Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut genel başkan Özgür Özel'in seçildiği CHP Kurultayı'nın ve yerel seçimlerin ardından ilk kez televizyon ekranlarına çıktı.

Kılıçdaroğlu, KRT TV'de gazeteciler Elif Doğan Şentürk, Zafer Arapkirli, Ali Kemal Erdem ve Atakan Sönmez'in sorularını yanıtladı.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimi adaylığı için kendisine teklif edildiğini ifade ederek, kendisinin adaylığını dayatmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Bir kişi uzun süre genel başkanlık yapmamalı ama genel başkan değişecekse güvenli limana partisi taşımalı ve o limanda değişiklik gerçekleşmeli. Parti çalkantılı bir döneme girmeden, iç tartışmalara gebe bir yapı oluşmadan partiyi güvenli limana getiririz ve parti genel başkanını seçer. Düşüncem buydu. Kurultayda da bunu ifade ettim.

Kurultayımızda benim de kabul etmediğim... Bizim partimizin bir özelliği var. Kendi aramızda tartışırız, kavga da ederiz. Ama bu atışmalarda bireysel çıkara dönük hiçbir şey yapmayız. Tartışmanın odağında da parti vardır.

ÖZGÜR ÖZEL İLE 1,5 SAATLİK GÖRÜŞME

Tartışmaların sıkıntılı bir sürecin içine sokulmasını asla doğru bulmadım. Özgür Bey'e genel başkanlığı devrederken 1,5 saatlik özel bir görüşme yaptık. Düşüncelerimi kendisine aktardım ama Özgür Bey benim bu konudaki düşüncelerimi biliyor.

Hayatın kendisinde vefa dediğimiz bir kavram var. Bu kavramın ne kadar değerli olduğunu düşünen her insan bilir. Kendi aramızda oturup bu kavram üzerinde çok daha güzel şeyler yapabilirdik. Kırgınlıklar önlenebilirdi. Benim güvenli limandan kastettiğim bu.

ÜMİT ÖZDAĞ İLE PROTOKOL

Sinan Oğan beyle bir görüşme yaptık. Görüşmeyi yalnız yapmadım. Başka bir arkadaşım daha vardı. Bir belediye başkanı arkadaşımız vardı. Görüşmeden sonra onun bazı talepleri oldu. Ben, 'Ben diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam. Önce görüşeyim ondan sonra size döneyim' diye söyledim. Ertesi gün bütün genel başkanları aradım. Dediler 'Herhangi bir sorun yok. Aday sizsiniz, oturun konuşun' dediler. Bu olaydan sonra biz ikinci turda Zafer Partisi ile bir araya geldik. Yetki bana verildiği için görüşmeleri yaptık. Görüşmelerde Zafer Partisi'nin de talepleri oldu.

Bir oya dahi ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. O günün koşullarını bir tarafa bırakıp, bugüne göre yorum yapmak kadar yanlış bir şey yok.

Kaldı ki o dönemki anketlerin hepsinde biz öndeyiz. Bunlar ortadayken Zafer Partisi ile protokol imzaladık. O protokolde çok önemli bir şey var. 'Belediye Başkanlarını mahkeme kararı olmadan kayyum atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği' yazılı. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı buna imza attı. Bunu kimse konuşmuyor.

'HANÇER' ÇIKIŞI

Beraber yola çıktığınız arkadaşlar, birlikte mücadele ettiğiniz, birlikte kavga verdiğiniz ve "İlla sen Cumhurbaşkanı adayı ol" diyen arkadaşlar dönüp tam tersini yaparlarsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın taktirine sunayım.

Sanki ben zorla cumhurbaşkanı adayı olayım... Böyle bir şey aklımdan geçmiyordu. Ama MYK'de de PM'de de 'Olmazsa olmaz, sizin mutlaka olmanız lazım' bir sürü ama... Her toplantıda bunlar söylendi. "Peki, partinin kararına uyalım" dedik. Şimdi arkasından "Keşke aday olmasaydı" dediler.

DEMİRTAŞ’A ZİYARET

Bir vekilin dokunulmazlıklarının kaldırılması için anayasa değişikliğine gerek yok. AK Parti'nin grubu yetiyor zaten. Neden bir anayasa değişikliği ile dokunulmazlıklar kaldırılmak isteniyor? Çünkü CHP'ye tuzak kuruyorlar. O dönem terör bir hayli yoğunlaşmış vaziyette, dokunulmazlıkları bir anayasa değişiklikleri halinde getirelim buraya, CHP'de buna hayır diyecek o zaman seçimlerde meydanlarda 'Teröristleri koruyan parti bu' diyeceklerdi. Biz de dokunulmazlıkları kaldırın kardeşim dedik.

Selahattin beyin bugün içeride olması bir hukuk faciasıdır. Erdoğan özellikle onu içeride tutuyor 'Ben seni başkan yaptırmayacağım' dediği için. Sadece Selahattin bey değil Gezi tutukluları var. Milletvekili var. Osman Kavala var. Siz mahkeme kararı, AYM, AİHM kararı uygulamıyorsunuz... Yarın, Demirtaş'ı ziyarete gideceğim.

AKŞENER'İN MASADAN KALKMASI

Sayın Akşener'in hangi gerekçeyle masadan kalktığını ve hangi gerekçeyle masaya döndüğünü ben bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur, yan yana gelirsek ilk soracağım soru da bu olacak. Akşener masadan kalksaydı sonuç farklı olur muydu bilmiyorum."

SİNAN OĞAN YANITI: BİR KONOMİK KRİZİ YOK BEYEFENDİNİN

Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan'ın, "Biz Altılı Masa adayını destekleseydik ve cumhurbaşkanı seçtirseydik, Türkiye bugünlerde yeniden seçimi konuşuyor olacaktı. Türk ekonomisinde kriz olacaktı, Türkiye'de siyasal kavga giderek derinleşecekti” sözlerine şöyle yanıt verdi:

"Kendisini çok fazla ciddiye almak istemem ama Sinan Bey'in ne olduğunu, eğer bize destek verseydi bir ekonomik krizle karşılaşacağını biz de biliyorduk. Şimdi herhangi bir ekonomik krizi yok beyefendinin. Durumu da keyfi de son derece yerinde."