Halk TV yazarı gazeteci İsmail Saymaz, sahte diploma skandalının ardından bu kez usulsüz vatandaşlık verilmesine ilişkin çarpıcı bir dosyayı gündeme taşıdı.

Saymaz’ın aktardığına göre, 2019-2023 yılları arasında bir müteahhit öncülüğündeki şebeke; sahte e-imza, sahte banka dekontları ve gerçeğe aykırı değerleme raporlarıyla proje aşamasındaki konutları muvazaalı şekilde yabancılara sattı ve Türk vatandaşlığı kazandırdı.

İLK OPERASYON: 870 YABANCIYA VATANDAŞLIK

Geçen yıl CİMER’e yapılan bir ihbar sonrası başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul’da 146 taşınmazın usulsüz yolla 870 yabancıya satıldığı tespit edildi. Operasyonda 41 kişi gözaltına alındı, 15 kişi tutuklandı. Soruşturmanın genişletilmesiyle diğer şehirlerdeki şüpheli işlemler de incelemeye alındı ve ikinci dalga operasyon başlatıldı.

İKİNCİ DALGA: 2 BİN 691 KİŞİYE VATANDAŞLIK

87 şüpheli hakkında yeni bir iddianame hazırlandı. Bu kapsamda 35 kişi tutuklanırken, 17 kişinin firari olduğu bildirildi. 481 sayfalık iddianamede, şebekenin başında Zer Group Yönetim Kurulu Başkanı Muammer C.’nin bulunduğu, oğlu Ozan C.’nin de sürece dahil olduğu ifade edildi. İstanbul, Yalova, Sakarya, Kocaeli, Tekirdağ ve Balıkesir’de 555 konut üzerinden toplam 2 bin 691 yabancının Türk vatandaşlığı aldığı ortaya kondu.

VATANDAŞLIK VURGUNUNUN YÖNTEMİ

İddianameye göre, gerçekte 250 bin - 400 bin doların altında olan ve hatta bazılarının inşaatına başlanmamış konutlar, sahte e-imzalı raporlarla birkaç kat yüksek değerlerde gösterildi. Tapu müdürlüklerine sahte banka dekontları sunularak uygunluk belgesi alındı. MASAK raporları, para trafiğinin "çek-yatır" yöntemiyle döndürüldüğünü ortaya koydu. Tapu işlemleri için rüşvet verildiği iddialar arasında yer aldı.

4,1 MİLYAR TL KAMU ZARARI

Savcılığın tespitlerine göre, bu yöntemle ülkeye girmesi gereken döviz girişinin büyük kısmı sağlanmadı. 40 bin dolar karşılığında verilen vatandaşlıklarla yaklaşık 102,6 milyon dolar döviz kaybı yaşandığı, bunun da 4,1 milyar TL’ye denk geldiği kaydedildi.

İDDİANAMEDEKİ TESPİTLER

Şüphelilere suç örgütü kurmak, resmi ve özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve yabancıyı ülkeye sokma gibi suçlamalar yöneltildi.

İddianamede şu tespit yer aldı:

“Ülkemize dahi gelmeyen veyahut kısa süreli gelen yabancılar söz konusu yöntemle vatandaşlık hakkı kazanmış, buna istinaden pasaport hakkı elde etmiştir. Bu kişilerin ülkemiz vatandaşlık ve pasaport hakkıyla uluslararası düzeyde kendilerini Türk vatandaşı gösterip olası durumlarda ülkemizin siyasi itibar ve saygınlığını küçük düşürmeye ve pasaportun değerinin itibarsızlaştırma amacında oldukları değerlendirilmiştir.”