bakanlıkça belirlenen performans hedeflerine ulaşamayan aile sağlığı merkezlerinde görev yapan aile hekimlerinin sözleşmelerinin bakanlıkça yenilenmemesine karar verileceği belirtilmiştir. Bu durumda tamamen somut bir düzenlemedir. Bu güne kadar hangi performansın hedefine ne şekilde ulaşıldığına dair ve bununla ilgili yönetici pozisyonunda bulunan kişilere uygulanmayan bir yaptırımın aile hekimlerine getirilmesi kabul edilemez.

5-    663 sayılı sağlık alanındaki KHK’nın 23.maddesinde sağlık meslekleri kurulunun görevleri yeniden düzenlenmiştir. Bu kurul oluşturulurken emek meslek örgütlerinin temsiliyeti zaten gözardı edilmişti. Şimdi getirilen yeni kurallar ile durum daha kötüleştirilmiştir. Burada da özellikle meslekten geçici ve sürekli olarak men ile ilgili nesnel olmayan kurallar getirilmiştir. Bu durum mesleğin özgüven içerisinde yapılmasına büyük zarar verecektir” dedi.

 

 

Sağlık alanı ile ilgili düzenlemeler son yıllarda sürekli torba kanunlarla yapılmakta ve aceleye getirilmektedir diyen Şükran İçöz; “bu kanunlar yapılırken işkolundaki emek ve meslek örgütlerinin görüşüne dahi başvurulmamaktadır. Sağlık alanı yazboz tahtasına dönüştürülmüştür. Bu tarz kabul edilebilir değildir. İşkolu emekçileri ile halkın sağlık hakkını gözeten herkesin memnun olacağı yeni sağlık sistemini inşa edinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bu vesileyle itiraz noktalarımızın düzeltilmesi ya da yasanın geri çekilerek ilgili tüm taraflar ile birlikte yaşanan tüm sorunların çözümü odaklı bir çalışma yapılmasını beklemekteyiz” ifadelerini kullandı.