Reuters Gazetecilik Enstitüsü, Dijital Haber Raporu 2020 yayınlandı

Abone Ol

Her yıl habercilik alanındaki dijital gelişmeleri izleyen Reuters Institute ve Oxford Üniversitesi'nin ortak çıkardığı Digital News Report 2020 yayınlandı. Raporun Türkiye kısmı haber okurları ve izleyicilerinin alışkanlıklarına dair ilgi çekici veriler ortaya koyuyor.

Bu yıl ilk defa Kenya ve Filipinler'in de dahil olduğu 40 farklı ülkede 80 bin dijital haber okurunun alışkanlıklarını inceleyen rapor, bu yıl özelinde küresel koronavirüs salgınının genel itibariyle haberciliğe ve yayıncılar için ekonomik etkilerine de odaklanmasının yanısıra, popülizm, partizan-medya, ve önceki yıllarda da öne çıkan habere güven ve dezenformasyon olgularını inceliyor.

TÜRKİYE'DEKİ HABER OKURLARI NEYİ TAKİP EDİYOR?

Reuters Gazetecilik Enstitüsü'nün her yıl yayınladığı Dijital Haber Raporu'na göre, Türkiye'deki medya alışkanlıklarında konvansiyonel medya olarak televizyonun ulusal anlamda halen yaygın bir haber kaynağı olduğuna değiniliyor. Her ne kadar büyük kentlerde dijital haber kaynaklarının yaygınlığı daha fazla olsa da, ulusal düzeyde tüm kaynaklar ele alındığında, basılı gazetelerin de giderek azalan bir biçimde okurların tercihi olmasına rağmen halen bir çok ülkeye kıyasla güvenilir kaynak olarak okurlar tarafından yaygın biçimde tercih edildiği de belirtiliyor. Bununla birlikte 2020 yılı raporuna göre Türkiye'de habere ulaşmada en rahat erişim kaynağı olarak akıllı telefonlar gösteriliyor. Habere erişim için kullanılan tüm cihazlara bakıldığında, akıllı telefonların yüzde 72 ile son yıllardaki istikrarlı yükselişini sürdürdüğünü gözlemlerken, bilgisayar ve tablet gibi cihazların ise giderek daha küçük bir kesim tarafından habere erişim amacıyla kullanıldığı da söylenebilir. Son yıllardaki medyaya erişim verileri incelendiğinde, çalışmaya katılanların yüzde 85'inin dijital kaynaklarla habere eriştiği ve bunu sırasıyla yüzde 68 ile televizyonun ve yüzde 58 ile sosyal medyanın, ardından yüzde 42 ile de basılı yayınların takip ettiğini görülebilir. Bununla birlikte son yıllarda erişim yöntemleri kıyaslandığında genel olarak bir düşüş olduğunu söylemek de mümkün.

TÜRKİYELİ OKURLAR HABERE GÜVENİYOR MU?

Geçtiğimiz yılın raporuna kıyasla habere güven dengesinde 9 puanlık bir artış görünse de, raporun yorumcuları henüz bu değişime dair bir açıklama getirebilmiş değiller. Bununla birlikte okuduğu haberin doğru olduğuna güvenenlerin oranı 2020 yılı itibariyle halen yalnızca yüzde 55.

EN GÜVENİLİR MEDYA

Haber kaynaklarının güveniliklik sıralamasına bakılacak olursa televizyon kategorisinde Fox Haber ve NTV başı çekerken, basılı yayınlar ve dijital mecralarda ise Cumhuriyet ve Sözcü öne çıkıyor. Hükümete yakınlığıyla bilinen haber kaynakları ise rapora göre güvenilirlik seviyesi nispeten düşük görülenler. Güven endeksine bakıldığında, özellikle hükümete yakın görünen medyaya aleni biçimde güvenmiyorum diyenlerin oranında belirgin bir artış gözlemlemek mümkün.

TÜRKİYE'DE SOSYAL MEDYA ALIŞKANLIKLARI

Türkiye'deki kullanıcıların sosyal medya üzerindeki davranışları sorulduğunda, geçtiğimiz yıllarda öne çıkan kapalı-devre mesajlaşma ağları üzerinden habere erişim oranlarındaki düşüş göze çarpıyor. Habere erişim amacıyla sosyal medya mecralarının kullanımına bakıldığında ilk üç sırada Facebook, YouTube ve Instagram bulunurken, Twitter ise düşüşünü sürdürerek yalnızca yüzde 30'luk bir dilimle beşinci sırada yer alıyor. Sosyal medyanın bir getirisi olarak küresel anlamda haber okurlarına fazlasıyla geniş bir çerçeveden gelişmelere bakmak için bir fırsat sunulduğu belirtilen raporda, bunun aynı zamanda "alternatif hakikat" gibi olguları da beraberinde getirdiği, ve gazetecilerin bir zamanlar olduğu gibi bilginin akışındaki kontrole sahip olmadığı da ekleniyor.

KORONAVİRÜSÜN HABERCİLİĞE ETKİSİ

Raporun en önemli bulgularından biri olarak, koronavirüs salgınının insanların küresel anlamda haber kaynaklarına erişim alışkanlıkları üzerindeki etkisi gösteriliyor. Ücretli haber mecralarının sayısında son yıllardaki artışın bir risk olarak gösterildiği raporda, geleneksel haber mecralarının ve özellikle de anaakım medyanın etkinliğini salgın sürecinde artırdığı belirtiliyor. Geleneksel mecralardan televizyon salgın kısıtlamaları sürecinde erişim oranlarını artırırken, fiziksel erişimin zorlaşması nedeniyle basılı gazetecilerin tirajlarında da küresel anlamdaki düşüşe dikkat çekiliyor. Raporun temelinde yer alan anketlere katılanların yüzde 51'i açık ya da kapalı devre bir whatsapp grubuna dahil olarak salgın sürecinde haberlere eriştiği, bilgi edindiği ya da yerel destek ağlarına dahil olduğunu belirtiyor. Sosyal medya mecraları yine salgın sürecinde takipçi sayılarını küresel anlamda artırmış görünüyor. Koronavirüs salgını ile ilgili medyanın haberleri ele alışının güvenilirlik seviyeleri, diğer tüm sosyal ağlar, video mecraları ya da mesajlaşma uygulamalarının güvenilirliğinin iki katından fazla görünüyor; ve bu da kriz anlarında izleyicilerin uzun zamandır sürdürdüğü alışkanlıklarını daha güvenilir bulduğunu gösteriyor.

YALAN HABER

Raporda belirtildiği üzere, dünya çapında habere güven endekslerindeki düşüş devam ediyor. Salgın öncesi dönemin verilerine bakıldığında bile, yayılan haberlerin tümüne şüpheyle yaklaşanların oranında bir yükseliş göze çarpıyor. Rapora göre her on kişiden yalnızca dördü gördükleri haberlere güvenebileceğini belirtiyor. Öte yandan yüzde 54'lük bir kesim kendi takip ettikleri kaynaklardaki haberlere bile güvenmekte zorluk çektiğini belirtiyor. Raporda bunu siyasi kutuplaşmanın özellikle kamu yayıncılarının haberlerine şüphe ile yaklaşılmasını körüklemesi ve genel itibariyle kutuplaştırılmış medya ortamının güven endekslerini olumsuz etkilemesi gösteriliyor. Haber takipçilerinin yüzde 60'ı hiç yorum katılmamış haberleri tercih ederken, yüzde 28'lik bir kısım ise kendi bakış açısının haberin merkezinde olmasını isteyerek kutuplaşmanın derinleşmesi yönünde görüş bildiriyor. Bireysel olarak siyasetçiler, açık ara dezenformasyonu en çok yayan kaynak olarak öne çıkıyor. Rapora göre özellikle bazı ülkelerde kendisini "sağcı" olarak niteleyen siyasetçilerin söylemlerinin yanlışlığı en çok kanıtlananlar arasında bulunurken, diğer ülkelerde Facebook ve WhatsApp uygulamalarının yalan haber ağları siyasi söylemlerden daha baskın görünüyor.