Mardin'de kuraklıkla beraber tarım ürünleri de verimsiz bir sezon geçirdi. Pazar tezgahlarına yansıyan kuraklığın etkileri, çiftçileri sondaj kuyularına yöneltti. Elektriğe gelen zamlar nedeniyle çiftçiler, yüksek miktarda faturalar ile karşı karşıya kaldı.

"ÇİFTÇİLİKTE SIKINTI YAŞIYORUZ"

Ülkenin kalkınabilmesi için, çiftçilere de destek verilmesi gerektiğini ve vatandaşlarında bu sayede rahata gireceğini söyleyen Nimet Adıbelli şunları söyledi:

"Mardin pazarcılarındanım. Pazarcılık dışında aynı zamanda çiftçilikle uğraşıyoruz. Kısmi olarak, yağmura bağlı olarak çiftçilik yapıyoruz. İmkânımız yok sondaj açıp su çıkaralım. Allah’ın verdiği yağmurla tarım yapmaya çalışıyoruz. O da bizim bölgemizde, eylül ayında yağış alamadı. Diğer bölgelere göre düşük bir yağış aldı. Bundan dolayı da çiftçilikte şu an sıkıntı yaşıyoruz. Yağış olmadığı zaman diyelim ki bir tarla ektiğin zaman, yağış olduğu zaman 1 ton buğday alırsanız yağış olmadığı zaman o direk 250-300 kiloya düşüyor. Öyle olduğu zaman, hem giderimiz çok oluyor, aynı zamanda satışımız da az olur. Sen, 1 ton aldığın zaman en azından 1 kilosunu 6-7 liraya sattığın zaman, 7 milyar (7 bin lira) para yapar. 300 kilo sattığın zaman 300 kilonun yapacağı topu topu 2 milyardır (2 bin liradır). Bu da senin o tarlaya verdiğin emeğin, verdiğin masrafın mazotudur, gübresidir bunları karşılamıyor. Bundan dolayı sıkıntı çekiyoruz. Yani bir an evvel yetkililerde çiftçilere destek olsalar hem ülke açısından hem de çiftçiler açısından çok iyi olur. Hem çiftçiler kalkınır hem de ülkemiz kalkınır ve vatandaşta rahata girer."

"YAĞMAYAN YAĞIŞA BAĞLIYORUZ"

Hüseyin Değer ise şunları söyledi:

"Çiftçiyim, eylül ayında yağışın az gelmesi hem mevsimin geç olması hem de yağış olmadığı için bizi etkiliyor. Bizim burada yağış olmadığı için sondajlar ile sulama yapıyoruz. GAP barajı buraya kadar gelmedi. Mezopotamya dedik mi Mardin olarak geçiyor. Derik’ten bu yana, Kızıltepe’nin bir kısmını içine alıyor… Gerisi kuraklıktır. Yani sondajlar ile yapılıyor. Bunun için de bizim burası, Mezopotamya ovası olarak ekinlerimiz de buğdaydır, arpadır, mısırdır, pamuktur bu ekinler suyla olur. Yağış yağmadığı müddetçe bu bizim zararımızadır. Sondajları da çalıştıramıyoruz. Niye çalıştıramıyoruz? Çünkü elektrik faturası bize geliyor, adam geliyor sana bir kâğıt veriyor diyor ki elektrik faturası, ne kadar Allah bilir. Zaten normal elektrik saati, saat dediğimiz sayaç, trafonun üstündedir. Ne sen görebiliyorsun, yani sondaj sahibi olarak onu görmeye imkânın yok. Adam diyor ki biz uzaydan takip ediyoruz, tamam uzaydan takip ediyorsun ama nasıl takip ediyorsun. Fatura veriyor sana diyor ki bu kadar, ne kadar? Mesela adam yazıyor, 250 milyar, arkadaş benim 200 dönüm arazim varsa ve ben bunu sondajla suladıysam 250 milyar elektrik faturası geldiyse, gübredir, tohumdur, ilaçtır, mazottur artık yani böyle giderse çiftçinin yüzde 80’i iflas durumundadır. Devletin bize imkân tanıdığını söylüyoruz, elektriğin yüzde 60 devletten, yüzde 40 esnaftan yani halktan karşılıyor. Sayaç trafoda, ne kadar harcadığını bilmiyorsun. Ceza gönderiyorlar, istedikleri gibi at koşturuyorlar. Buda tabi ki çiftçinin bir zararıdır. Mazot olmuş 26-27 milyon bu da bir zarardır. Hepsini neye bağlıyoruz? Yağmayan yağışa bağlıyoruz. Yani yağış yağarsa kuyular çalışmaz, kuyular çalışmazsa elektriğe para gelmez oradan kar ederiz. En azından buradan kazançlı çıkarız. Hepimiz düzenli yağışı umut ediyoruz. Ekimde de yağmazsa inşallah kasımda yağar."

"ÇİFTÇİNİN İLACI YAĞIŞTIR"

Bir başka esnaf Mahsun Başçı ise, "Yağmur yağmayınca çiftçiyi etkileniyor. Yağmadı mı fiyatlara da yansıyor. Sebzeleri etkiledi. Fiyatlar şu an için uygun ama 1-2 hafta sonra patlama yapar. Yerli bittiği zaman seralar uçuşa geçecek" diye belirtti. Ali Özkoç, "Mardin de pazarcılık işi yapıyorum. Yağış olmadığı zaman çiftçiler etkileniyor. Çiftçinin ilacı yağıştır. Yağış olmadı mı herkes etkileniyor. Mahsulat az oldu mu da Türkiye’deki anlayış böyle, mal az oldu mu pahalı satılır, çoğaldı mı ucuza satılır. Fırsatçılık çok" ifadelerini kullandı.