Millet İttifakı'nın 13. Cumhurbaşkanı adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adaylığının ilan edilmesinin ardından ilk röportajını Sözcü'ye verdi.

MASADAN ÖNCE BAŞLAYAN DEĞİŞİM

Altılı masa fikri ilk kafanızda nasıl oluştu?

Bu süreç, altılı masa'nın oluşumundan çok daha önce başlayan bir değişimin sonucu; değişimin merkezinde de demokrasi var. Yani, demokrasiye inananlarla, ülkemiz için demokrasinin evrensel kriterlerine uygun bir yönetim tarzının gerekliliğine inananlarla, kimseyi ayırmadan ve ötekileştirmeden birlikte olma arzumuzun bir sonucu altılı masa. Bu bağlamda altılı masanın tek bir mimarı yok; aksine karşılıklı olarak birbirimize uzattığımız elleri havada bırakmayan top yekûn bir kararlılık var.

MASADAN ÖNCE BAŞLAYAN DEĞİŞİM

Nedir bu kararlılık?

Detaylara girmeksizin söylüyorum, özetleyerek ifade etmek istiyorum. Mevcut siyasi iktidarın Türkiye'yi bir uçuruma doğru sürüklediğini görüyor, biliyorduk. Bu sürüklenişin karşısında da benzer endişeleri taşıyan, Türkiye'nin geleceğine dair de benzer çözümler sunan siyasi partiler vardı. Dolayısıyla biz mevcut siyasi iktidarı demokratik seçimler yoluyla yenmek için bir araya gelmedik sadece. Bu hedefin daha da ötesinde, bu hedeften daha da önemli ve anlamlı olan bir amaç için bir araya geldik. Bu amaç da “Cumhuriyetimizi ikinci yüzyılında demokrasiyle taçlandırmak” şeklinde özetlediğimiz hedefti. Yoksa mevcut siyasi iradeyi demokratik seçimler yoluyla yenebilirsiniz… Peki, eleştirdiğiniz bu sistemi devam ettirecekseniz, ne farkınız kalacak sandıkta yendiğinizden? Üstelik sağlayacağınız seçim başarısıyla birlikte tek adam rejimi anlayışını devam ettirirseniz,  bu ahlaki ve vicdanı bir şey de olmaz. Bu noktada, “Birbirimize karşı haklı/haksız önyargılarımızdan kurtulalım, asgari müştereklerde buluşalım ve bu buluşmanın bizi azami müştereklere ulaştırmasına şans tanıyalım” diyerek çıktık yola.

MİLAT: ERBAKAN'I ANMA TOPLANTISI

Ne zaman somutlaştı?

Altılı masanın temellerinin atılmasına ilişkin somut bir milat istiyorsanız, “Sayın Temel Karamolloğlu'nun genel başkanlığını yaptığı Saadet Partisi'nin düzenlediği merhum Necmettin Erbakan'ı anma toplantısına katılmam” diyebilirim. Bu katılımın kararının kamuoyuna duyurulduğu dakikalar itibariyle yükselen tepkileri hatırlayın. Üstelik bu tepkiler sadece CHP'ye ve bana yönelik olmadı; Saadet Partisi'ne ve değerli Genel Başkanı Temel Bey'e yönelik de oldu. Ancak biz bu tepkilere rağmen orada bulunmanın doğruluğundan karşılıklı olarak hiç şüphe etmedik. Bu adımın öncesinden başlayacak şekilde tüm toplum kesimleriyle bir karşılık beklemeksizin bir ilişki kurma çabamız elbette vardı. Ancak o buluşma tüm bu çabamızın geldiği noktayı göstermesi açısından çok önemliydi. Ardından 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine karşı toplumun büyük bir bölümüyle birlikte gösterdiğimiz ortak duruş; bu girişim sonrasında başlayan süreçte ise gösterdiğimiz ödünsüz demokrasi ve adalet kararlılığı, CHP özelinde bizi toplumun farklı kesimleriyle yakınlaştırdı. 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu'nda ise bugün altılı masada da yer alan CHP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin bulunduğu “Hayır” buluşması tüm ezberleri bozdu.

İDEOLOJİK DUVARLARI YIKAN SLOGAN

Ardından da Adalet Yürüyüşünüz geldi, değil mi?

Evet! İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığım Adalet Yürüyüşü geldi. Zaman zaman Adalet Yürüyüşü'nün heba edildiği gibi akıl almaz yorumlar yapılır. Bakın, Adalet Yürüyüşüne, Ankara'nın Çankaya İlçesi'nden başladık; ilk geceyi Yenimahalle Belediyesi sınırları içinde geçirdik. Ve sonrasındaki yaklaşık 23 gün süresince tek bir CHP'li belediye yoktu yolumuzda. Elbette halkımızın büyük bir katılımı, yürüyüşümüze yönelik ilgisi vardı. Ancak çok daha önemlisi Ankara'dan İstanbul'a yürüyüşümüz boyunca geçtiğimiz yerleşim yerlerinin değerleri, sakinlerinin bizi doğrudan tanımış olmasıdır. Türkiye'nin en önemli karayolu hattını kullanan milyonların bizi tanımış olmasıdır. Daha da önemlisi olağanüstü hal koşullarında gerçekleşen bu yürüyüşümüz, topluma umut verdi; “Hak – Hukuk – Adalet” sloganı tüm ideolojik duvarları kalıcı olarak yıkan bir sembole dönüştü.

AK PARTİ İÇİNDE VİCDAN SAHİBİ OLANLAR

Yürüyüşün sandığa yansıması da oldu…

Bakın bu yürüyüşten sadece iki yıl sonra, Ankara'yı, Bolu'yu, İzmit'i, İstanbul'u Millet İttifakı çatısı altında seçimlere giren CHP'li arkadaşlarımız kazandıysa, yürüyüş hattı dışındaki büyükşehirlerde de büyük başarılar kazanıldıysa, bunda Adalet Yürüyüşü'nün büyük katkısı vardır. Ve nihayetinde Millet İttifakı'nın temellerinin atılmasını sağlayan bir hamle geldi Sayın Meral Akşener'den. Pırıl pırıl bir parti kurarak, İYİ Parti'yi kurarak, demokrasi mücadelesindeki yerini aldı. İYİ Parti'nin önüne çıkartılmak istenen engeli de birlikte dayanışarak ortadan kaldırdık. 2018 seçimleri de bu kapsamda önemlidir. “Asıl kaybedenin Erdoğan olduğunu söylediğimde” bana kızanlar, 2018 seçimlerinden sadece 9 ay sonra, bir yıl bile değil 9 ay sonra Türkiye'nin neredeyse tüm metropollerinde AK Parti'nin yenildiğini unutmasın. Bu yenilgi aynı zamanda mevcut siyasi iktidar içindeki vicdan sahibi isimleri de harekete geçirdi. Bu süreçte Gelecek Partisi ve DEVA Partisi'nin kuruluşları gerçekleşti ve gördük ki bu güzel ülkemiz için düşlerimiz ortak. Ezcümle, sonrasında yaşananları biliyorsunuz. Uzun bir anımsatma oldu ama işin aslı böyle. Şöyle bitireyim, sadece benim değil “Bu ülkede gerçek manada demokrasi tesis edilsin, ayrılık olmasın” diyen herkesin aklında ve vicdanındaydı bu masa. Güzel olan budur!

CHP'den Soylu'ya 'bağış' sorusu: Toplanan 115 milyar nerede?  CHP'den Soylu'ya 'bağış' sorusu: Toplanan 115 milyar nerede?

ÖNÜNDE DURMAK İSTİYORLARSA…

Adaylığınız açıklanana kadar geçen sürede “Sadece 5'li çete değil bazı finans çevreleri” tarafından da size karşı duvar örüldüğünü söylediniz. Bugün de bu finans çevrelerinin size karşı duvar olacağını düşünüyor musunuz? Bu duvarı nasıl yıkacaksınız?

Bakın; altılı masanın bir ortak politikalar metni ve bu metinle birlikte de bir anayasa önermesi var. Bu iki metnin özeti size göre nedir derseniz, demokrasidir, hak- hukuk adalettir. Ama yaşamın her alanında hak, hukuk ve adalettir. Siyasette, eğitimde, sanatta, iş dünyasında, çalışma hayatında, doğa politikalarında, ekonomide; her alanda hak, hukuk ve adalet. Haliyle biz yaşamın her alanında demokrasiyi tesis edeceğiz ve adaleti sağlayacağız. Bakın, bu ülkenin 418 milyar doları çalınmış. Kim çaldı, nasıl çaldı ortaya çıkacak. Ortaya çıkmakla da kalmayacak; her kuruşu geri alınacak. Yağma düzeni son bulacak, nepotizm, kayırmacılık son bulacak. Ucu nereye gidiyorsa gitsin. Evrensel hukuk kaideleri içinde, kesinlikle ve kesinlikle hukuk içinde kalınarak yapılması gereken ne varsa yapılacak. Bunun önünde durmak isterlerse kendileri bilir. Tercih onların…

“Dış mihraklar” yok milletin vicdanı var!

AKP-MHP sizin ABD ile dış mihraklarla anlaştığınızı iddia ediyor. Bu konuda ne diyorsunuz? O dış mihraklara da bir mesajınız var mı?

Mihrak, “odak” demek ve bizim anlaştığımız tek odak var; o da milletimizin vicdanıdır, milletimizin ferasetidir. Biz milletimizin vicdanından ve ferasetinden aldığımız ilhamla yol yürüyoruz. Dolayısıyla AK Parti- MHP ikilisinin bu türden iddiaları laf-ı güzaftır. Ki bence kendileri de bu gerçeği biliyor; bizim milletimizin vicdanıyla, ferasetiyle buluştuğumuzu görüyorlar.

Belki birileri az kazanacak ama huzurlu bir Türkiye'de yaşayacak

Konuşmalarınızda yeni bir dünya yeni bir sistem dediniz. Neoliberalizm bitti tespiti yaptınız. Nasıl bir sistem öneriyorsunuz? Neoliberalizm ve finans çevreleri arasındaki ilişkiyi biliyorsunuz, bunu nasıl değiştireceksiniz?

Bakın, dünyada da “neoliberalizm” karşıtı bir eğilim gün geçtikçe güçleniyor. Bu süreçte yalnız değiliz. Zenginin daha zengin olduğu, fakirin daha da fakirleştiği bir düzen sürdürülebilir değil. Bunu herkes görüyor. Dünya yeni bir sosyal devlet anlayışıyla yeniden formatlanmalı. Göreceksiniz bu yeni dönemin öncü ülkesi olacağız. Bizim bu süreçteki nihai hedefimiz “Tek bir çocuğumuz dahi yatağa aç girmeyecek” şeklinde özetlediğimiz yeni bir ekonomik programdır. Birlikte üreteceğiz ancak hakça bölüşeceğiz. Belki birileri artık daha az kazanacak ama huzurlu bir Türkiye'de yaşayacak. Ve toplumun büyük bir bölümü de daha çok kazanacak. Gelir dağılımındaki eşitsizlik kısa sürede ortadan kaldırılacak ve inanın bu 84 milyon için huzur, refah, kardeşlik getirecek. Yani bu topraklarda yeniden hakça bir paylaşım düzeni kurulmuş olacak.

Fikir ayrılıkları oldu ama halka sorumluluğumuz var

1 yılı aşkın sürede masada nerede ve hangi konuda zorlandınız? Toparlayıcı bir sakinliğiniz olduğunu herkes biliyor ama zorlandığınız konular mutlaka olmuştur.

Elbette zaman zaman fikir ayrılıkları oldu. Ama inanın masada hiçbir zaman umutsuzluk olmadı. Olmadığı içindir ki zaman zaman yaşanan tıkanmalarda, hepimizin içine sinen bir çözüm yolu bulundu. Bulunacağına dair inancımız da hiç kaybolmadı. Çünkü bizim elbette birbirimize ve partilerimize karşı sorumluluklarımız var. Ancak öncelikli sorumluluğumuz halkımıza karşı. Halkımıza karşı sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ettik. Yukarıda da dediğim gibi, asgari müştereklerde buluşup, bu müşterekleri azami kılmak için her birimiz büyük bir çaba gösterdik.

Rövanşist, intikamcı olmam bunu yapana da izin vermem

Rövanş duygunuz var mı? Çünkü kutuplaştırmadan en çok yakınan sizsiniz.

Hayatımın hiçbir döneminde rövanşist olmadım. Ahlaka ve vicdana sığmayan, hukuk dışı tüm uygulamaların karşısında oldum ama rövanşist olmadım. İktidarı devraldığımızda geçmişe elbette bakacağız. Geçmişte yaşananlar arasında hukuk dışı bir takım uygulamalar varsa bunların gereğini elbette yargı yapacaktır. Ama bunu yaparken rövanşist, intikamcı bir yöntemi asla benimsemem, benimsenmesine de izin vermem. Altılı masanın tüm liderleri de benimle aynı noktada.

FETÖ, PKK, yeraltı suç örgütleriyle mücadele

Tüm terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele edeceğiz. Aynı zamanda yeraltı suç örgütleriyle de kararlılıkla mücadele edeceğiz. Bu ülkenin her bir karış toprağı, kentleri, sokakları, okulları, meydanları terörden, yeraltı suç örgütlerinin hakimiyetinden kısa sürede temizlenecek; göreceksiniz. Partimizin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nde de ifade etmiştim bu hedefimizi. Partimizin topluma verdiği bir sözdür bu.