"Bizim Genel Başkan’ımız hep öğretir. Çünkü çok sever; yanındakileri çok sever, milletini çok sever, ülkesini çok sever. 20 yıllık, 30 yıllık tecrübesini sabırla bu ülke için feda etmiştir, harcamıştır. Türkiye'nin bu sevgiye ve bu samimiyete ihtiyacı var. Az kaldı diyorum” dedi.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın 24 Kasım Öğretmen Günü öncesinde düzenlediği Emekli, Çalışan ve Atanamayan Öğretmenler Buluşması bugün Miniatürk'te yapıldı. Buluşmaya, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri; emekli, çalışan ve atanamayan öğretmenler katıldı.

“GENEL BAŞKANI DA ÖĞRETMEN OLAN BİR PARTİDE FAALİYETTE BULUNMANIN GURURUNU YAŞIYORUM”

Etkinlikte konuşan İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, şunları söyledi:

“Bir kongre süreci içerisindeyiz. İstanbul'da geçtiğimiz haftalarda ilçe delegelerini seçtik ve bugün de ilçe kongrelerimiz var. Şu anda 10 ilçe kongresi yapılıyor. Önümüzdeki hafta 15, ondan sonra da 14 ilçe kongresiyle 4 Aralık'ta İstanbul'daki ilçe kongre sürecimizi tamamlayacağız. Kongreler zordur. Aslında kongreler, bütün il ve ilçe teşkilatlarını o konuya odaklar. Selma Başkan’ım bana böyle bir aktivite yapmak istediğini söylediğinde Sayın Genel Başkan’ım, önce tabii kongre süreci, biraz tereddüt ettik ama Öğretmenler Günü olunca tek bir farklı ses çıkmadı. İki elimiz kanda da olsa, bu kadar yoğun ve sıkışık bir gündem olsa da biz, bizi yetiştiren, bugünlere getiren kıymetli öğretmenlerimizi, kıymetli hocalarımızı, Öğretmenler Günü’nüzü bugün kutlayalım dedik. Bütün yoğunluğumuza rağmen İstanbul il yönetimi ve ilçe teşkilatlarımızla hep beraber burada sizlere verdiğimiz kıymeti, önemi, değeri göstermek için bu aktiviteyi tertip ettik. Ayaklarınıza sağlık, hoş geldiniz.

Genel başkanı öğretmen olan, hoca olan bir partinin mensubuyum. Annesi, babası öğretmen olan, hoca olan bir ailenin mensubuyum. Bütün halaları, bütün teyzeleri öğretmen olan, hatta teyzelerin eşleri, damatlara kadar Milli Eğitim'de olan bir ailenin mensubuyum. Ve tekrar vurguluyorum; genel başkanı da öğretmen olan bir partide faaliyette bulunmanın ayrıca onurunu, gururunu yaşıyorum.

TÜRKİYE’DE ÖĞRETMENLER HİÇBİR ZAMAN HAK ETTİKLERİNİ ALAMADILAR: Böyle bir ortamda tabii yaşım itibariyle şunu hatırlıyorum; Türkiye'de öğretmenler maalesef hiçbir zaman hak ettiklerini alamadılar. Hep fedakarlık eden taraf oldular. Bugün biz, sizlere hatırladığımızı ve bu problemlerinize odaklandığımızı göstermek için de ayrıca topladık. Başkanımız, size yapmış olduğu daha önceki bir sunumu bir kez daha burada tekrar edecekler. İyi ki varsınız diyorum. Biz; öğretmene, eğitime önem veren bir medeniyetin evlatlarıyız. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘Yeni nesil, Cumhuriyet sizlerin eseri olacaktır’ diyen bir anlayışın devamıyız. ‘Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum’ diyen Hazreti Ali'nin, ‘İlim Çin’de de olsa’ diyen Hazreti Muhammed'in ümmetiyiz. Dolayısıyla verdiğimiz önemi, değeri, kıymeti bu anlamda da her zaman vurguluyoruz.

MESLEĞİ BAŞINDA ŞEHİT OLAN ÖĞRETMENLERİMİZİ ANIYORUM: Bir vurguyu da burada yapmak lazım. Öğretmenler Günü ve bu ülke için görev başında mesleğini icra ederken şehit olmuş öğretmenlerimizi de burada bir kısmını anmak istiyorum. Necmettin Yılmaz, Şenay Aybüke Yalçın öğretmenimiz, Neşe Alten, Ayşe ve Numan Konakçı, Yasemin ve Bayram Tekin ve daha niceleri… Görevleri başında bu ülke için eğitim verirken, öğretmenlik yaparken şehit olmuş bütün öğretmenlerimizi, hocalarımızı da anıyorum.

ÖĞRETMEK İNSANIN DOĞASINDA VAR AMA HERKES YAPAMAZ: Sabah gelirken bir şey düşündüm; öğretmenlik, tabii pedagojik formasyon isteyen çok kıymetli, çok kutsal bir meslek. Ama bir taraftan da şunu düşündüm; aslında öğretmenlik, öğretmek insanın doğasında da var. Yani anne, evladına öğretir. Babalar o kadar vakit harcar mı bilmiyorum ama anneliğin doğasında vardır. Aslında her kurumda öğretenler vardır. Her yapının içerisinde tecrübesini, bilgisini paylaşan öğretenler vardır. Severler. Paylaşmayı severler. Aslında en kıymetli şeydir o. Çünkü zaman harcar, emek harcar, yılların birikimini öğretir, yılların birikimini paylaşır. Bunu yaparken de sabır gerekir, en büyük gücü de sevgidir. Sevdiği için anlatır, sevdiği için öğretir, sevdiği için tecrübelerini paylaşır, emek harcar, vakit harcar. Belki pedagojik formasyon yoktur ama doğasında vardır. Fakat herkes yapamaz.

BİZİM GENEL BAŞKAN’IMIZ HEP ÖĞRETİR: Dediğim gibi, öğretmeniniz için sevmeniz lazım. Bizim Genel Başkan’ımız hep öğretir. Çünkü çok sever; yanındakileri çok sever, milletini çok sever, ülkesini çok sever. 20 yıllık, 30 yıllık tecrübesini sabırla bu ülke için feda etmiştir, harcamıştır. Ben, sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Konuşmamı şu cümlelerle noktalayıp Genel Başkan’ımızı kürsüye davet ediyorum. Türkiye'nin bu sevgiye ve bu samimiyete ihtiyacı var. Az kaldı diyorum.”