GÜNDEM

Meral Akşener: Sayın Kılıçdaroğlu'na kefilim

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul’daki Balkan-Rumeli Mübadele Buluşması’nda, “Ben, Meral Akşener. Hasan Tahsin Argun’un yeğeni, iki Batı Trakya cumhuriyeti kurmuş, Atatürk’ün arkadaşı Hasan Tahsin Argun’un yeğeni. Ve diyorum ki, onun adına diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu, PKK ile masaya oturmaz, kefilim. FETÖ ile masaya oturmaz, kefilim. Hizbullah ile masaya oturmaz, kefilim. Harama el uzatmaz, kefilim” dedi.

Abone Ol

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, ünlü tarihçi İlber Ortaylı, jeolog Celal Şengör ve sanatçı Candan Erçetin’in katılımı ile bugün İstanbul’da Balkan-Rumeli Mübadele Buluşması düzenlendi.

Akşener, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“MİSAFİR DEĞİLİZ, EV SAHİBİYİZ”

“Muhacir, mahcur, göçmen, mübadil isimleri ile anıldık ama bütün büyük çoğunluğumuz, Anadolu’dan gitme yörüktür, Türkmen’dir. Dolayısıyla Anadolu’nun sahipleri olarak, Rumeli’ye, Rumeli’yi Türkleştirmek, Müslümanlaştırmak için gönderildik. Misafir değiliz, ev sahibiyiz. Bizi buradan, devlet ebed müddet olsun diye gönderdiler.

Annemin ailesi Avşar, babamın ailesi Savcılı Türkmen’i. Gittiler Yunanistan’a, gittiler Bulgaristan’a, isimleri oldu Tanrı Dağı Türkmenleri. Şimdi bir yanlış yapılıyor; misafir muamelesi. 21 yıldır artarak giden bir misafir muamelesi. Hayır, biz misafir değiliz. Biz, Rumeli ve Balkanları Müslümanlaştırmak, Türkleştirmek için gönderilmiş, o görev ile gönderilmiş evladı fatihanız. Fethedenlerin evlatları, hoş geldiniz. Balkanların her bir köşesinde en fazla eziyet gören ama of demeyen, şikayet etmeyen ve çektiği bütün acıları sineye çeken, sonra mecburen gönderilip ‘Orayı fethet, orayı Müslümanlaştır, orayı Türkleştir’ denilenler büyük eziyetler, büyük vahşetler, büyük kırımlar yaşadıktan sonra Osmanlı çekilir, ‘Türkiye’ye dön’ derler. Benim ailem onlardan birisi. Buradakiler gider, oradakiler gelir.

“YAZIKLAR OLSUN BİZE Kİ BUNLARIN FİLMİ YAPILMADI. YAZIKLAR OLSUN, YUH OLSUN BİZE Kİ BUNLARI ANLATMADIK BİZ”

Enteresandır Sayın Cumhurbaşkanım, Rumeli’nin büyük ailelerinden, zengin ailelerinden birçoğu burada. Bilir misiniz, tamamımızın aileleri Osmanlı’ya borç vermiştir, almamıştır. Malını mülkünü bırakmıştır, konuşmamıştır. Bin 242 dönümün yerine adam başına sekizer dönüm verilmiştir, ‘Sağ ol’ denmiştir. Özel bir durumumuz vardır; kadınlar, çok güçlüdür. Hafızadır ve asla unutmazlar. Asla hiçbir şeyi unutmazlar. İyiliği de unutmazlar, kötülüğü de unutmazlar. Çünkü üç tane iç göçü kadınlar yapmıştır. Erkeklerimiz askerdir. Annemin amcası şehittir Yemen’de. Hepiniz aynısınız. Hepimizin ailesinde bir şehit mevcuttur ve küçücük çocukları ile önce Balkanların içinde, sonra Balkanlardan Türkiye’ye göç edilmiştir, ayak çıplak, başı kabak. Şimdi hayal etmenizi istiyorum. Biz, bundan hep mahrum kaldık. Gözünüzü kapatın ve bir aile düşünün; koca yok başta, baba yok başta, yaşlı dede var. Anneanne, babaanne var. Kucakta küçük bir çocuk. Sırtta bir çocuk, elde bir çocuk. Yürüyorsunuz; kadınsınız, yürüyorsunuz. Birini feda edeceksiniz, bir çocuğunuzu feda edeceksiniz. Yazıklar olsun bize ki bunların filmi yapılmadı. Yazıklar olsun, yuh olsun bize ki bunları anlatmadık biz. Onun için, Suriyeliler ile bir tutuluyoruz, böyle bir şey olamaz. Bir çocuğunuzu gönüllü olarak bırakıyorsunuz, ikisini kurtarmak için. Biz, onun için anavatanımıza döndüğümüzde hiç şikayet etmeden, önce çalışırız. Kadın, erkek, çocuk çalışır, şikayet etmez. Erkeklerimiz; kanuna, tüzüğe, genelgeye her şeye uyar. Kirasını zamanında öder. Borç takmaz. Mafya çıkmaz, baron çıkmaz, uyuşturucu baronu çıkmaz aramızdan ve en önemli özelliğimiz, bizim köylerimizdeki mezarlığımızda sadece dedelerimizin, anneannemizin ve babaannemizin mezarı vardır.

“ORTA ASYA’DAN GELEN AİLELERİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ”

Biraz evvel Büyükşehir Belediye Başkanı’mız dedi; ‘Suriyeliler ile bir tutuluyor, kaçaklarla bir tutuluyor’. Bu coğrafyanın, Anadolu’nun, Orta Asya’dan gelen ailelerin çocuklarıyız biz. Kızık Türkmeni’yiz, Oğuz Boyu’yuz ve bütün o bölgede Tanrı Dağı Türkmen’i adını almışız. Bütün şeriye sicillerinde, tapu defterlerinde ailelerimizin isimleri yazılıdır. Şimdi eğer pergelin ucunu bu mavi bozkurtun hemşerileri üzerine koyarsanız ve misafir muamelesi yapmazsanız ve bu ülkenin en fedakâr, en verici, en saygılı insanları olan bu Türkmenlerin ne kadar acı çektiğini bilirsiniz.

“SAYIN KILIÇDAROĞLU, PKK İLE MASAYA OTURMAZ, KEFİLİM. FETÖ İLE MASAYA OTURMAZ, KEFİLİM”

Şimdi, 21 yıldır hakaret yiyoruz. Biz, Başbuğ kabul ederiz, mavi gözlü Bozkurt’umuzun annesine yapılan her türlü hakaret gittikçe arttı. En son Rumeli Türklerinin tamamı Suriyeliler ile bir tutuldu. Bunun için bir karar vereceksiniz. Gördüğüm kadarıyla burada çoğunluk kararını vermiş görünüyor. Bir karar vereceksiniz. Bu 21 yıldır bizleri küçümseye küçümseye giden, bizleri birilerine tercih ede ede giden, bizlere parmak sallayan ve devamlı Türklüğümüzü sorgulayan bu nobran, bu abes, bu tarih bilmez, bu coğrafya bilmez, bu edebiyat bilmez, bu felsefe bilmez, bu mantık bilmez zihniyeti bu pazar günü helal oylarınız ile devireceksiniz ve 13. Cumhurbaşkanı olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz. Ben, Meral Akşener. Hasan Tahsin Argun’un yeğeni, iki Batı Trakya cumhuriyeti kurmuş, Atatürk’ün arkadaşı Hasan Tahsin Argun’un yeğeni. Ve diyorum ki, onun adına diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu, PKK ile masaya oturmaz, kefilim. FETÖ ile masaya oturmaz, kefilim. Hizbullah ile masaya oturmaz, kefilim. Harama el uzatmaz, kefilim. Çünkü Allah’a bin şükür, babamın amcasının bize bıraktığı en önemli miras, dürüstlüğüdür. Dolayısıyla o dürüstlüğü arkama alarak, ona layık olmaya gayret eden bir yeğen olarak, bütün müktesebatım üzerine kefilim, bana ihtiyacı yoktur ama benim hemşerilerim arasında kefilim ki kul hakkına el uzatmayacak.”