6 Şubat sabahı Türkiye’nin güneyini ve Suriye’nin kuzeyini sarsan güçlü deprem sonrası binanın kırılmış masif iskeleti bir felaket anıtına döndü. Yüzlerce kişi enkaz altında kaldı. Büyük hedeflerin simgesi olarak sunulan “Rönesans” Türkiye inşaat sektöründeki çürümüşlüğün simgesi oldu.

Financal Times’ın haberine göre ,12 katlı yapının yan yatarak yıkılmasına yol açan zaafın tespiti ayrıntılı adli soruşturma sonrası ortaya konacak. Ancak Financial Times’ın topladığı mimari planlar, inşaat fotoğrafları ve yıkım görüntüleri gibi verileri inceleyen dört inşaat mühendisi ve deprem bilimci temel tasarıma ve yapıya dair olası sorunları dile getirdi.

Türkiye’de binlerce insan 20 yılı doldurmamış binaların altında kaldı. Sözde bu yapılar Türkiye’de yüzyılın en büyük depreminden sonra bile ayakta kalmalarını sağlayacak yönetmeliklere göre inşa edilmişti.

CHRİSTİAN ATSU DA BU BİNADA ÖLDÜ

Christian Atsu da bu binada hayatını kaybedenlerden biriydi. 31 yaşındaki Ganalı futbolcu özellikle Premier League kulübü Newcastle United ile adını duyurmuş, eylül ayında ise Hatayspor’a transfer olmuştu. Hayatını kaybedenler arasında bir milli hentbolcu, bir bankacı, bir psikiyatrist, bir avukat, bir polis memuru, bir diş hekimi ve düzinelerce çocuk var.

Türkiye’de kayıpların yarattığı öfke bunca insana mezar olan evleri diken müteahhitlere, mimarlara ve mühendislere yöneldi. Ülkede 180’den fazla kişi tutuklanırken yüzlerce kişi de aranıyor. Devlet medyasına göre bir müteahhit tekneyle kaçarken yakalandı, en az üçüyse havalimanlarında tutuklandı.

O isimlerden biri de Rönesans sitesini yapan Antis Yapı şirketinin kurucusu Mehmet Yaşar Coşkun. Depremden günler sonra İstanbul Havalimanı’nda Karadağ uçağına binmek üzereyken yakalandı. Aile şirketinin Karadağ’da da ofisleri var.

Coşkun emniyete verdiği ifadede Rönesans’ın çöküş nedenini bilmediğini, binanın yapı yönetmeliklerine uygun olduğunu söyledi. Coşkun’un avukatı Kübra Kalkan Çolakoğlu ise emniyetteki ifadenin sadece bir kısmının devlet medyası tarafından kamuoyuyla paylaşıldığını söyledi. Avukat müvekkili hakkındaki suçlama netleşene kadar yorum yapmayacağını söyledi.

Aslında deprem öncesinde de bina tasarımına dair endişeler vardı. Kardeşi Şahin ve yeğeni Uğur’u Rönesans’ta kaybeden Ferit Şahin 2016’da ailesinin Antis Yapı’ya dava açtığını anlatıyor. Gerekçe güvenlik ihlalleri, ayrıca deprem sığınağı ve acil durum araçları için erişim imkanı olmamasıydı.

Coşkun’un şirketi iddiaları yalanladı, dava uzadıkça uzadı. Sitenin yapıldığı arsanın sahibi Şahin ailesiydi. Ferit Şahin’e göre Coşkun’un mahkemede ifadeye çağırdığı bir dizi uzman Rönesans’ta ciddi bir sorun olmadığı yönünde ifade vermişti.

Şahin ailesi binanın güvenliğini sorgulasa da bu kadar dayanıksız olacağı onların bile aklına gelmemişti. Ferit ve Şahin’in kardeşi Gökhan Şahin “Sabah deprem haberini görünce Şahin için endişelenmedim. Rönesans’ta olduğu için en sağlam yerde diye düşündüm. Antakya’daki en prestijli binaydı. Aklımızın ucundan geçmezdi” diyor.

BLOKLARI BİRLEŞTİRDİLER

Antis Yapı’nın kurucusu Mehmet Yaşar’ın kardeşi olan ve aynı şirkette çalışan inşaat mühendisi Yalçın Coşkun 2013 yılındaki açıklamasında güney cepheli daire sayısını maksimuma çıkarmak için tasarımda üç bloku bir araya getirdiğini anlatmıştı.

Ancak binanın ince ve dikdörtgen şekli risk taşıyordu. İngiltere’de yaşayan ve engineersHRW’ye danışmanlık yapan yapı mühendisi Jane Wernick 134 metre cepheli binanın 17 metre derinliğinde olduğunu, bunun da 1:8’lik bir en/boy oranına denk geldiğini söyledi.

Wernick’e göre böyle bir oran tercih edilmeden önce yerinde incelemeler yapılması gerekiyor: “Deprem bölgelerine uygun olduğunu düşündüğümüz oranın ötesine geçmiş olabilir.”

Bilkent Üniversitesi Yapı İşleri Teknik Daire Başkanı Mevlüt Kahraman ise depreme uygun tasarımda kare şeklindeki binaların daha dayanıklı olabileceğine vurgu yapıyor. Karakteristik çöküş için de bir tahmini var: Geniş bina depremin “devirme” kuvvetlerine karşı daha kırılgan olabilir. Rönesans sitesindeki küçük kule yıkılmadı.

“40 SANİYE AYAKTA KALDI”

Bir diğer faktör ise Rönesans’ın yapıldığı zemin. Deprem dalgalarını büyütebilen yumuşak zemin Hatay ilinde oldukça yaygın.

Bir güvenlik görevlisi rezidansın çöküşüne tanık olmuş ve gördüklerini depremzede ailelere anlatmış. İfadesine göre toplam 65 saniye süren depremin ilk 40 saniyesi boyunca bina ayaktaymış.

Londra merkezli AKT II inşaat mühendisliği firması teknik müdürü Alessandro Margnelli sorunun temel kazıklarında olabileceği görüşünde. Yapıların temeli binanın strüktürel sağlamlığını artırmak adına 15 ila 20 metre derine çakılmış.

Malzeme de hayati olabiliyor. Büyük binalarda kullanılan betonda genellikle çelik donatı çubukları yer alıyor. Kahraman’a göre deprem bölgelerinde “donatı” özellikle önemli çünkü binalar sarsıntı sonucunda temelleri üzerinde salınabiliyor.

Beton, aşağıya itildiğinde ortaya çıkan sıkıştırma kuvvetine karşı oldukça başarılı bir malzeme. Fakat çekme ve germe kuvvetlerine o kadar dayanıklı değil. Donatı bina sallanırken ortaya çıkan çekme kuvvetlerinin bütün bina tarafından sönümlenmesini sağlıyor.

Yine aynı sebeple temel ile binanın ana kısmının bir araya geldiği bölgeler de yakından inceleniyor. Depremde binanın üst kısmının esnemeyen tabanın aksine hareket edip kopması büyük bir risk.

Depremde yakınını kaybeden biri binanın yana doğru çökmeden önce neredeyse koptuğunu anlatıyor: “Devasa bir moloz yığını ve üzerinde dev binanın iskeleti kaldı. Kurtarma çalışmaları bu yüzden çok zorlaştı.”

Wernick “Fotoğraflara bakınca duvarlar temelleri koparmış. Muhtemelen çok yüksek çekme kuvveti yüzünden” diyor.

Rönesans’ın lobisi diğer katlardan daha yüksek. Kahraman bu dengesizliğin “zayıf kat” olarak bilinen soruna yol açmış olabileceğini söylüyor.

ESAS SORUMLULARIN PEŞİNDELER

Kurbanların ailelerinin avukatı Cesim Parlak’a göre Antis Yapı’nın kurucusu Coşkun’un Rönesans’ın yapımında uygun malzeme kullanıldığı iddiası kapsamlı testler gerektiriyor. Böyle bir araştırma gelecekteki kamu davaları için de bilgi sağlayabilir. Avukat Parlak yapı malzemelerinin uygun olduğuna kanaat getirilmesi halinde bölge için uygun olmayan proje tasarımına imar izni ve yapı ruhsatı veren yerel makamların “esas sorumlular” olacağını söylüyor.

Türkiye’de 6.7 milyon meskenin modern standartlara uygun şekilde güçlendirilmesi veya yeniden inşası gerekiyor. Dünya Bankası’nın 2021’de verdiği rakama göre bu işlemin maliyeti tam 465 milyar dolar. Binaların sadece yüzde 4’ünde gerekli işlemler yapılmış.

İktidardaki yirmi yılı boyunca inşaat hamlesine öncülük eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yapı yönetmeliklerinin gereğince uygulanmamasından dolayı tepkilerle karşı karşıya. 2018’de çıkarılan ve milyonlarca binanın kusurlarını affeden imar affı özellikle eleştiriliyor.

Ana muhalefet CHP ise yerel yönetimlerin bina yönetmeliklerine uyup uymadığının tespiti için Antakya da dahil olmak üzere deprem bölgesindeki kendi belediyelerinde iç soruşturma başlatacağını açıkladı.

2011 yılında Rönesans’ın temel atma törenine katılan Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş depremden bu yana Coşkun’u savunuyor. Show TV’ye konuşan Savaş, Coşkun’un “binaları çok büyük ihtimalle doğru inşa eden bir idealist” olduğunu söyledi. Sonrasında Rönesans ruhsatlandırma işleminin kendisinin değil ilçe belediyesinin sorumluluğunda olduğunu anlattı.

Financial Times’a da konuşan Savaş “Konuyu sadece Rönesans’a bağlamak hata olur” dedi.

ODTÜ’nün bağımsız araştırmasına göre hasarlı binaların çoğu 2000 yılından önce inşa edilmiş eski yapılardı. 1999 yılında Türkiye’nin kuzeybatısını vurarak en az 17 bin kişinin ölümüne yol açan depremin de etkisiyle 1998-2001 arasında ülkede bir dizi sert yönetmelik ve denetim şartı yürürlüğe konmuştu. Ancak sıkı kurallara rağmen 6 Şubat depremi sonucu Türkiye’de 2000 yılından sonra yapılmış ve aralarında Rönesans’ın da bulunduğu binden fazla bina yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Uzmanlara göre “Bu, binaların tasarım ve inşaatına dair daha fazla araştırma gerektiğini gösteriyor.”

Yaslı aileler hala Rönesans’ın enkazında sekseni aşkın kişinin cenazesini arıyordu. Birçoğu DNA örneği verdi. Bir kişi sonuç beklediklerini söylüyor.

Sonuç bekleyenlerden Suphi “Bu evleri ‘Cennetten Bir Köşe’ sloganıyla sattılar ama ailemin sonu oldu” diyor. Enkazın başından günlerce ayrılmamış. Depremden sekiz gün sonra ailesinden üç kişinin bedenine ulaşılmış.