Kürt aydın ve gazeteci Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da katledilmesine dair açılan ve JİTEM Ana Davası ile 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen davanın karar duruşması, Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 
 
Musa Anter’in oğlu Dicle Anter’in de hazır bulunduğu duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Fatma Kurtulan, Kemal Peköz, Abdullah Koç ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Yıldırım Kaya’nın yanı sıra Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı.

YAKALAMA EMİRLERİNE CEVAP VERİLMEDİ
 
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşmada, sanık Hamit Yıldırım hakkında Şırnak CMK infaz bürosunca adli kontrol yükümlülüğünü yerine getirmediğine dair tutanak tutulduğu, yakalama emri olan sanıkların yakalama emirlerine cevap verilmediği belirtildi. 
 
Duruşmada söz alan sanık Hamit Yıldırım’ın avukatı, müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle adli kontrol yükümlülüklerini sağlamadığını öne sürdü. 
 
ANTER: SÖYLENECEK SÖZ KALMADI
 
Ardından katılan sıfatıyla beyanda bulunan Dicle Anter, “Bu şartlar altında söylenecek söz kalmadı” dedi. Önümüzdeki 20 Eylül’de davanın zaman aşımına uğrayacağını hatırlatan Anter, “Bu bir insanlık suçudur. Uluslararası alanda mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti.
 
TÜRKDOĞAN: BİZİM ÇABAMIZLA BU DAVA AÇTIRILDI
 
Avukat Öztürk Türkdoğan ise, davanın zaman aşımından bitirilecek olmasının müvekkili açısından büyük bir kaygı teşkil ettirdiğini belirterek, davanın insanlığa karşı suç bakımımdan değerlendirilmesini talep etti. Türkdoğan, “Hakikat hakkı çerçevesinde bu davanın bitirilemeyeceğini belirtmek istiyorum. Meclis araştırma raporlarına bakarken, 1995 yılına ait faili meçhul siyasal cinayetleri araştırma raporunu gördüm. Bu raporda Anter cinayetine de değiniliyor. Kürt halkına yönelik korku salma amacı ifade ediliyor. Bu raporda DGM başsavcısı hakkında da suç duyurusunda bulunuluyor. Bu raporların gerekliliği yerine getirilemedi ama bizim çabamızla bu dava açtırıldı” ifadelerini kullandı.
 
‘RAPORLAR MAHKEMEDE OKUNSUN’
 
“Hakikatin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz” diyen Türkdoğan, şöyle devam etti: “Hakikat açığa çıktıktan sonra mahkemeniz değerlendirme yapacak ama açığa çıkmadan dosyayı kapatmanın yeni ihlaller yaratacağını düşünüyorum. Ape Musa’nın katledilmesi, Mehmet Sancar ve Uğur Mumcu’nun katledilmesi gibi o kadar çok olay oluyor. 1993 yılında doğu ve güneydeki olayların araştırılması için de araştırma komisyonu raporu oluşturuluyor. Yine gereklilikler yerine getirilmiyor. 1997 yılında Susurluk raporu hazırlanıyor. Bu raporların etkisiyle Mehmet Ağar suç örgütü liderliğinden yargılandı, hüküm giydi. Aradan kaç yıl geçmiş biz hala adalet arıyoruz ama hala failler hak ettiği cezaları almıyor. Bu raporların mahkeme tarafından okunmasını talep ediyoruz.
 
"TÜRKİYE ADALETİ BU KADAR ÖRSELENMEMELİYDİ"
 
Türkiye adaleti bu kadar örselenmemeliydi. Ayırma taleplerimiz kabul edilmedi. Şimdi ayırma kararı veremezsiniz. Ayırıp zaman aşımı uygulayamazsınız. Ayırma kararımızı kabul etmediniz, şimdi ayırırsanız, bu ihlale neden olacaktır. Dosyadaki eksiklerin tamamlanması ve Abdülkadir Ayhan’ın ifadesinin alınmasını talep ediyoruz. Hamit Yıldırım hakkında tutuklama kararı verilmesini talep ediyoruz. Bu yargılamanın sürmesini talep ediyoruz.”
 
Duruşmaya katılan Orhan Miroğlu’nun avukatı Serhat Menzilcioğlu, söz konusu cinayetin toplumda infial yaratma amacı güttüğünü gördüklerini belirtti.  Menzilcioğlu, “Mehmet Eymür ifadesinde tanık olduğu suçları itiraf etti. Karşımızda illegal bir örgüt var. 77’nci maddede belirtilen sebeplerle cinayetler işliyor. Toplumda korku uyandırmak adına eylemler yapmıştır. Zaman aşımı için Abdülkadir Aygan’ın ifadesinin beklenmesini istiyoruz” dedi.
 
SANIK AVUKATLARI CİNAYETİ 'MEDYATİK BİR OLAY' OLARAK NİTELEDİ
 
Sonrasında emekli albay sanık Savaş Gevrekçi’nin avukatı Hikmet İşler söz aldı ve müvekkilinin “masum” olduğunu iddia ederek, davanın düşmesine yönünde karar verilmesini talep etti.
 
Sanık Hamit Yıldırım’ın avukatı se cinayeti “medyatik bir olay” diye tarifledi. Abdülkadir Aygan’ın huzurda ifadesinin alınmasını istediğini ifade eden Yıldırım müdafisi, buna rağmen davanın düşürülmesi talebinde bulundu.
 
Son olarak konuşan Dicle Anter, İsveç’ten Adalet Bakanlığı’na gönderilen evrakların orijinalini talep etti. Hamit Yıldırım’ın adli kontrol ihlali konusunda geç tebligat yapıldığını ifade eden Anter, “6 gün içinde bir rapor sunamamışlar. Şüphe duyulmasını istiyorum” dedi.
 
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Abdülkadir Aygan hakkında Adalet Bakanlığı’nca yazılan ve bu celseye gönderilen yazı cevapları da göz önüne alınarak akıbetinin tekrar sorulmasına; Cemil Işık’ın Almanya’da öldürülmesine dair Adalet Bakanlığı’na yazılan yazının beklenmesine; yakalamalı sanıklar hakkında yakalama emirlerinin devamına; tanık Celal Yertekin’in adres tespiti için tekrar yazı yazılmasına; Ömür Özüyılmaz’ın FETÖ firarisi olarak yakalanıp yakalanmadığının sorulmasına; Hamit Yıldırım’ın adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına yönelik taleplerin reddine, sağlık sorunları sebepleriyle yükümlülüğünün yerine getirmediği sebeple belgelerin sunulması için süre verilmesine karar verdi.
 
Mahkeme, davanın insanlığa karşı suç oluşturması ve bu anlamada zaman aşımına tabi olmadığı yönündeki savunmaların ve dosya hakkındaki tefrik taleplerinin de bir sonraki celsede değerlendirileceğini belirterek, duruşmayı dosyanın zaman aşımı süresinin dolacağı 20 Eylül’den bir gün sonrasına (21 Eylül) erteledi.