Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhur İttifakı’nın 14 Mayıs’ta yapılacak seçimleri kaybetmesi halinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ittifaktan ayrılacağını savunarak, “Bahçeli'nin ilk yapacağı şey, aynen 7 Haziran'da CHP'ye yaptığı gibi, 'Halkımız bizi muhalefete takdir etti. AK Parti ile yollarımız ayrıldı' demektir… 15 Mayıs sabahı Cumhur İttifakı seçimi kaybettiğinde göreceksiniz, Bahçeli diyecek ki 'Ben grubumla birlikte muhalefetteyim' diyecek. Erdoğan ile AK Parti ile ilişkiyi bitirecek" dedi. 

Ahmet Davutoğlu, dün akşam Halk TV'de Şirin Payzın, Emin Çapa, Barış Terkoğlu'nun sorularını yanıtladı.

Davutoğlu'nun yanıtlarından öne çıkanlar şöyle:

“17 Eylül 2022 tarihinde Hür Düşünce Derneği'nin etkinliğinde yapmış olduğum konuşmada belirtmiştim. O günlerde, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Aleviliği üzerinden kazanıp kazanamayacağı spekülasyonları olduğu zaman şöyle demiştim; ‘Cumhuriyet'in 100. yılda etnik veya mezhebi kimliği dolayısıyla şu veya bu makama gelemeyeceğini söylemek, Cumhuriyet'e ihanettir’ demiştim. Sonra o konuşmayı bir yazıya dökmüştüm. Beni Altılı Masa’nın kuruluşundan itibaren heyecanlandıran temel şey, bir iktidar değişimi değildi, açık ifade edeyim. Daha önemlisi ve daha kalıcı olanı; modernleşme dönemi bizi çok parçaladı. Bazı kimliklerin, kendilerini ikincil konumda gördükleri oldu. Bu, siyasal alanı kamu alanını kutuplaştırdı. Beni Altılı Masa’da heyecanlandıran şey, bu alanın gerçek ve sahici sahipleri bir araya gelerek, bütün medeniyetlerin kesiştiği bütün kimlikleri barıştırarak, bir Cumhuriyet fikri etrafında herkesin eşit olduğu kimliklerin değil, niteliklerin öne çıktığı bir yeni kültürü inşa edebilecek miyiz? Bunu yapabilirsek 14 Mayıs'ta seçimi kazanmamız, bizim için gerçek bir devrim niteliği taşır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun son derece samimi şekilde ifade ettiği hususlara katılıyorum. Bana da 'Nasıl şu partiye oy isterseniz' diye şeyler geliyor. Onlara şunu anlatmaya çalışıyorum; Pazarcık'ta da deprem oldu, Elbistan'da da oldu. Türk, Kürt, Sünni, Alevi aynı binada enkaz altında kaldı. İnsan olmak önemli.

“ŞİMDİ BEN, ONUN YARDIMCISI OLMAYI KABUL EDİYORUM, TÜRKİYE'NİN BUNA İHTİYACI VAR”

Ben, çok krizin içinden geçtim. Hayatın doğasında var. Krizin olmadığı yerde ya bir mutlak despot vardır ya da siyaset yoktur. Güçlü kılan, krizi çözebilme kabiliyetidir. Son olayda bunu gördük.

Çok çarpıcı şekilde Erdoğan beni teyit etti. Bize dönük olarak 'Bakın, bunlar bize ihanet etmişti, şimdi de Kılıçdaroğlu'na ihanet edecekler' dedi. Dedim ki 'Doğru. AK Parti'nin kuruluş ilkelerinde yer alan yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla mücadeleyi terk ettiğin için, ilkelere uymadığın için seninle kriz yaşadık. Ben sana ihanet etmedim, sen AK Parti'nin kurucu ilkelerine ihanet ettin. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu ortak ürettiğimiz dokümanlara aykırı davranırsa senin kuruluş ilkelerine aykırı davrandığı gibi, evet kriz yaşarız ama bunun adı ihanet olmaz’.

Sayın Kılıçdaroğlu ile bir güven ilişkisi de var. Çıkmayacak mı? Çıkacak. Evde kriz çıkmıyor mu? Çıkacak. ‘Bu ittifak o kadar mukaddes bir ittifak ki burada kriz çıkmayacak’ dersek kim inanır? Aksine, ‘Burada kriz çıkabilir ama merak etmeyin, biz çözeriz’ dediğiniz zaman insanlar inanır. Kriz çıktı ve çözdük. 3-6 Mart arasındaki krizi yaşamak istemezdik. Kimse istemezdi. Üç gün içinde İYİ Parti'nin çok seçkin siyasetçileri mesaj gönderdi. 'Sayın Akşener sizi sever, yardımcı olsanız' dediler. CHP'nin ileri gelenlerinden de öyle. Sayın Yavaş ve İmamoğlu'na da gittiğine eminim.

Eğer Sayın Kılıçdaroğlu'na birisi itiraz edecek olursa benim itiraz etmem lazım. İki seçim karşılıklı mücadele ettim. O zaman kurulsaydı koalisyon, ben başbakan, o yardımcı olacaktı. Şimdi ben onun yardımcısı olmayı kabul ediyorum, çünkü Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Üç aşama vardı bundan iki ay önce. Cumhurbaşkanı adayını seçerken, milletvekili adaylarını seçerken, üç ise yürütmeyi kuracağız, evet bir şey yaşadık ve başarılı bir şekilde aştık.

CUMHUR İTTİFAKI SEÇİMİ KAYBETTİĞİNDE GÖRECEKSİNİZ, BAHÇELİ 'BEN GRUBUMLA BİRLİKTE MUHALEFETTEYİM' DİYECEK. ERDOĞAN İLE AK PARTİ İLE İLİŞKİYİ BİTİRECEK”

Biz, oturduk, birçok kişinin içine sinmemesine rağmen altı okun altında, arkadaşlarımız girdiler, uzlaşabildik. MHP niye uzlaşamadı AK Parti’yle? Yarın gruplar oluşacak Meclis'te. Erdoğan kaybetmişse Bahçeli de kaybetmiş demektir. Bahçeli'nin ilk yapacağı şey, aynen 7 Haziran'da CHP'ye yaptığı gibi, 'Halkımız bizi muhalefete takdir etti. AK Parti ile yollarımız ayrıldı' demektir. Bahçeli’de iktidar korkusu vardır. Ülkeyi yönetememe korkusundan, ‘iktidar başkası olsun da ben onun üzerine ipotek kurayım. Erdoğan hesap versin, ben sözü söyleyeyim’...

15 Mayıs sabahı Cumhur İttifakı seçimi kaybettiğinde göreceksiniz, Bahçeli diyecek ki 'Ben grubumla birlikte muhalefetteyim' diyecek. Erdoğan ile AK Parti ile ilişkiyi bitirecek. Arkasından açılan her yolsuzluk dosyasında AK Parti kadar Bahçeli de suçlanacak. Bu enkazın altında kalmamak için Erdoğan'ı da bırakır. Bahçeli'nin geçmişine baktığınızda, kendi ifadesi ile söylüyorum, 'Biz, bu ülkeye freniz' demişti bana. 'İktidar olamayacağımızı biliyoruz. Yüzde 10'un altına düşmeyelim ve kötü gidecek bir şeye fren olalım' demişti. Bahçeli, Erdoğan'a fren olduğunu düşünüyor. İki tarafta da huzursuzluk var, ben biliyorum. MHP'nin huzursuzluğu, yolsuzluklarla anılmaya başlanmış olmak. AK Parti'nin ise birçok yerde MHP'nin ipoteğini hissetmeleri.

“ÜÇ İLDE ORTAK MİTİNG YAPILACAK, ONUN DIŞINDA HİÇBİR YERDE ORTAK OLMAYACAĞIZ”

Böyle bir ağır depremden sonra, eskiden olduğu gibi coşkulu miting yapamam. Ben, arkadaşlarıma, 'Hiçbir toplantımızda müzik çalmayacaksınız' dedim. Çok ağır bir şey yaşadı bu toplum. Çok şenlikli görüntüler beklememeli kimse ama kampanya yürümeli. Bayramda 8 cumhurbaşkanı yardımcısı, 8 ayrı ilde olacağız. Ben, Gaziantep'te Nurdağı'nda olacağım. Kemal Bey, Adıyaman'da olacak. Ekrem Bey, Hatay'da olacak. Üç ilde ortak miting yapılacak; İstanbul, Ankara, İzmir. Onun dışında hiçbir yerde ortak olmayacağız, yayılacağız.

Kimse 'Elini taşın altına koymuyor' diye düşünmesin. Gövdemizi taşın altına koymuşuz. Görüyorum sosyal medyada, 'Onlar nerede' diye. Sen kimsin? Bizim verdiğimiz emeğin ne kadarını yaptın? Sayın Kılıçdaroğlu'nun ofisi, 'Bütün liderlerin aynı anda aynı yerde olması mitingin akışı açısından doğru değil' diyor. 25 gün, gece-gündüz değerlendirilecek ve bu seçimi kazanacağız. Seçimin kazanılması için rehavete kapılmamak gerekiyor.

“BU ÜLKEYİ TAHRİK ETMEYİN, ALTINDA KALIRSINIZ”

7 Haziran-1 Kasım ile ilgili spekülasyon yapılıyor. Şartlar çok farklı. O zaman PKK, açık bir şekilde bütün illerde terörü başlatmıştı. O sırada bütün dünyayı kasıp kavuran bir DEAŞ terörü vardı. Şu andan öyle bir konjonktür yok. ‘14 Mayıs'ta ülkeyi küffara teslim etmeyeceğiz’ diye bu ifadeyi, bir sosyal demokrat geçmişe sahip olduğunu iddia eden bir kişi söyledi. Kimseye parmak sallamayın.

Öyle bir iklim oluşur ki Fatih ile Kadıköy, Bağcılar ile Şişli, Diyarbakır ile İzmir karşı karşıya getirilmeye çalışılır. Biri der ki 'Din elden gidiyor', diğeri 'Laiklik elden gidiyor'. Biri 'Aleviler katlediliyor' der. Ben çok korktum. Ne zaman biliyor musunuz? Depremin üçüncü günü Adıyaman'a gittim. Bütün gece Adıyaman'ın sokaklarını dolaştım. Tek bir asker yoktu o sokaklarda. Orada organize bir grup gitse, bir Alevi veya bir Kürt köyünde bir katliam yapmaya kalksa önünü durduramazsınız. Bu ülkeyi tahrik etmeyin, altında kalırsınız. Açık ve net ifade ediyorum. Böyle bir kitlesel karşılıklık çıkarmaya çalışırlarsa altı lider gideriz, Fatih'te de konuşuruz, Kadıköy'de de konuşuruz. İzmir'de de Konya'da da konuşuruz.

“KÜRT SORUNU, ALEVİ SORUNU, AZINLIKLAR SORUNU ÇÖZÜLÜR”

Samimi olduğu zaman bir taraf, çözülmeyecek bir sorun kalmaz. Kürtçede atılacak adımlar mı? Bunları rahatlıkla çözeriz. Bu çözüm, silahların gölgesinde yürümez. Eğer niyetliyse Meclis'te her şey çözülür. Kürt sorunu, Alevi sorunu, azınlıklar sorunu çözünür. Herkes 'Bundan sonra şiddet, terör, hendek, barikat yok' diyecek.

“BİRİNİN YAKINI DİYE, ŞU CEMAATE, ŞU MEZHEBE MENSUP DİYE BİR ATAMA OLMAYACAK”

Herkes kendisi kadrolaşmaya başlarsa çatışma doğar. Devletin yeni tasfiyeler ve kadrolaşmalarla uğraşmaması lazım. O yüzden ‘ehliyet ve liyakat’ diyoruz. Önemli bütün kurumlar mutabakatla atanacak. Bizim kurmaylarımız bir yıldır beraber çalışıyorlar. Seçim güvenliği ile ilgili arkadaşlar çalıştı. Birbirini tanıyan kadrolar bunlar artık. Sadece liderler değil, kadrolar birbirini tanıdı. Şu sözü verebilirim; birinin yakını diye, şu cemaate, şu mezhebe mensup diye bir atama olmayacak.

Artık yürütmenin detaylarını konuşma vakti geldi. Bunu zamana bırakamayız. 15 Mayıs sabahı ne yapacağımız, ilk kararnamenin taslağı üzerine arkadaşlarımız çalışmaya başlayacak. Atamalar… Eğer bir partide 100 tane bakanlık bekleyen varsa, hepsi de seçimde koşturuyorsa onun içinden 10 tanesini bakan ilan ettiğinizde geri kalanın motivasyonu ne olur, onu düşünmek lazım. İlk anda altı siyasi liderin ilk kararnamede anlaşması, bakanlık dışındaki önemli kurumlarda anlaşması ve ilk gün bunların duyurulması insanlarda güven uyandırır."