Haber: Sultan Kılıç

Adalet İçin Hukukçular Üyesi Sabiha Aylin Dağ, Adalet için Hukukçular, ÇHD Ankara Şube, Demokrasi için Hukukçular, Hukukçu Dayanışması, ÖHD Ankara Şube, Toplumsal Hukuk adına basın açıklamasını okudu. 
 

Basın açıklaması metnin tamamı ise şöyle: 

Basına ve kamuoyuna, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan 28. Dönem Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Genel Seçimleri'nde meslektaşımız Av. Şerafettin Can ATALAY, Hatay milletvekili olarak TBMM'ye girmeye hak kazandı. Aradan geçen 8 aylık süreç içerisinde, derhal tahliye edilmesini ve meclisteki yerini almasını beklediğimiz meslektaşımız, halen Silivri'de tutsak durumundadır. Anayasa Mahkemesi, TİP Hatay milletvekili Can ATALAY'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği"nin ihlal edildiğine karar vermiştir. Üstelik bir kere de değil tam 2 kez! Ayrıca AYM, Can ATALAY hakkında “yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi” şeklinde tereddüde mahal bırakmayacak şekilde hüküm açıklamıştır. Anayasanın 153. Maddesi "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen
yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." der.

Ancak öyle görülüyor ki ne İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ne de Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin anayasayı uygulamak gibi bir dertleri var. Anayasa'nın hiçbir kuşkuya yer bırakmayan hükümlerine karşın Yargıtay tarafından gerçekleştirilen bu darbeye sonuna kadar karşıyız. Açık bir şekilde anayasa hükmünün uygulanmadığı bir ülkede, hukuk güvenliğinden söz edebilmemiz mümkün değildir.
Bu durumun yansıması olarak 30.01.2024 günü ülke tarihine kara leke olarak geçecek bir başka olay daha yaşandı. Anayasaya rağmen, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen TBMM Genel Kurulu'nda TİP Hatay milletvekili meslektaşımız Ş. Can ATALAY'ın milletvekilliğinin düşmesi için hakkındaki mahkumiyet kararı okunmak istendi. Bunu yapmak için de Akp TBMM grup başkanvekili Bekir BOZDAĞ seçilmiştir. Bekir BOZDAĞ, gerek milletvekilliği yaptığı dönemde gerekse Adalet
Bakanı koltuğunu işgal ettiği esnada hukuk katline yol açacak ne kadar düzenleme varsa altına imza atmış biridir. Kendisi Fettullahçı Terör Örgütü liderine defaatle övgüler düzmüş, kamuoyuna örgüte sempati beslediğine dair beyanatlarda bulunmuştur. İktidar eliyle nerede bir hukuka aykırı iş varsa Bekir
BOZDAĞ orada olmuştur. 30 Ocak günü de TBMM Başkanı Numan KURTULMUŞ'un yapamadığını kendine görev bilmiş ve Can ATALAY'ın milletvekilliğinin düşmesi kararını TBMM'de okutmuştur. Bunu zaten Bekir BOZDAĞ'a yaptırabilirlerdi. O da bu utanç vesikasında baş aktör oldu. AYM kararlarına rağmen Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin hukuk dışı kararının TBMM çatısı altında okutmak, bu suça ortak olmak, halk iradesinin, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün yok
sayılması demektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yargıtay eliyle gerçekleştirilen darbe girişiminin ortağı haline getirildi! Saray, depremzede Hatay halkının iradesini hiçe saydı; hepsinin ötesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını fiilen feshetti! Bu hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında ne Bekir BOZDAĞ'ın kirli işlerini ne Numan KURTULMUŞ'un sorumluluktan kaçma çabasını ne de anayasasızlaştırılma sürecini kabul ediyoruz. Bu suça ortak olanları unutmayacağız, affetmeyeceğiz. Depremzede Hatay halkının iradesinin gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Gün gelecek ve tüm bu hukuksuzlukların adil yargı önünde hesabı
görülecek.
TBMM'de Hatay milletvekili meslektaşımız Can ATALAY hakkında okutulan karara karşı itiraz etmek üzere hukuki yollara başvurulmuştur. Tüm sorumlulardan Anayasaya uygun davranmanları, hukuk devleti ilkesine saygılı olmaları ve halkın iradesinin gereğini yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz. Gezi tutsakları bu halkı savunmaktan başka hiçbir şey yapmadı. Can ATALAY'ın yeri de Silivri Cezaevi değil, Meclistir, Hatay sokaklarıdır. Meclis tarihine geçen bu kara leke temizlenmeli ve Can ATALAY derhal serbest bırakılmalıdır.