Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 28. Taraflar Konferansı (COP28), 30 Kasım'da başlamıştı.

Konferans, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması gibi kritik bir  hedefle açıldı ve konferansta, fosil yakıtların  kademeli olarak azalması için mutabakata da varıldı.

Öte yandan zirve birçok eyleme de sahne oldu. Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Dubai Kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansına (COP28) katılan bir grup aktivist, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto ederek, Filistin'e destek gösterisi düzenledi. Aynı zamanda zirvede ilk kez iklim değişikliğiyle ölümcül hastalıkların artışındaki bağlantı da ele alındı.

"COP28, 30 Kasım’da başladı. 13 gün sürmesi planlandı. Ülkeler neredeyse sekiz yıl önce COP21’de imzalanan ve karbon emisyonlarının sınırlandırılması konusunda bir dönüm noktası olan Paris İklim Anlaşması’na yönelik ilerlemelerinin ilk kez gözden geçirilmesiyle karşı karşıya kalındı"

cop28 dubai iklim

İlk günden bu yana neler yaşandı?

Konferansta birçok konu başlığı ele alındı ve yeni kararlar masaya yatırıldı. 

COP28'te 2030'a kadar küresel sera gazı emisyonlarını yarı yarıya azaltma hedefin kabul edildi. Bu hedef, Paris Anlaşması'nın temel amacı olan "küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak" için gerekli bir adım olarak görülebilir.

Konferansta ayrıca, finansman, uyum ve kayıp ve hasar gibi konularda da ilerleme sağlandı. Birçok ülke, iklim değişikliğiyle mücadele için finansman sağlama konusundaki taahhütlerini yeniledi. Ayrıca, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelere yönelik uyum ve kayıp ve hasar mekanizmalarının geliştirilmesi için çalışmalar başlatıldı.

COP28 neden önemli?

COP28, tüm zamanların en sıcak yıllarından biri olarak görülen 2023’te toplanmasıyla ayrı bir öneme sahip.

Zirve; ülkelerin finans, teknoloji ve kapasite geliştirme gibi yollarla daha iyi hedefler ve önlemler geliştirerek iklim değişikliğini kontrol altına almaları için bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Durum ve tespitler: "Etkinliğe katılanlar da tartışmanın içinde..."

Etkinliğe katılmak için on binlerce insan seyahat ettiğinden çok fazla sera gazı emisyonu oluştu ve bu da konferansın amacına aykırı olduğu eleştirilerine yol açtı.

Mevcut sürecin büyük reformlara ihtiyacı olup olmadığı konusunda büyüyen bir tartışma ise konferansta öne çıktı. 

NDC'ler olarak adlandırılan "Ulusal Olarak Belirlenen Katkı"ların geliştirilmesi için halka açık bir forumda uyum çabası, COP'un önemli bir parçasını oluşturdu.

Bunlar, ülkelerin iklim değişikliğini tetikleyen sera gazı emisyonlarına neden olan petrol, gaz ve kömür kullanımını azaltma ve aşırı hava olaylarının etkilerine nasıl uyum sağlamayı planladıklarını ortaya koyma yönündeki planlarını biçimlendirdi. 

Bu planlarla, bugüne kadarki en önemli buluşmalardan olan 2015 Paris Anlaşması'nı imzalayan tüm ülkeler tarafından talep ediliyor. Kamuya açık olarak ilan edilen planlarda ilgili ülkelerdeki endüstrilerin ve bireylerin görebileceği geniş hedefler belirlenirken, aynı zamanda diğer ülkeler ve haber kuruluşlarının bunları incelemesine olanak sağlanıyor.

"Hedef ve önlem paketi belliydi: Ortalama küresel sıcaklıkların sanayi öncesi çağlardan bu yana 2 santigrat derecenin üzerine çıkmamasını, hatta ideal olarak bu 1,5 derecenin üzerine çıkmamasını sağlamak için fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan emisyonları azaltmak. Şu anda sıcaklıklar yaklaşık 1,2 santigrat derece arttı."

1,5 MESELESİ: HER TARTIŞMANIN MERKEZİNDE...

İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olayları artıp yoğunlaştıkça, iklim bilimcileri ısınmayı 1,5 ile sınırlamak için baskı yapıyor.

Bugünlerde iklim değişikliğiyle ilgili hemen hemen her tartışmanın merkezinde 1,5 var. 1,5 göstergesi, Biden yönetiminin iklim hedeflerinin merkezinde yer alıyor; bunlar arasında ABD tarihindeki en büyük iklim mevzuatı olan ve yeşil enerji geçişine milyarlarca dolar akıtan ABD'deki Enflasyonu Azaltma Yasası da yer alıyor.

COP28'in 6. gününde ne konuşulmuştu? Gündem enerji, endüstri, adil geçiş ve yerli halkların hakları.

Bugün aynı zamanda Küresel Karbon Projesi, küresel karbon döngüsünün yıllık bilimsel değerlendirmesi olan 2023 karbon bütçesini açıkladı.

Veriler, ekonomiyi karbonsuzlaştırmaya yönelik küresel çabalarda gerekli hızlanma olmazsa, fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarının bu yıl tarihi bir zirveye ulaşmasının beklendiğini gösteriyor.

Bununla birlikte raporda Türkiye, 2022 yılında 400 milyon ton karbon emisyonu ile küresel olarak en çok emisyona sebep olan ülkeler sıralamasında 15. olarak yer alıyor.

Türkiye’nin emisyonlarında kömür başı çekerken (167,2 milyon ton CO2), onu sırasıyla petrol, gaz ve çimento sektörleri takip ediyor.

GEÇEN SENEYE YÖNELİK KÜÇÜK BİR HATIRLATMA...

Geçen yıl Mısır'da yapılan COP27 iklim zirvesinde, zengin ülkelerin gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamasına yardımcı olacak bir fona katkıda bulunmaları için dönüm noktası niteliğinde bir anlaşma imzalandı.

Onlarca yıldır çevre aktivistleri bir “kayıp ve hasar” fonunun gerekli olduğunu, çünkü fosil yakıtlarla sanayileşen zengin ulusların iklim değişikliğinden büyük ölçüde sorumlu olduğunu, sellere, sıcak hava dalgalarına, uzun süreli kuraklığa ve ısınan dünyanın diğer belirtilerine dayanmak için gerekli kaynaklara sahip olmadıkları için gelişmekte olan ülkelerin en ağır darbeyi aldığını savunuyor.

Kayıp ve hasar tartışmaları önceki COP zirvelerinde hep ikinci planda kalmış, hatta resmi gündeme bile alınmamıştı. Konunun ve dolayısıyla kararın zirvenin en önemli parçası haline gelmesiyle bu durum geçen yıl değişti.

Daha geniş anlamda, bugün emisyonların azaltılmasından rüzgar ve güneş gibi yeşil enerjilere geçiş için ödeme yapılmasına kadar birçok iklim tartışması, zengin ülkelerin tarihsel olarak mevcut durumdan sorumlu olduğu ve dolayısıyla ödeme yapma konusunda ahlaki bir yükümlülüğe sahip olduğu fikri etrafında şekilleniyor. 

İklim Zirvesi-2

BİR ÇERÇEVE: KONFERANS NASIL İŞLEDİ?

Taraflar genel olarak süreci, zengin ya da fakir, büyük ya da küçük, dünyadaki her ulusa, iklim değişikliğinin kendilerini nasıl etkilediğini ve dünyanın bununla nasıl yüzleşmesi gerektiğine inandıklarını tartışmak için masada bir sandalye veriyor.

Ayrıca genç çevrecilerden yerli aktivistlere, bankacılara ve birçok endüstrinin liderlerine kadar hayatın her kesiminden insanlara fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir forum sağlıyor.

HANGİ KARARLAR ALINMIŞTI?

COP28, 2023 yılında düzenlenen Küresel İklim Konferansı, dünya liderlerinin iklim değişikliğiyle mücadelede attığı önemli adımlarla dikkat çekiyor. İşte konferanstan çıkan bazı önemli kararlar:

Karbon Emisyon Azaltım Hedefleri Güncellendi: Katılımcı ülkeler, 2030 ve 2050 yılına yönelik daha iddialı karbon emisyon azaltım hedeflerini belirledi. Bu adım, küresel sıcaklık artışını 1.5°C'nin altında tutma hedefine ulaşmak adına atılan önemli bir adım olarak nitelendiriliyor.

Ormanların Korunması ve Yeniden Ağaçlandırma: Orman yangınları ve ağaç kesimiyle mücadelede uluslararası işbirliği artırılacak. Ayrıca, her ülkenin belirlediği orman koruma ve ağaçlandırma hedeflerine ulaşması için destek sağlanacak.

Yenilenebilir Enerji Yatırımları Artacak: Katılımcı ülkeler, fosil yakıtlardan uzaklaşıp yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımları artırmayı taahhüt etti. Bu çerçevede, güneş ve rüzgar enerjisi gibi temiz enerji projelerine destek verilecek.

İklim Adaleti ve Dayanıklılık: Zorlu iklim koşullarına maruz kalan ülkelerin dayanıklılıklarını artırmak ve iklim adaletini sağlamak amacıyla küresel fonlar oluşturulacak. Bu fonlar, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız toplulukları desteklemeyi hedefliyor.

Sürdürülebilir Ulaşım Stratejileri: Ulaşım sektöründe karbon emisyonlarını azaltmak için yenilikçi ve sürdürülebilir ulaşım stratejileri benimsemeye yönelik çabalar artacak. Elektrikli araçların teşvik edilmesi ve toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi bu çerçevede öne çıkan önlemler arasında.

ÜLKELERİN DURUMU...

Yapılan çalışmalar neticesinde, "Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma Girişimi" adında büyük bir mutabakat paketi açıklandı. Fosil yakıtların yoğunluğuna rağmen Türkiye henüz, "küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 3 katına, enerji verimliliği 2 katına çıkarmayı" hedefleyen karara imza atmadı.

COP 28'in ev sahibi BAE, ise petrol üretimini önemli ölçüde artırmayı planlıyor.

COP28'in ev sahibi Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Adnoc şirketi, 2030'a kadar petrol arama çalışmalarını yüzde 42 artıracak. Rystad Enerji tarafından elde edilen bilgilere göre, BAE'nin petrol üretimi Suudi Arabistan'ı geçti. Şirket, gelecek on yılda enerji ihtiyacının devam edeceğini savunarak, faaliyetlerini 'iklim dostu' hale getireceğini iddia ediyor.

KISA KISA: KONFERANS NOTLARI VE TALEPLER...

Türkiye’de yaşam alanlarını korumak adına yıllardır ekoloji mücadelesi vermekte olan 13 kurum, COP28’den somut taahhütlerin çıkması için çağrıda bulundu, yurttaşlar kömürden çıkış planı hazırlanması için talepte bulundu.

 Kömürden Adil Çıkış Hedef 2030 imzacısı 13 kurum şu taleplerde bulundu:

  • Kimsenin işsiz, güvencesiz, sağlıksız, enerjisiz kalmadığı; planlı ve kademeli; ekolojik, ekonomik, sosyal açıdan adil bir kömürden çıkış planı hazırlansın.

  • Türkiye’nin Ulusal İklim Eylem Planı kömürden çıkış planını da kapsayacak şekilde güncellensin.

  • Sıklığı ve şiddeti gün geçtikçe artan aşırı hava olaylarını ve afetleri, iklim krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçerek durdurabiliriz. Bunun için her ülkenin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi şartıyla hala bir fırsatımız bulunmakta. Yaşanabilir, iklim dostu bir Türkiye için bu fırsatı değerlendirelim, 2030’a kadar kömürden adil çıkışa yönelik politikaları daha geç olmadan bir an önce başlatalım.

12 Aralık’ta sona erecek olan COP28 İklim Zirvesi’nin 3. günü olan 2 Aralık 2023’te Dr. Sultan Al Jaber tarafından açıklanan Küresel Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhüdü ile, 1,5 dereceyi ulaşılabilir kılmak için 2030 yılına kadar küresel kurulu yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin 3 katına, enerji verimliliği hızının 3 katına çıkarılması hedeflendi.

2 Aralık itibarıyla 118 ülke, farklı başlangıç noktaları ve ulusal koşulları dikkate alarak, 2030 yılına kadar dünyanın mevcut yenilenebilir enerji üretim kapasitesini en az 11.000 GW’a çıkarmak için birlikte çalışma taahhüdünde bulundu. Ayrıca, 2030 yılına kadar her yıl, enerji verimliliğindeki küresel ortalama yıllık artış oranını iki katına çıkarmayı taahhüt etti. ABD, Avustralya, Brezilya, Polonya ve Meksika gibi fosil yakıta dayalı bir enerji sistemi olan ülkeler bildirgeye imza atarken Çin, Hindistan ve Türkiye’nin yokluğu dikkat çekti.

Öte yandan uydu takip verileri Çin ve Hindistan’daki elektrik üretimi ile ABD’deki petrol ve gaz üretiminin, Paris Anlaşmasının imzalandığı 2015’ten bu yana küresel sera gazı emisyonlarında en büyük artışa neden olduğunu gösteriyor.

Dubai’deki COP28 BM İklim Zirvesi‘nin temelinde, “küresel stok sayımı” olarak bilinen bir süreç yer alıyor; bu süreçte, 1,5°C sınırında kalmak için gereken emisyon kesintilerinin karşılanmasına yönelik ilerlemeler değerlendiriliyor. Fakat birçok ülke verilerinde güncelleme yapmadı.

İklim Zirvesi'nin sonuna gelirken akıllara ise öngörüler ve iklim değişikliğinin (krizinin) somut etkileri geliyor.  Ekoloji Birliği'nin haberine göre, uzmanlar bu öngörüleri şöyle sıralıyor.

  1. 1,5°C’nin aşılması hızla kaçınılmaz hale geliyor. Aşımın büyüklüğünü ve süresini en aza indirmek çok önemlidir.
  2. Paris Anlaşması hedef aralığında kalmak için hızlı ve yönetilen bir fosil yakıt kullanımının azaltılması gerekiyor.
  3. Güçlü politikalar, etkili karbondioksit giderimi (CDR) için gereken ölçeğe ulaşmak için kritik öneme sahiptir.
  4. Doğal karbon yutaklarına aşırı güvenmek riskli bir stratejidir; gelecekteki katkıları belirsizdir.
  5. Birbiriyle bağlantılı iklim ve biyoçeşitlilik acil durumlarının ele alınması için ortak yönetişim gereklidir.
  6. Bileşik olaylar iklim risklerini güçlendirir ve belirsizliğini artırır.
  7. Dağ buzullarının kaybı hızlanıyor.
  8. İklim risklerinin bulunduğu bölgelerdeki insan hareketsizliği artıyor.
  9. Adaleti işlevsel hale getirecek yeni araçlar, iklim adaptasyonunun daha etkili olmasını sağlar.
  10. Gıda sistemlerinde reform yapılması adil iklim eylemine katkıda bulunabilir.