CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun özgürlüğü için başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingleri kapsamında İmamoğlu'nun memleketi Trabzon'da düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, "Yıllardır oyunuzu alan, verginizi alan, hizmete gelince Trabzon'u unutanlar var. Erdoğan, 'Halkın içinden geldik' dedi fildişi kuleleri sevdi, insan içine karışmıyor. Erdemliler Hareketi diye kurdukları AK Parti, Seçkinler Kulübü'ne, Zenginler Kulübü'ne döndü. Erdemliler Hareketi diye çıktılar, Adalet ve Kalkınma Partisi dediler, Aşırı Kıbrin Partisi'ne dönüştüler. Trabzon, bu kibirlilerin ve bu demokrasi tanımazların düşen maskelerini gördü. Örneğin, geçen sefer bizim canımız yanmış, Ekrem Başkan'ı hapse atmış, bayram bayram onu Silivri Cezaevi'nde bırakmışız, koşmuş, gelmişiz memleketine, köyüne gitmişiz. Bayram namazını köyünde kılmışız. Babasıyla beraber imza kampanyasını başlatmışız. Gençler burada da bir stand kurmuşlar. Ben gidince sizin bir tane kayyımcı çırağı var. Seçilemedikleri yere adaletsiz Adil paraşütle oturacak. Kayyımcı çırağı seni... Çıkmış diyor ki, 'CHP bu meydana çağrı yaptı, kalabalık toplayamadı' diyor. Görüyor musun kalabalığı kayyımcı çırağı" ifadesini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
"Ülkemiz, bu iktidarın elinde geriye gidiyor, ekonomi dibe gidiyor. 2002 yılında en düşük emekli maaşı, 8 çeyrek altın alıyordu. Şu anda 2,5 çeyrek altın alıyor. Asgari ücret Tayyip Bey geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu, şimdi 3 çeyrek altın alıyor. en düşük memur maaşı Tayyip Bey geldiğinde 14,5 çeyrek altın alıyordu, şimdi 6,5 çeyrek altın alıyor. Her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Aklına çok güvendiğim bir siyaset büyüğü dedi ki, 'Millet iki 'K'ya bakar, kıyma ve kira.' Döndüm, baktım. Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde 1 kilo kıyma 4,5 TL idi, şimdi 860 TL. Kıyma 200 kat, kira 160 kat artmış. Emekliye 16 bin TL, asgari ücretliye 22 bin TL, kira 25 bin TL. Üç kişiden biri işsiz. 10 gençten 4'ü işsiz. Türkiye'de 4,7 milyon genç ne okulda ne işte. Avrupa'da ev genci yüzde 6 olmuş, tasadalar, telaştalar. Türkiye'de rakam yüzde 30 olmuş. Emeklilere 16 bin 800 TL'yi reva görüyorlar, asgari ücrete zam yapmıyorlar. En düşük emekli maaşının asgari ücret olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor. Memur emeklisine 16 bin TL zam önerdik, kanun bekliyor. Asgari ücretin 30 bin 205 TL olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor. Kamu işçisi çerçeve protokol bekliyor 1 Ocak'tan beri. Dalga geçer gibi zamlar teklif ediyorlar. 1 Ağustos'ta kamu çalışanlarının, memurların ve emeklilerin toplu iş sözleşmeleri geliyor, duyan yok, gören yok. CHP olarak bütün kanun tekliflerimizin arkasındayız. Grev kararı alan sendikaların, mücadele edecek olan memurların, işçilerin arkasındayız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz, söke söke alacağız."
"Darbecilikten emekli olunmaz, hesap soracağız"
Özel, Trabzon mitingi nedeniyle Bayburt, Artvin, Rize ve Gümüşhane'den polis getirildiğini belirterek, "Polise de bekçiye de jandarmaya da sahil güvenliğe de hakkını istiyoruz. Günü gelince şehit olmayı vazife bilenlere zulmü reva görmüyoruz. CHP gelecek, seçim akşamı polisle gençler el ele halay çekecek" ifadesini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
"19 Mart darbesinin mali ayağı Mehmet Şimşek. Şimdi Pazartesi kabine değişecek güya Mehmet Şimşek gidecekmiş. Bence bir yere gidemeyecek de, diyormuş ki, 'Yoruldum, İngiltere'de bir uygun pozisyon buldum, dinleneceğim, emekli olacağım'. Bu kadar emeklinin ahı üstündeyken, 19 Mart darbesinin kiri üstündeyken seni bırakmayız. Mehmet Şimşek, darbecilikten emekli olunmaz, hesap soracağız.
"Ferdi Başkan'ın kızı Allah'ın izniyle mimar olacak"
Bugün YKS açıklandı. Ferdi Başkan'ın kızı Nehir, 'Babam gibi mimar olacağım' diyordu. Bugün sonuçlar açıklandı. Allah'ın izniyle mimar olacak. Bugün iyi puanlar alan, yüzü gülenleri bütün evlatlarımızı tebrik ediyoruz. Başaramayanlara diyoruz ki, asla yılmak yok, moral bozmak yok. Mücadeleye devam, siz başaracaksınız, Türkiye sizinle kazanacak. Bütün gençleri çok seviyoruz.
LGS yapıldı. Maalesef rezillik paçalardan akıyor. LGS deyince gençlerin içi yanıyor. Geleceğine karar verecek sınavlara giriyorlar, onlar sınavdayken sorular whatsapp gruplarında dolaşıyor. Sınav bitmeden birileri soruların fotoğraflarını gösteriyor. Sınavlardan 719 birinci çıkmış, geçen senenin iki katı. Buradaki en büyük haksızlık, hakkıyla çalışıp birinci çıkan da bu süreçte zan altında kalıyor. Gerçekten emeğiyle çalışanlar ile, yanlış işlere karışanlar bir araya getiriliyor. Bunu söyleyince Milli Eğitim Bakanı, 'Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum' dedi. Şimdi ne oldu, 29 kişiye soruşturma açıldı, bilgi işlemden sorumlu genel müdür görevden alındı. Koklayarak yolda yürüyen Milli Eğitim Bakanı, paçandan aktı.
"Kimse kul hakkına girmesin"
1 milyonun üzerinde imam hatipli var. İmam hatiplileri kimse bir partiye mal etmesin. İmam hatip düşmanlığı yapacağım diye kimse kul hakkına girmesin, hepsi evladımız. Tayyip Erdoğan diyor ki, 'Ben de imam hatipliyim ya'. Sanki imam hatip öğrencileri AK Parti'nin tapulu malıymış gibi, sanki onların geleceği kararmıyormuş, sanki mezun olup çıkınca işsizler ordusuna katılmıyormuş gibi, hayalleri peşinde giderken, hepsi hayal kırıklığına uğramıyormuş gibi, sanki babası yoksul değil, evin kirası yüksek değil gibi... Çok seviyorsan bu ülkede kutuplaşmada imam hatiplerini kendi tarafına itmeye değil, bütün toplumun yoksuluna, emeklisine, emekçisine, öğrencisine sahip çıkmaya ihtiyaç var. Onu sen yapmazsın. Biz yapacağız, Ekrem Başkan yapacak. Trabzon'un has evladı yapacak. ‘Türkiye sınav güvenliğinde parmakla gösterilir’ diyor. Sanki FETÖ bu ülkede soruları çalmadı, sınavlar iptal olmadı, YÖK Başkanları, üniversite sınav komisyonu başkanları FETÖ’den içeriye yatmadı, dünya kadar FETÖ’cü haksızlıkla bir yerlere girmedi gibi. Size ant olsun o dönem de bitiyor, yeni bir dönem geliyor. Artık bundan sonra AK Parti’nin seçkinlerinin değil, bakan evlatlarının değil, vatan evlatlarının dönemi başlıyor.
"Eylem planına imza atmadan Kolombiya'dan kaçtılar"
Gazze’de 600 günden fazladır zulüm var, soykırım var. 60 bine yakın sivil öldü, çoğu kadın ve çocuk. Şimdi ateşkes nutuğu atanlara bakmayın, son bir haftada 396 sivil daha öldü. Filistin meselesine 3'üncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit‘in samimiyetiyle, Yaser Arafat ile kurduğu dostlukla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cesaretiyle yaklaşıyoruz. Diğer yanda Erdoğan’ın Netanyahu ile kayıkçı kavgasını izliyoruz. İsrail ile ticaret cayır cayır devam ediyor. Gazze’ye yardım götüren Madleen gemisine müdahale ediliyor. Ayşenur Ezgi Eygi kızımız, Filistin’de vuruldu, öldü. Hakkını Erdoğan aramıyor, arayamıyor. Amerika’da Rumeysa Öztürk, Filistin için eylem yaptı, hapiste kaldı. Kılını bile kıpırdatmadılar. Şimdi 12 ülke, Türkiye’yi de davet ettiler ve Filistin’e sahip çıkmak için bir araya geldiler. İsrail’i kınayan bir bildiriye Kolombiya’daki toplantıda imza attılar. Arkasından eylem planı açıklanacaktı. Eylem planında ne var? İsrail ile ticaretin tamamen kesilmesi, Filistin topraklarında suç işleyenlerin bu 12 ülkede yakalanırsa yargılanması var. Bu eylem planına imza atmadan Kolombiya’dan kaçtılar. Trump’tan korktular, Netanyahu’ya meydan okumaktan, ticareti durdurmaktan korktular. Bir tarafta samimiyetle Filistin’e sahip çıkan sizler, bir tarafta Cumhuriyet tarihinin en büyük riyakarlığı. Bu riyakarlığı Türk milletine şikayet ediyorum.
"Orta Doğu'da demokrasi ile istikrar olur"
Artık Orta Doğu’da statüko değişiyor. Orta Doğu’da Baas rejimleri gitti, otoriter rejimler yıkıldı. Bunların yerini doldurmaya çalışan mezhepçi dayatmalar yenildi. Vahabilik, Selefilik, İhvancılık yenildi. Müslümanın Müslümanı öldürdüğü, ama kazananın İsrail olduğu, emperyalistlerin olduğu bir süreç yaşandı. Bu yıkım ve yenilgiden ders alan bazı Körfez ülkeleri, yeni döneme uyum sağlayıp çatışmalardan uzak kalıyorlar ve refahları hızla artıyor. Orta Doğu’nun ihtiyacı demokratik kapsayıcılıktır. CHP, Türkiye için de Suriye için de bütün Orta Doğu için de demokratik kapsayıcılığı savunmaktadır. Ama Erdoğan bunu görmüyor. ‘Bak fethettim’ diye övündüğü Suriye’de şimdi neler oluyor? Demokrasi çatısını inşa etmek yerine bir mezhepçilik çatısını kurmaya çalışıyor; ümmetten, ümmetçilikten bahsediyor. Erdoğan eğer ümmeti güçlendirmek istiyorsan, yine demokratik kapsayıcılığa ihtiyaç var. Ümmeti İsrail’in karşısında güçsüz bırakan da bu mezhepçi anlayıştır. Bir gerçeği görmüyorsan onların kuklası olursun, maşası olursun. Mezhepçilik üstünden çatı kurarak Orta Doğu’da istikrar olmaz. Orta Doğu’da demokrasi ile istikrar olur. Barışla istikrar olur. Bilimle istikrar olur. Suriye’nin birliğini savunarak istikrar olur.”
Erdoğan, 'Halkın içinden geldik' dedi fildişi kuleleri sevdi
Yıllardır oyunuzu alan, verginizi alan, hizmete gelince Trabzon'u unutanlar var. Erdoğan, 'Halkın içinden geldik' dedi fildişi kuleleri sevdi, insan içine karışmıyor. Erdemliler Hareketi diye kurdukları AK Parti, Seçkinler Kulübü'ne, Zenginler Kulübü'ne döndü. Erdemliler Hareketi diye çıktılar, Adalet ve Kalkınma Partisi dediler, Aşırı Kıbrin Partisi'ne dönüştüler. Trabzon, bu kibirlilerin ve bu demokrasi tanımazların düşen maskelerini gördü. Örneğin, geçen sefer bizim canımız yanmış, Ekrem Başkan'ı hapse atmış, bayram bayram onu Silivri Cezaevi'nde bırakmışız, koşmuş, gelmişiz memleketine, köyüne gitmişiz. Bayram namazını köyünde kılmışız. Babasıyla beraber imza kampanyasını başlatmışız. Gençler burada da bir stand kurmuşlar. Ben gidince sizin bir tane kayyımcı çırağı var. Seçilemedikleri yere adaletsiz Adil paraşütle oturacak. Kayyımcı çırağı seni... Çıkmış diyor ki, 'CHP bu meydana çağrı yaptı, kalabalık toplayamadı' diyor. Görüyor musun kalabalığı kayyımcı çırağı" ifadesini kullandı.
Asgari ücretin 30 bin 205 TL olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor.
"Ülkemiz, bu iktidarın elinde geriye gidiyor, ekonomi dibe gidiyor. 2002 yılında en düşük emekli maaşı, 8 çeyrek altın alıyordu. Şu anda 2,5 çeyrek altın alıyor. Asgari ücret Tayyip Bey geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu, şimdi 3 çeyrek altın alıyor. en düşük memur maaşı Tayyip Bey geldiğinde 14,5 çeyrek altın alıyordu, şimdi 6,5 çeyrek altın alıyor. Her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Aklına çok güvendiğim bir siyaset büyüğü dedi ki, 'Millet iki 'K'ya bakar, kıyma ve kira.' Döndüm, baktım. Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde 1 kilo kıyma 4,5 TL idi, şimdi 860 TL. Kıyma 200 kat, kira 160 kat artmış. Emekliye 16 bin TL, asgari ücretliye 22 bin TL, kira 25 bin TL. Üç kişiden biri işsiz. 10 gençten 4'ü işsiz. Türkiye'de 4,7 milyon genç ne okulda ne işte. Avrupa'da ev genci yüzde 6 olmuş, tasadalar, telaştalar. Türkiye'de rakam yüzde 30 olmuş. Emeklilere 16 bin 800 TL'yi reva görüyorlar, asgari ücrete zam yapmıyorlar. En düşük emekli maaşının asgari ücret olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor. Memur emeklisine 16 bin TL zam önerdik, kanun bekliyor. Asgari ücretin 30 bin 205 TL olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor. Kamu işçisi çerçeve protokol bekliyor 1 Ocak'tan beri. Dalga geçer gibi zamlar teklif ediyorlar. 1 Ağustos'ta kamu çalışanlarının, memurların ve emeklilerin toplu iş sözleşmeleri geliyor, duyan yok, gören yok. CHP olarak bütün kanun tekliflerimizin arkasındayız. Grev kararı alan sendikaların, mücadele edecek olan memurların, işçilerin arkasındayız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz, söke söke alacağız."
"Ferdi Başkan'ın kızı Allah'ın izniyle mimar olacak"
Bugün YKS açıklandı. Ferdi Başkan'ın kızı Nehir, 'Babam gibi mimar olacağım' diyordu. Bugün sonuçlar açıklandı. Allah'ın izniyle mimar olacak. Bugün iyi puanlar alan, yüzü gülenleri bütün evlatlarımızı tebrik ediyoruz. Başaramayanlara diyoruz ki, asla yılmak yok, moral bozmak yok. Mücadeleye devam, siz başaracaksınız, Türkiye sizinle kazanacak. Bütün gençleri çok seviyoruz.
LGS yapıldı. Maalesef rezillik paçalardan akıyor. LGS deyince gençlerin içi yanıyor. Geleceğine karar verecek sınavlara giriyorlar, onlar sınavdayken sorular whatsapp gruplarında dolaşıyor. Sınav bitmeden birileri soruların fotoğraflarını gösteriyor. Sınavlardan 719 birinci çıkmış, geçen senenin iki katı. Buradaki en büyük haksızlık, hakkıyla çalışıp birinci çıkan da bu süreçte zan altında kalıyor. Gerçekten emeğiyle çalışanlar ile, yanlış işlere karışanlar bir araya getiriliyor. Bunu söyleyince Milli Eğitim Bakanı, 'Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum' dedi. Şimdi ne oldu, 29 kişiye soruşturma açıldı, bilgi işlemden sorumlu genel müdür görevdan alındı. Koklayarak yolda yürüyen Milli Eğitim Bakanı, paçandan aktı.
"Kimse kul hakkına girmesin"
1 milyonun üzerinde imam hatipli var. İmam hatiplileri kimse bir partiye mal etmesin. İmam hatip düşmanlığı yapacağım diye kimse kul hakkına girmesin, hepsi evladımız. Tayyip Erdoğan diyor ki, 'Ben de imam hatipliyim ya'. Sanki imam hatip öğrencileri AK Parti'nin tapulu malıymış gibi, sanki onların geleceği kararmıyormuş, sanki mezun olup çıkınca işsizler ordusuna katılmıyormuş gibi, hayalleri peşinde giderken, hepsi hayal kırıklığına uğramıyormuş gibi, sanki babası yoksul değil, evin kirası yüksek değil gibi... Çok seviyorsan bu ülkede kutuplaşmada imam hatiplerini kendi tarafına itmeye değil, bütün toplumun yoksuluna, emeklisine, emekçisine, öğrencisine sahip çıkmaya ihtiyaç var. Onu sen yapmazsın. Biz yapacağız, Ekrem Başkan yapacak. Trabzon'un has evladı yapacak. ‘Türkiye sınav güvenliğinde parmakla gösterilir’ diyor. Sanki FETÖ bu ülkede soruları çalmadı, sınavlar iptal olmadı, YÖK Başkanları, üniversite sınav komisyonu başkanları FETÖ’den içeriye yatmadı, dünya kadar FETÖ’cü haksızlıkla bir yerlere girmedi gibi. Size ant olsun o dönem de bitiyor, yeni bir dönem geliyor. Artık bundan sonra AK Parti’nin seçkinlerinin değil, bakan evlatlarının değil, vatan evlatlarının dönemi başlıyor.
"Eylem planına imza atmadan Kolombiya'dan kaçtılar"
Gazze’de 600 günden fazladır zulüm var, soykırım var. 60 bine yakın sivil öldü, çoğu kadın ve çocuk. Şimdi ateşkes nutuğu atanlara bakmayın, son bir haftada 396 sivil daha öldü. Filistin meselesine 3'üncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit‘in samimiyetiyle, Yaser Arafat ile kurduğu dostlukla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cesaretiyle yaklaşıyoruz. Diğer yanda Erdoğan’ın Netanyahu ile kayıkçı kavgasını izliyoruz. İsrail ile ticaret cayır cayır devam ediyor. Gazze’ye yardım götüren Madleen gemisine müdahale ediliyor. Ayşenur Ezgi Eygi kızımız, Filistin’de vuruldu, öldü. Hakkını Erdoğan aramıyor, arayamıyor. Amerika’da Rumeysa Öztürk, Filistin için eylem yaptı, hapiste kaldı. Kılını bile kıpırdatmadılar. Şimdi 12 ülke, Türkiye’yi de davet ettiler ve Filistin’e sahip çıkmak için bir araya geldiler. İsrail’i kınayan bir bildiriye Kolombiya’daki toplantıda imza attılar. Arkasından eylem planı açıklanacaktı. Eylem planında ne var? İsrail ile ticaretin tamamen kesilmesi, Filistin topraklarında suç işleyenlerin bu 12 ülkede yakalanırsa yargılanması var. Bu eylem planına imza atmadan Kolombiya’dan kaçtılar. Trump’tan korktular, Netanyahu’ya meydan okumaktan, ticareti durdurmaktan korktular. Bir tarafta samimiyetle Filistin’e sahip çıkan sizler, bir tarafta Cumhuriyet tarihinin en büyük riyakarlığı. Bu riyakarlığı Türk milletine şikayet ediyorum.
"Orta Doğu'da demokrasi ile istikrar olur"
Artık Orta Doğu’da statüko değişiyor. Orta Doğu’da Baas rejimleri gitti, otoriter rejimler yıkıldı. Bunların yerini doldurmaya çalışan mezhepçi dayatmalar yenildi. Vahabilik, Selefilik, İhvancılık yenildi. Müslümanın Müslümanı öldürdüğü, ama kazananın İsrail olduğu, emperyalistlerin olduğu bir süreç yaşandı. Bu yıkım ve yenilgiden ders alan bazı Körfez ülkeleri, yeni döneme uyum sağlayıp çatışmalardan uzak kalıyorlar ve refahları hızla artıyor. Orta Doğu’nun ihtiyacı demokratik kapsayıcılıktır. CHP, Türkiye için de Suriye için de bütün Orta Doğu için de demokratik kapsayıcılığı savunmaktadır. Ama Erdoğan bunu görmüyor. ‘Bak fethettim’ diye övündüğü Suriye’de şimdi neler oluyor? Demokrasi çatısını inşa etmek yerine bir mezhepçilik çatısını kurmaya çalışıyor; ümmetten, ümmetçilikten bahsediyor. Erdoğan eğer ümmeti güçlendirmek istiyorsan, yine demokratik kapsayıcılığa ihtiyaç var. Ümmeti İsrail’in karşısında güçsüz bırakan da bu mezhepçi anlayıştır. Bir gerçeği görmüyorsan onların kuklası olursun, maşası olursun. Mezhepçilik üstünden çatı kurarak Orta Doğu’da istikrar olmaz. Orta Doğu’da demokrasi ile istikrar olur. Barışla istikrar olur. Bilimle istikrar olur. Suriye’nin birliğini savunarak istikrar olur.”
"Karıncanın kardeşi var"
"Buradan Erdoğan’a, onun yargıdaki aparatlarına sesleniyorum: İmamoğlu, arkadaşlarımız kolay lokma değildir, yutamazsın. Karıncanın kardeşi var, bizi ondan ayıramazsın. Dört aydır iddianameye bir satır yazamadılar. Attıkları her yalanın altında kaldılar. Manavgat’ta ‘Baklava kutusu var’ dediler, baklava kutusundan AK Parti’nin kumpası çıktı, ampulü çıktı. Akçaabat’ın Cevizli köyünden Ekrem İmamoğlu. Trabzon Lisesi'nin 100’üncü yıl mezunu. Trabzonspor’un Özkan Sümer yönetiminde 31 yaşında yöneticisi.
"Bir başına 10 bin imza toplamış"
Bu mücadele sürerken öyle isimsiz kahramanlar var ki. Geçen gün bana dediler ki ‘İstanbul’da bir kızımız var. Adını pek sevmiyorsun.’ Dedim ‘Adı ne?’ Dediler ‘Yeliz.’ Dedim ki ‘Ben gerçek Yelizleri çok seviyorum.’ Ama iğrenç bıyıklarıyla, iğrenç bakışlarıyla kendini gizleyen o sahtekardan nefret ediyorum. Ne yapmış biliyor musunuz? 19 Mart'tan sonra imza kampanyasını başlatınca, her gün İstanbul’da bir ilçede, sabahtan akşama imza topluyor. Topladığı imzaları ilçe başkanına teslim ediyor, il başkanına sayıyı bildiriyor. Evine gidiyor, öbür sabah bir başka ilçede çalışıyor. Bir başına 10 bin imza toplamış. 10 bin imza. Bana getirdiler. ‘Yeliz’ dedim, ‘Sana bir ödül vereceğim’ dedim. ‘Hayır’ dedi, ‘Ben bunu para için, ödül için yapmadım. Ekrem Başkan’ı çok seviyorum, onun için yaptım.’ Dedim ki ‘Ödül para değil ki. Ödül hediye değil ki. Cumartesi günü Trabzon’a gidiyoruz, gel orada imza topla Yeliz’ dedim. O Yeliz, bu Yeliz. 10 bin imza, tek başına. Bu Yeliz’ler oldukça Ekrem Başkan eninde sonunda çıkacak ve Cumhurbaşkanı olacak. 100 imza da Trabzon’da toplamış, ilçe başkanına veriyor. Hepiniz adına bu kahraman kızımızı alnından öpüyorum. Türkiye’de bu parti için, bu mücadele için emek veren, alın teri dökenleri gören örgütümüze söylesin. Haberdar etsin. Onları tanımaya, onları örnek almaya, onlar gibi örnek olmaya hepimiz mecburuz. Çünkü biz bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz. Kurtuluş yok, tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
"Dağılmamak üzere toplanırız"
Bir iftiracı neler, neler yaptı; Aziz İhsan Aktaş. 388 ihale almış. 300’ünü AK Parti’den almış, 88’ini CHP’den. Yüzde 77 AKP, yüzde 23 CHP. Ama yüzde 23 cezaevinde, yüzde 77’nin keyfi yerinde. Bunlardan bir tanesi de Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı’na sesleniyorum. Ahmet Başkan, senin yaptığın ihaleyle, tutuklananlarınkinin arasında fark varsa açıkla. Ben demiyorum ki Trabzon Büyükşehir’e saat 4.00’te operasyon yapın. Ben diyorum ki bir suç varsa herkese uygulansın. Bir iftiracı üzerinden, onunla geçmişte ihale yapmış AK Partililer. Trabzon Büyükşehir cayır cayır çalışmış, çalışıyor. Dokunmuyorsunuz. Şunu bilsin ki Erdoğan nerede toplanacağımıza, ne zaman toplanacağımıza biz karar veririz. Ne zaman gideceğimize biz karar veririz. Eğer ki çok kafamızı bozarsanız dağılmamak üzere toplanırız. Çünkü miting değil, eylem yapıyoruz. Sonuç alacağız, sonuç alacağız, sonuç alacağız.
"AK Toroslara teslim olmayacağız"
Bu ülke çok zor zamanlardan geçti. Doğuda ve güneydoğuda karanlık dönemler oldu. Geçmişte ‘beyaz Toroslar’ dedikleri bir dönemde PKK gücüne güç kattı. Çünkü büyük haksızlıklar, büyük mağduriyetler yaşandı. Tarihimizin yüz karası bir dönem, ölüm arabaları gerilerde kaldı diye düşünüyorduk. Ancak 19 Mart darbe sürecinin yürütücüleri milleti evladıyla, çocuklarıyla, eşiyle, nakille, malına çökmekle tehdit edenler bir de gördük ki profil resimlerine beyaz Torosları koydular. Cumhurbaşkanı ‘Beyaz Toroslar bu ülkeye kaybettirdi, terörü güçlendirdi’ dediği günde karşısındakiyle konuşurken beyaz Toros gösterenler vardı. Biz buna isyan ettik, itiraz ettik. Önce beyaz Toros’u kaldırdı, Fatih Sultan Mehmet'in türbesini koydu. Ona karşı çıktık. Hesabını kapattı, kaçtı. Ama halen görevinde. Biz Tayyip Erdoğan’dan artık bir şey beklemeyiz. Çünkü nasıl geçmişte, o karanlık dönemde açlık, yoksulluk, işsizlik konuşulmasın diye birileri beyaz Toroslara sarıldıysa, ülkenin gündemini o cinayetler yaptıysa, bugün de Tayyip Erdoğan görevlendirdiği savcılarıyla AK Toroslara sarılmıştır. Bugün Çağlayan’da AK Toroslar çetesi vardır. Beyaz Torosların yerini AK Toroslar almıştır. Beyaz toroslara teslim olmadık, AK toroslara teslim olmayacağız.
Bunların altına AK Torosları çekenler, biz korkuyu evde bıraktık. Korkmuyoruz, sinmiyoruz, size teslim olmayacağız. Pazartesi günü Hakimler ve Savcılar Kurulu’na AK Toroslar çetesini yaptıkları bütün suçları delillendirerek şikayet edeceğiz. Türkiye’nin en başarılı kadın yöneticilerini, 40 kişilik koğuşta 60 kişinin yattığı Düzce ve Afyon’a sevk edenleri. Milleti evladı ve annesiyle tehdit edenleri. Bütün şirketlere çöküp, mallarına tedbir koyup, şirket yönetimlerine el koyup, buradan başka şirketlerle ilgili listeler sızdıranları, bunun üstünde konuşanları. Tümünü; AK Toroslar çetesini, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikayet edeceğim. HSK, bu çeteyi dağıttı dağıttı. Dağıtmadı, ileride bu çeteden de göz yumanlardan da hesap soracağız. Ant olsun hesap soracağız.
"Bir adım geri çekilmeyeceğiz"
Her konuşmadan sonra bir soruşturma, tehdit, yıldırma, üzerimize evlat katillerini saldılar, yılmadık. Her türlü tehdidi yaptılar susmadık. Asla ve asla bundan sonra da bir adım geri çekilmeyeceğiz, bir kelime eksik konuşmayacağız, bir santim eğilmeyeceğiz. Biz bir adım geri gidersek bu ülkeyi 100 yıl geri götürecekler. Biz bir kelime eksik konuşursak bu ülkedeki herkesi susturacaklar. Biz bir santim eğilirsek bu millete diz çöktürecekler. 1937’de 11 Haziran günü başvekalete yazı yollayıp, ‘Üzerimdeki bütün malı, benim üzerimdeki çiftlikleri devlete alın, içindeki malları alın’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Başkaları ile karıştırlmasın, ‘Babacığım, babacığım. Sıfırladım babacığım.’ ‘Son parayla bir daire daha al.’ ‘Alacağım babacığım.’ Bir yanda ‘babacığım’, bir yanda malına millete veren Ata’cığım. Biz Atatürk’ün partisiyiz. Size teslim olmayacağız. Trabzon bu kötülüğe teslim olmadı, olmayacak. Artık ne Trabzon ne Bayburt ne Konya ne Kayseri, artık hiçbir yer AK Parti’nin kalesi değildir. Kale siyaseti bitmiştir. Bayburt da, Gümüşhane de, Konya da, Trabzon da milletin kalesidir.
"AK Parti yüzde 28,4'e geriledi"
Gecenin sürprizi, geçen ay tüm anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi önünde olunca AK Parti ilk kez yüzde 30’un altına düşünce, anket şirketlerine baskılar yapanlar, ‘Bizi önde çıkarın’ diyenler temmuz anketlerini bekliyordu. Bugün temmuzun hem de yılda iki kez yapılan, 15 bin denekle yapılan şaşmaz anketinde Cumhuriyet Halk Partisi 0.5 puan daha geçen ayki ölçümlere ilerleyerek, AK Parti yüzde 29’luk AK Parti yüzde 28.4’e gerileyerek, Ekrem Başkan’a inananlar her ay olduğu gibi üç puan daha artarak, iftiraya inananlar iki puan daha azalarak. Biz bu ay da bu mücadeleden, bu direnişten alnımızın akıyla çıktık. Biz kazanacağız, Cumhuriyet kazanacak, yoksullar, işçiler, işsizler, esnaflar, çiftçiler kazanacak. Trabzon kazanacak, İmamoğlu kazanacak, Türkiye kazanacak. Artık adayımız belli, 15,5 milyon oyla seçtik onu. Silivri’den çıkamıyor. Gezemiyor. Dolaşamıyor. Onun yerine her sabah yataktan bir Cumhurbaşkanı Adayı olarak kalkmaya hazır mıyız? Ekrem Başkan yerine Yeliz gibi ev ev, kapı kapı, sokak sokak gezip çalışıp bu seçimi kazanacak mıyız? Hazır mıyız?"





