Röportaj: Fatoş Erdoğan
Emek Partisi’nin(EMEP) Yeşil Sol Parti listesinden İstanbul 3. bölge milletvekili adayı İskender Bayhan, İstanbul'da haramilerin saltanatına son vermek, Kanal İstanbul yağmasına geçit vermemek, İstanbul'u depreme dirençli, halk için güvenli ve sağlıklı bir kent haline getirmek için, İnsanca çalışma ve yaşam koşullarını kazanabilmek için aday olduğunu belirtti. Mecliste işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların neferi olarak mücadele edeceğini vurguladı.
İSKENDER BAYHAN KİMDİR?
1971 yılında Şavşat'ta doğan İskender Bayhan, ilk, orta ve lise öğrenimini Artvin'deki okullarda tamamladı. Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümünden 2000 yılında mezun oldu. Emek Partisi kurucuları arasında yer aldı. Halen Merkez Yürütme Kurulu üyesidir. Gazetecilik yaşamını Evrensel Gazetesi'nde sürdüren Bayhan, KHK’yle kapatılan Hayat Televizyonu kurucuları arasında yer aldı.
Dokuz8haber'e konuşan
Yeşil Sol Parti İstanbul 3. bölge milletvekili adayı İskender Bayhan adaylık sürecine ilişkin şunları söyledi:
"Emek Partisi’nin Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Emek Partisi'nin Yeşil Sol Parti listelerinden seçime katılan 38 ildeki 58 adayından birisiyim. Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde parti merkezimiz seçimlere Yeşil Sol parti çatısında, Yeşil Sol parti listelerinden katılma kararı aldıktan sonra ben de diğer arkadaşlarımla birlikte Yeşil Sol Parti listelerinden aday oldum."
HEDEFİMİZ SOSYALİST BİR DÜZEN
Bayhan, adaylığımızın iki önemli yönü var diyerek hedeflerine ilişkin şunları söyledi: "Yeşil sol Parti ile birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı'nın bir ittifak platformu var; ittifak olarak bir araya gelmenin nedenlerini içeren ekonomik ve politik açıdan bugünün acil taleplerini içeren hem mücadele hem de seçim platformu olarak ilan ettiği bir platform var.
Bu platformdaki taleplerin ve hakların ve oradaki ortaya konulan hedef arkasında durmak ve onların mücadelesini vermek üzere, hem de tabi Emek Partisi'nin kendisinin bugün Türkiye'de işçilerin emekçilerin talepleri orta ve uzun vadedeki talepleri için mücadele etmek onların kavgasını vermek ve Türkiye'de gerçekten kendi emeğiyle, alın teriyle çalışıp, yeteneklerine göre, becerilerine göre iş bulup, üretime katılıp ama bunun karşılığında da emeğinin karşılığını alabildiği sosyalist bir düzen kurabilecek, geleceğe dair sosyalizmin ve işçi sınıfının emekçilerin egemen olduğu iktidarda olduğu bir toplumsal düzen iddiamız, amacımız, hedefimiz bize orada yol gösterecek.
Yani parlamentoda bizim ışığımız, bizim rotamız, bilimsel sosyalizmin rotası olacak. Dolayısıyla tabi ki orada da işçi sınıfının emekçilerin ve bütün ezilen halk kesimlerinin haklarını, taleplerini savunmak ve onun mücadelesini vermek için orada olacağız."
“3. BÖLGE TEK ADAM YÖNETİMİN ÇILGIN PROJELERİNDEN BİRİSİNİN HEDEFİ”
Bayhan, 3. bölgede seçim çalışmalarına ilişkin sorumuzu şöyle yanıtladı:
"Evet şimdi çok yoğun bir tempo var tabi. Çünkü hem antidemokratik bir seçim sistemi ve hem de antidemokratik bir seçim takvimi var ortada. Biliyorsunuz bir de 6 Şubat'ta Türkiye iki büyük depremle sarsıldı ve hemen onun arkasından bir seçim takvimi ilan edildi. Neredeyse yirmi, yirmi beş günlük bir aktif seçim kampanyası sürdürebileceğiniz bir seçim takvimi var. 3.bölgede 13 ilçe var. Ve bu 13 ilçenin 3 tanesi Türkiye'nin en büyük on ilçesi arasında. Birinci sırada Esenyurt var. Türkiye'nin en büyük ilçesi. 7'inci sırada Küçükçekmece var. 10'uncu sırada da Bağcılar var.
Ama onun dışında da bu 13 ilçe İstanbul'un en batısında bulunan ama çalışma ve yaşam koşulları işçilerin, emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları başta olmak üzere bu bölgedeki Türk'üyle Kürt'üyle, Arap'ıyla aldığı göç nüfusu ve aynı zamanda da İstanbul'da büyük bir Marmara depremi açısından birinci derecede deprem bölgesini oluşturan ilçelerin olduğu ve bugün tek adam yönetiminin de çılgın projelerinden birisinin hedefi olan Kanal İstanbul projesinin hedefi olan bir bölgeyi oluşturuyor.
Bu bölgede işçi ve emekçilere kendi ekonomik, sosyal, demokratik hakları için örgütlenmeleri, mücadele etmeleri, bir araya gelmeleri için çaba sarf ediyoruz. Hem bir sınıf kardeşliği, enternasyonal kardeşlik, hem bir halkların kardeşliği ihtiyacı olan bir coğrafya burası. Halkların kardeşliği, bilincinin ilerlemesine büyük ihtiyaç olan bir coğrafya.
Yani ezen ve ezilen ulus kışkırtmalarının karşı karşıya getirmelerinin ve bunun üzerine birçok provokasyonun merkezi olan bir coğrafya.
Dolayısıyla buna karşı bir aydınlanmayı esas alan bir çalışma sürdürüyoruz ve elbette bir de yaşanabilir bir kent.
Kar ve rant yağmalanan altyapı ve üstyapı değil ilçeler ve mahalleler, kentler değil. Tamamen işçilerin, emekçilerin güvenliği mütevazı ve olabildiğince de barınma sorunu ve geleceğe dair güvenle yaşama ihtiyacını karşılayabilecek bir kentsel yaşam, bir kent hayatı hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu açıdan da bakarsak aslında belli bir destek aldığımız önemli oranda bu politikalarımız belli bir destek aldığımızda bugünden söylememiz abartı olmayacaktır. Belki şunu da ekleyebilirim.
Ayrıca bu koşturmacalarda görüyorum ki bu bölgede bir Türkiye'nin küçük bir prototipiyle karşı karşıyayız. Türkiye'nin son yirmi, yirmi beş yıllık kapitalist gelişiminin bir prototipiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu coğrafyada, bu bölgede, üçüncü seçim bölgesinde işçilerin, emekçilerin ezilen, sömürülen halk kesimlerinin o sözünü ettiğim üç temel yaklaşımla üç temel hedefle bir aydın ve örgütlenme yaşamaları ve mücadelesinin ilerlemesi Türkiye'nin İstanbul'un sadece İstanbul'un değil Türkiye'nin de geleceği açısından örnek bir mücadele olabilir. Yol gösterici mücadele olabilir. Ön açıcı bir mücadele olabilir. Vallahi bütün gücümüzle seçildiğimizde de bunun için çalışacağız."
“MECLİSTE İŞÇİLERİN, EMEKÇİLERİN, EZİLEN HALKLARIN NEFERİ OLARAK MÜCADELE EDECEĞİM“
Mecliste işçilerin sesi olacağının altını çizen Bayhan, iki tür vekil olacak ben ikincisi olacağım vurgusunda bulundu.
Bayhan sözlerine şöyle devam etti:
"Bizim açımızdan meclis, bu 3.bölgede ki sınıf mücadelesinin sömürülen ezilen halk kesimlerinin mücadelesinin bir kürsüsü bir mücadele alanı olarak onunla bağlantısı olduğunda anlamlı olan bir yer.
Ama ülke açısından da elbette Türkiye siyasetinin önümüzdeki dönem 14 Mayıs'tan sonra nasıl şekilleneceği, ülkedeki yönetim biçimi ve devlet örgütlenmesi de dahil. Ülkede ki ekonomik, sosyal politikalar, iç ve dış politikalar da dahil. Bütün bunlar açısından işçi sınıfının bilimsel dünya görüşünün ışığında işçilerin, emekçilerin çok kararlı militanları olacağımız konusunda herkes emin olabilir.
Hiç bu konuda şüpheye yer yok diye düşünüyorum. Hatta şunu da söylemeliyim ki parlamentoda göreceğimiz iki tür milletvekili olacak. Bir gerçekten Burjuvazinin, sermayenin paralı askerliğini yapanlar bir de gerçekten işçilerin, emekçilerin ezilen halkların neferi olarak o parlamentoda bulunup mücadele edenler.
Bu iki türün ortası olmayacak. Biz ikinci türün içinde olacağımız konusunda herkes ferah tutabilir, rahat olabilir."





