Sağlık meslek örgütleri ve sendikalar, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla yargılandığı davada tahliye edilmemesi üzerine adliye önünde basın açıklaması yaptı. TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, “Şebnem Hoca’mız belki bugünlük yanımızda olamadı ama Hoca’mız, ‘Aynı umutlu ve eylemci iyimserlikle mücadeleye devam’ sözleriyle kendisi üzerine sorumluluk aldığı gibi bizlere de büyük bir sorumluluk yükledi. Bizler; susmuyoruz, korkmuyoruz ve birilerine inat, hiçbir yere gitmiyoruz” dedi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin yaptığı açıklama nedeniyle yargılandığı davanın ilk duruşması bugün yapıldı. ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkan Fincancı’nın tutukluluk hâlinin devamına karar verildi. Dava, 29 Aralık’a ertelendi.

Duruşma sonrasında TTB üyeleri, sağlık meslek örgütleri, sendikalar, Çağlayan Metro durağı önünde açıklama yaptı. Polis ve çevik kuvvet ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı açıklamaya siyasi parti temsilcileri de katıldı.

Burada konuşan Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, bir hukuk skandalına tanıklık ettiklerini söyledi. Eyüboğlu, şöyle konuştu:

“YAŞANAN HAK İHLALLERİ YETERİNCE DUYURALAMADI"

Şebnem Hoca’mızın ilk gözaltına alındığı, hatta belki biraz daha öne giderek söylemek lazım, hani sosyal medyada birtakım iktidara yakın malum medya kuruluşlarında, iktidarın en yetkili ağızlarından yapılan açıklamalar sonrasında başlayan linç kampanyasının sonrasında ev baskınıyla gözaltına alındığı günden bugüne o kadar çok hak ihlali yaşadık ki. Üstelik bunların önemli bölümü haber bile olmadı. Bugün buradasınız ne kadar kalabalık ne kadar güzel ama Şebnem Korur Fincancı ve bu dava, dokunulması istenmeyen, haber yapıldığı zaman RTÜK’ten ceza gelebilecek olan, erişimin engellenmesi tehdidiyle karşı karşıya kalan bir dava olduğu için aslında bu hak ihlalleri yeterince duyurulamadı. Lütfen duyun. Biz burada olanlar biliyoruz, yaşıyoruz, görüyoruz. Burada olmayanlar da duysun.

800 AVUKAT SAVUNMA İÇİN GÖNÜLLÜ OLDU AMA MAHKEME ‘SADECE 3 KİŞİ YAPABİLİR' DEDİ

Şu ana kadar bu ülkede, bu topraklarda terör örgütü propagandası, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası, herhalde herkes biliyor artık bu maddeyi, işte bu maddeyle ilgili bir yargılamada, daha görülmemiş ki avukat sınırlaması getirilsin. Neden görülmemiş? Çünkü hukuka aykırı. 800 tane avukat, Şebnem Korur Fincancı’nın avukatlığını yapmak, savunmanlığını yapmak üzere gönüllü oldu. Mahkemeye yetki belgelerini sunduk. Elbette bugün 800 avukat konuşmayacaktı ama mahkeme ne yaptı, ‘Sadece 3 kişi savunma yapabilir’ diye bu hakkı sınırladı. Hem de haklı ve hukuki bir gerekçesi olmadan, itirazları keyfi olarak reddetti. Yetmedi, kalabalık olacağımızı biliyoruz, 'Hoca’mızın hem hekimler hem insan hakları mücadelesinden arkadaşları gelecek, avukatlar gelecek. Onlarca, yüzlerce insan gelecek. Büyük salonda yapın bu duruşmayı' dedik. Çağlayan’a gelenler bilirler. Bu adliyede büyük salonlar var. Daha önce de defalarca orada duruşmalar yapıldı. Mahkeme, salonla ilgili talebimizi de gerekçe söylemeden reddetti. Bugün salonda Şebnem Hoca’mız da biz de hem terleyerek hem nefes alamayacak bir atmosferde, üst üste, ayakta bir şekilde duruşmayı tamamlamaya çalıştık.

HAKİMLER, SAVCILAR AİHM KARARLARINI ÖNEMSEMİYOR

‘Adil yargılanma’ diye bir hak var, Anayasa’da yazıyor. Anayasa Mahkeme (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında geçiyor. Bunu biz biliyoruz. Bu ülkede yaşayan pek çok kişi biliyor. Bilmeyenler de var kuşkusuz ama bu ülkenin hakimleri, savcıları bilmiyor. Bu ülkenin hakimleri, savcıları AYM kararlarını, AİHM kararlarını önemsemiyor. ‘Bunu yeni mi biliyorsunuz’ demeyin. Elbette biliyoruz ama bugün yeniden yaşadık.

BİZ NE SÖYLERSEK SÖYLEYELİM, HOCA’MIZ HANGİ SAVUNMAYI YAPARSA YAPSIN KARAR ZATEN VERİLMİŞTİ

Bütün hak ihlalleriyle beraber akan duruşmada biz ne söylersek söyleyelim, Hoca’mız hangi savunmayı yaparsa yapsın karar zaten verilmişti. Bunu içeride de söyledik, şimdi de söylüyorum. Duymayan kalmasın. Bu dosyaya bir evrak girdi. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün evrakıydı. 12.12.2022 tarihli bir evraktı. Diyordu ki bu evrakta, kendisi Sincan Kadın Hapishanesi’ndeydi biliyorsunuz, ‘Oradan dava İstanbul’da olacağı için buraya getirilirken yol güvenlik önlemi alın’. Yol güvenlik önleminin ne olduğunu Hoca’mız bugün içeride anlattı. Yol güvenlik önlemi, kendisini bir minibüse bindirip üstelik de ayrı bir alanda, camekanlı kapalı bir alanda üzeri kilitli hâldeyken, o araçta kendisi dışında 7 tane jandarma görevlisi varken, bir kişiye 7 kişi şeklinde gelirken bütün yolculuk boyunca kendisini iaşe olarak verilen yiyecekleri, içecekleri içme anı dahil olmak üzere kelepçeli bir biçimde getirilmesi anlamına geliyormuş.

FİNCANCI, MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEYECEK

Kapalı alanda, üzeri kilitli, eli kelepçeli; bu şekilde getirilmiş. Bu yazı sadece bunu söylemiyor, güvenlikten bahsetmiyor. Aynı zamanda diyor ki ‘Getirin, tutukluluk hâlinin devamına göre, eğer 10 gün içinde duruşma olacaksa geri götürmeyin, Bakırköy Cezaevi’nde kalsın. Yoksa o günün sonunda da Sincan’a geri getirin’. Çünkü asıl cezaevi Sincan. Biz, bu yazıyı görünce dedik ki bugün tutukluluğun devamına karar verilecek ve 10 gün içinde de duruşma yapılacak belli ki. Zaten söylüyorlar, 12 Aralık’ta söylüyorlar. Bunu öngördük ama yanılmayı çok isteyerek geldik buraya. İtirazlar ederek, hukuki bütün süreçleri işleterek geldik. Belki olmaz, belki bu mahkeme bizi yanıltır umuduyla geldik. Kendilerine de söyledik. Bizi yanıltın, diyelim ki bu ülkede hakimler var. Yine diyemiyoruz. Bu ülkede hakimler, bu ülkede hukuk yok. Şebnem Korur Fincancı içeride söyledi. 2 ay değil, 10 ay değil, 10 yıl da tutsanız ne Şebnem Korur Fincancı ne de hakikat, adalet, arayışında olan hiç kimse düşüncesinden, söylediklerinden, mücadelesinden vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Onlarca arkadaşımız cezaevlerinde, hiçbiri vazgeçmedi. Bu hükümet artık anlasın. Gözaltılar, baskılar, tutuklamalar ne Şebnem Korur Fincancı’yı ne de bizi durduramaz, bir an bile nefessiz bırakamaz. Nefessiz bırakan tek şey, bu adaletsiz, hukuksuz politik iklim, hukuk iklimi. Bu mahkemelere gelmek bile gerçekten zül artık.”

ÖKTEN: ADALETLE ASLA BAĞDAŞMAYACAK BİR KARARLA KARŞI KARŞIYA KALDIK

TTB adına konuşan 2. Başkanı Ali İhsan Ökten de üzgün olduklarını dile getirdi. Davanın hukuki değil, siyasi bir dava olduğunu da belirten Ökten, şunları söyledi:

“TTB ve tabip odaları olarak etik-bilimsel temellerle savunduğumuz hekimlik değerleri, halk sağlığını önceleyen çalışmalarımız, iktidarlarla birçok kez ters düşebilmiştir. Bu nedenle TTB, onların hedefinde olmuş ve bugün de görülmüştür ki hâlen olmaya devam etmektedir. TTB ve tabii ki Türkiye için emek, demokrasi ve sağlık adına zor bir günden daha geçtik. Adaletle asla bağdaşmayacak bir kararla karşı karşıya kaldık. Hukuku bir baskı aracı olarak kullanan siyasi erkler biliyoruz ki bugüne kadar birçok demokrasi dışı uygulamada olduğu gibi, ileride bu kararı da sahiplenmeyecek ve birbirlerini suçlayacaklardır. İdam cezalarına karşı çıkan, bunun için yargılanan TTB Başkanlarımızdan Nusret Fişek’i bizler bugün de gurur ve minnetle anıyoruz, ancak onları yargılayan 12 Eylül darbecilerini kimse ne minnetle ne de gururla anıyor. Hekimliğin ve TTB’nin yaşam ve sağlık için bizlere ışık tutan onurlu tarihi, bu karanlığı da birlikte aşmamızı sağlayacak. Dün olduğu gibi yarın da iyi ve doğru için bilim ve etik, son sözü söyleyecek.

BU ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜKLERİN SONU GELECEK

Şebnem Hoca’mızın tutukluluğundan bu yana da kendisiyle ve TTB ile dayanışmasını her zaman gösteren kurumlarımıza, dostlarımıza teşekkür ediyoruz. En büyük teşekkürü de siyasi popülizme ödün vermeyip halkın sağlığı için mücadele eden biz hekimlere sahip çıkan topluma ediyoruz. Dayanışmanın ezilenlerin inceliği olduğunu bir kez daha gördük. Biz hekimler, toplumun sadece bir parçasıyız ve biliyoruz ki hepimiz birbirimize muhtacız. Elbet bu örgütlü kötülüklerin sonu gelecek; bu topraklarda barış, umut, emek, sevgi hâkim olacak.”

“SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ VE BİRİLERİNE İNAT, HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ"

Şair Adnan Yücel’in “Saraylar, saltanatlar çöker. Kan susar bir gün. Zulüm biter. Menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler. Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır, bir de yarınlar için direnenler. Şiirler doğacak kıvamda yine, duygular yeniden yağacak kıvamda ve yürek, imgelerin en ulaşılmaz doruğunda” dizelerini de okuyan Ökten, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şebnem Hoca’mız belki bugünlük yanımızda olamadı ama Hoca’mız, ‘Aynı umutlu ve eylemci iyimserlikle mücadeleye devam’ sözleriyle kendisi üzerine sorumluluk aldığı gibi bizlere de büyük bir sorumluluk yükledi. Bu sorumluluk öncelikle TTB’nindir. Ancak yalnızca bizim değil, aynı zamanda gelecek güzel günlere inanan tüm emek, demokrasi güçlerinindir de. Bizler; susmuyoruz, korkmuyoruz ve birilerine inat, hiçbir yere gitmiyoruz. Güzel günlere olan inancımızla bizleri yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza, kamuoyuna bir kez daha teşekkür ediyoruz.”