Tarımda kullanılan elektriğin yüzde 45’i, devlet tarafından sübvanse ediliyor. Kalan yüzde 55’in çiftçiler tarafından ödeniyor. Devletin yüzde 45’lik desteği, üreticinin eline geçmeden Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin (DEDAŞ) hesabına yatıyor. Üreticiler, yüzde 55’lik kısmı ödeyemedikleri zaman ise ürün desteklerine dahi DEDAŞ’ın el koyduğunu iddia ediyor.

Şanlıurfa Hilvan'da mısır üreticisi Muzaffer Karakaya, uzun süredir yaşanan elektrik kesintileriyle nedeniyle 250 dönümlük mısır tarlasının 50 dönümünün sulamaktan vazgeçmek zorunda kaldığını söyledi.

“8 SAAT SÜREN ELEKTRİK KESİNTİSİ YAŞIYORUZ”

ANKA'dan Dilan Kutlu'nun haberine göre, elektrik kesintileri nedeniyle tarlasını sulayamadığını belirten Karakaya, “250 dönüm tarlaya mısır ektik. Bu TEDAŞ (DEDAŞ) yüzünden 8 saat kesintiye uğradığından dolayı, 250 dönüm ekmiştik, 200 dönümünü ancak kurtarabildim. Şurada 50 dönümünü bırakmak zorunda kaldım” diye konuştu.

“ELEKTRİĞİMİZİ KESTİĞİ HALDE FATURAYI FAİZİYLE ALIYOR”

Suladığı mısırda bile yüzde 40 verim kaybı yaşadığını belirten çiftçi Karakaya girdi maliyetlerinin artmasından şikayet ederek şunları söyledi:

“Boyu 1 metre ancak oldu. Verimi de düşmek zorunda kaldı mecburen. Gübre 6 bin lira oldu. Mazot 7 bin lira. Bir de bu TEDAŞ her gün elektriğimizi kestiği halde, faturayı 1 gün geç ödediğimiz halde faiziyle bizden alıyor. Peki bu zararı kendisi karşılayacak mı acaba? Yüzde 40 (ekili arazi) burada zararımız var. Yüzde 100 (sulanmamış mısır) da zararımız var. Devlet büyüklerimize seslenmek istiyorum. Bu gidişle sulu tarımdan kuru tarıma geçeceğiz. Bu da Türkiye’nin kaybı olur.”

“ÇİFTÇİ ÜRÜNÜNÜN YARISINDAN VAZGEÇİYOR”

Hilvan Ziraat Odası Başkanı Hikmet İpar ise bu durumun devam etmesiyle çiftçilerin sulu tarımdan vazgeçerek kuru tarıma yöneleceğini, bunun da ülke ekonomisine zarar vereceğini vurguladı.

İpar, “Son zamanlarda Şanlıurfa’da baş gösteren elektrik sıkıntısıyla ilgili, çiftçilerimize yeterli derecede elektrik gelmediği için maalesef ürününün bir kısmını bırakmak zorunda kalıyor. En azından bir kısmını veya yarısını kurtarayım diye böyle bir çareye başvurmuş. Bu durum Urfa ekonomisine hem de ülke ekonomisine çok büyük bir zarardır. Bu DEDAŞ belasının bir an önce çözülmesi için yetkililere seslenmek istiyorum. Böyle giderse çiftçilerimiz sulu tarımdan kaçacak, kuru tarıma geçecek" dedi.

Konuyla ilgili ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Şanlıurfa milletvekilleri ise elektrik kesintisi nedeniyle çiftçilerin yaşadıkları sıkıntıları anlattı:

“ŞU AN DA HEM MISIR HEM PAMUK KURUYOR”

CHP Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık TEDAŞ özelleştirildikten sonra bu sıkıntıların devamlı yaşandığını, köylerde ve ilçelerde günde 4 saatin üzerinde elektrik kesintilerinin yapıldığını söyledi. Pamuk sezonu olduğundan dolayı çiftçilerin büyük sıkıntı yaşadığını belirten Aydınlık şunları söyledi:

“Urfa’da yaşayan 2 milyon 100 bin insanın hemen hemen tamamı çiftçidir, köylüdür. Şehir merkezindeki bir imalatçı bile kesintiden etkileniyor. Jandarmayla gidiyorlar, jandarma havaya kurşun sıkıyor. Şu an da hem mısır kuruyor. Hem pamuk kuruyor. Çiftçi o kadar zor durumda ki adam jandarma emriyle savcılıkta karar çıkardık. Urfa’nın genelinde 40-50 bin kuyu var bunların çoğunda trafo yok. Kaldırdılar. Pamuk ve mısır sezonu ikisi de kuruyup gidiyor.

“URFA TÜRKİYEYİ BESLEYECEK DURUMDA AMA...”

Urfa GAP Bölgesi Türkiye’yi besleyecek bir il ama maalesef burada 200 300 bin kişi dışarıda çalışmaya gidiyor. GAP bitirilmiş olsaydı bunların hiçbirini konuşmuyor olacaktık. Bugün GAP’ın 4’te 1’i ancak bitmiş. Bugün, Hilvan suyun içerisinde ama su yok. Sadece Harran ve Akçakale’nin bir kısmı o da Akçakale’nin tamamı da değil.

Her bir kuyuya 100-150 milyar (bin) geliyor. Bir çiftçimizin 30 dönümlük yerine 20 milyar (bin) para gelmiş. Bir çiftçimize 650 milyar (bin) fatura gelmiş. Şehir merkezinde olan bir vatandaşımız ‘Geçen ay 180 milyar faturam geldi’ diyor. Yedinci ayda ‘280 milyar faturam geldi’ diyor. Şu an da ‘680 lira faturam geldi’ diyor. Ne kadar zam gelmiş biz de bilmiyoruz yani."

"ATATÜRK BARAJI'NDAN FAYDALANILSAYDI, DEDAŞ'A GEREK KALMAZDI"

HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ise şunları söyledi:

“Atatürk barajı Urfa’dan geçiyor. Eğer iktidar bölge halkı için doğru bir proje çıkartmış olsaydı, doğru bir sulama kanalıyla, barajdan faydalanılsaydı, zaten DEDAŞ’a ihtiyaç duyulmazdı. Fakat o sulama kanalları pratikleştirilemedi. İnsanlar mecburen artık, sondaj kuyusu kazıyor. O kuyu sularıyla tarlalarını suluyor. Böylece DEDAŞ gibi elektrik şirketlerine mecbur oluyorlar. Muhtaç oluyorlar. Sonuç olarak da desteklemelere el konuluyor. Çok yüksek faturalar kesiliyor. Şu an Urfa’da yaşanan bu tablonun Hilvan’da traktörleriyle eylem yapan. Viranşehir’de Harran’da yaşanan bu sorunların iktidarın bir tarım politikası üretememesidir.”

"İÇME SUYU DA KESİLİYOR"

MHP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuz yaşanılan sıkıntıyla ilgili DEDAŞ yetkililerine ulaştıklarını kendilerine, “Sulamadan kaynaklı elektrik hatlarının enerjiyi taşıyamaz hale geldiğini, bu nedenle elektriği rotasyona tabi tuttuklarını” söyledi. 

Özyavuz, bölgedeki 6 ilde aynı mağduriyetin yaşandığını belirterek şunları söyledi:

"Çiftçiler günde 8 saat elektrik kesintisinden çok fazla mustarip oluyorlar. Köyleri dolaştık. Viranşehir, Ceylanpınar, Siverek, Hilvan, Akçakale motor pompa sistemiyle yer altından su çeken çiftçilerin çok büyük sıkıntıda olduğunu gördük. Şirkete neden bu kadar yoğun kesiyorsunuz dedik. Onlar da elektrik hatlarının artık taşıyamaz hale geldiğini dolayısıyla elektriği rotasyona tabi tuttuklarını söylediler. Rotasyon, diyelim ki her ilçede günlük 4 saat 5 saat kesiyorlar. Urfa’da kaçak elektrik yüzdesinin yüksek olduğundan bahsediyorlar. Fakat gerçekle alakası yok. Parasını ödeyen çiftçinin de elektriğini kesiyor. Parasını ödemeyen çiftçinin de elektriğini kesiyor. Burada sadece ürünü düşünmemek lazım. İnsanların yaşam hakkını da gasp ediyorlar. İnsanların içme suyu da kesiliyor. Kesintileri günde 4 saate indirdiler fakat ürüne çok büyük bir darbe vurdular.

“DEVLET ÇİFTÇİNİN FATURASININ YÜZDE 45’İNİ DEDAŞ’A PEŞİN ÖDÜYOR”

‘Çiftçiler ödemiyor’ diye feryat ediyor şirket ama şirket çiftçilerin bütün ürününün devlet desteklemelerini aldığı gibi hem evine hem arabasına haciz götürüyor. Bankadaki varlıklarına haciz koyabiliyor. Çok acayip bir yetkiyle donatılmış. Devlet çiftçinin faturasının yüzde 45’ini bu şirkete peşin olarak ödüyor.  Burada hem devleti zan altında bırakıyorlar. Hem çiftçiyi kaçakla itham ediyorlar.

“SORUNUN ÇÖZÜM NOKTASINDA HİÇBİR ADIM YOK" 

Kartlı sistem önerisinde bulunduk. Konya’da, Kayseri’de örnekleri var. Yatırım gerekiyor. Şirket bundan da kaçıyor. Burada günde milyon dolarlar alıyorlar. Günde 40 milyon kilovat Urfa’ya elektrik veriyorlar. Devletten çok büyük destek alıyorlar. Çiftçinin 2 milyon borcu varsa bu 2 milyonun 900 bin lirasını peşin para olarak DEDAŞ alıyor. Yüzde 50 şirketin takip etmesi gereken bir borç kalıyor. Zaten o parayı da kaçak elektrik deyip yüksek faturalarla alıyor. Yani tamamen yanlış bir sistem kurulmuş. Sorun siyasi değil. Hükümet veya partilerle alakalı değil. Tarım Bakanı’yla bir toplantımız oldu. Türkiye’nin her yerinden enerji satan 200’e yakın elektrik şirketi var. Bunu tek kişinin eline neden bıraktınız, diye sordum? Bakan diyor ki, ‘Çiftçinin seçme hakkı var.' Çiftçinin seçme hakkı varsa o zaman diğer şirketlere de teklif vermek lazım. Ama sorunun çözüm noktasında hiçbir adım yok. Hep günlük. Siyasilerin, ‘işte ben gittim. Görüştüm. Ben şunu yaptım. Ben bunu yaptım.’ Günlük politikalarla yılladır süren bir sorun.

"GAP BİTİRİLSEYDİ, BU BÖLGENİN SORUNU KÖKTEN ÇÖZÜLÜRDÜ"

GAP tamamen bitirilseydi bu şeylerin hepsi ortadan kalkacaktı. GAP bu bölgenin istihdam sorununu kökten çözebilecek bir projeydi. Nereden baksanız 4 milyon insan istihdam edilecekti burada. Eğer siz hem maliyetleri yükseltir hem elektriği keserseniz o insanların başka çareleri kalmıyor. Şu an sadece Şanlıurfa’da mevsimlik tarım isçi sayısı 450 bin. Bunların çoğu arazisini terk edip gitmiş DEDAŞ’ın uygulamalarından dolayı. Çünkü; desteklerine, ürününe bloke koyuyor. Çiftçinin satacak bir şeyi de kalmadı."