Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayımlanan "Bir Bakışta Eğitim 2025" raporu, Türkiye eğitim sistemindeki bazı kritik sorunlarını gözler önüne serdi. Rapor, özellikle eğitim harcamalarının yetersizliği ve yükseköğrenim mezunlarının istihdamında yaşanan zorluklar gibi konularda endişe verici veriler içeriyor. Rapordaki sonuçlar, Türkiye’nin eğitim alanındaki yapısal eksikliklerini ve bu sorunların iş gücü piyasasına olan yansımalarını aktarıyor.
Eğitimden Mezunlar İş Bulmakta Zorlanıyor
Rapordaki en dikkat çekici bulgulardan biri, eğitim seviyesi ile istihdam arasındaki bağlantının Türkiye’de zayıf olması. OECD ortalamasında, daha yüksek eğitim seviyesinin işsizlik oranını düşürdüğü görülürken, Türkiye'deki tablo bu eğilimin tam tersini gösteriyor. Rapora göre, Türkiye’de 25-34 yaş arası genç yetişkinler arasında üniversite mezunlarının işsizlik oranı yüzde 10.6 olarak kaydedildi. Bu oran, lise mezunu olmayanların işsizlik oranı olan yüzde 11.2 ile kıyaslandığında, üniversite diplomasının iş bulma konusunda kayda değer bir fark yaratmadığını gösteriyor.
Eğitime Ayrılan Bütçe Yetersiz
Eğitim harcamalarındaki yetersizlik de raporun öne çıkan bulgularından biri oldu. Türkiye, ilkokuldan lise sonrasına kadar olan seviyelerde öğrenci başına sadece 3,374 dolar harcama yaparak, 15,102 dolar olan OECD ortalamasının oldukça gerisinde kaldı. Ayrıca, eğitimin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı yüzde 3.4 ile yüzde 4.7 olan OECD ortalamasının altında kaldı. Raporda, 2015-2022 döneminde öğrenci başına yapılan reel harcamaların azalması ve kamu bütçesinden eğitime ayrılan payın düşmesi de yer aldı.
Bütün Bunlara Rağmen Türkiye Eğitiminde Olumlu Notlar da Yer Aldı
OECD raporu, Türkiye’nin eğitim sisteminde bazı olumlu gelişmelerin de olduğunu ortaya koydu. Özellikle üniversite mezuniyet oranları ve öğrenci terk oranları, OECD ortalamasıyla kıyaslandığında Türkiye’nin başarılı bir performans sergilediğini gösteriyor. Ancak öğrenci terk oranlarının düşük olması da Türkiye'deki öğrencilerin memnun olmadığı bölümlerinin değiştirememesinin ekonomik özgürlük ile ilişkisi olduğu düşünülebilir.
Mezuniyet Oranları OECD Ortalamasının Üzerinde: Üniversiteye Girince Bitiriyoruz
Rapora göre, Türkiye’de bir lisans programına başlayan öğrencilerin yüzde 64'ü programı teorik süresi içinde başarıyla tamamlıyor. Bu oran, yüzde 43 olan OECD ortalamasından oldukça yüksek. Programın bitiminden üç yıl sonra mezuniyet oranının yüzde 86'ya yükselmesi de bu başarıyı pekiştiriyor. Ayrıca, lisans programlarında ilk yıl yaşanan öğrenci terk oranları Türkiye’de yüzde 1 iken, bu oran OECD ortalamasında yüzde 13 seviyelerinde seyrediyor. Bu oran ne kadar iyi olarak gözükse de ekonomik sebepler yüzünden bölüm değiştirememek olarak da görülebilir.
OECD Raporu ve Önemine Dair
OECD, 1961 yılında kurulan ve 38 üye ülkesiyle dünya ekonomisinin büyük bir bölümünü temsil eden uluslararası bir kuruluştur. Küresel ekonomik, sosyal ve çevresel sorunlara yönelik politikalar geliştirmek ve ülkeler arasında işbirliğini teşvik etmek amacıyla faaliyet gösterir.
OECD'nin raporları, ülkelere ait verileri bağımsız ve karşılaştırılabilir bir şekilde sunmasıyla büyük önem taşır. Bu raporlar, eğitim sistemlerinin güçlü ve zayıf yönlerini uluslararası bir perspektiften değerlendirme imkanı sunarak, hükümetlere ve eğitim otoritelerine yol gösterir. OECD'nin bağımsız yapısı ve kapsamlı metodolojisi, sunduğu verilerin güvenilirliğini artırır. Bu nedenle, OECD raporları eğitim politikalarının belirlenmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir referans kaynağı olarak kabul edilir.





