BirGün'den Sibel Bahçetepe'nin haberine göre; Maraş merkezli iki depremin 10 ilde yarattığı yıkımın boyutları her geçen gün ağırlaşıyor. Son verilere göre, ölü sayısı 21 bin 848'e, yaralı sayısı da 80 bin 104’e çıktı. Deprem bölgesine giderek sağlık hizmeti sunan hekimler, bölgedeki koordinasyonsuzluğun halen sürdüğünü, pek çok sağlık kurumunun yıkıldığını, şehrin dışına kurulan şehir hastaneleri nedeniyle de yıkılan ve kapanan yollar nedeniyle insanların hastanelere ulaşamadığını, önümüzdeki günlerde de hijyen sorunu salgın hastalıkların kapıda olduğu uyarısında bulundu.

CRUSH SENDROMU

Depremin üzerinden altı gün geçti. Özellikle Hatay, Adıyaman, Maraş gibi illerin köylerinde hâlâ ulaşılamayan enkazlar bulunuyor. Enkaz yanlarında yakınlarından gelecek en ufak bir ses, en ufak bir kıpırtı herkes için bir anda umut oluyor. Soğuk hava özellikle gece etkisini artırırken, çaresizce beklemek yaraları ve öfkeyi de büyütüyor.

Depremzedeler için çadırkentler ve konteyner bölgede ve farklı illerde kurulurken, evleri yıkılan halk için şimdi de salgın hastalık riski kapıda. Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışmaları Grubu Üyesi Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, depreme bağlı yaşanabilecek sorunları BirGün’e anlattı. Karcıoğlu, yaşanan depremi 17 Ağustos 1999 depremi ile karşılaştırarak “O dönemde sıcaklık daha fazlaydı ve ve insanların enkaz altında su kaybı ön plandaydı. 2-3 gün içinde susuzluk öne çıkıyordu. Şuan da hava sıcaklığı düşük ve su kaybı bu nedenle daha az" dedi. Deprem bölgesindeki soğuk hava nedeniyle hipotermi riskinin olduğunu, bunun özellikle bebek ve çocuklarda daha önemli hale geldiğini belirten Karcıoğlu, "Bebek ve çocuklarda cilt altı yağ dokusu olmadığı hipotermiden daha çabul etkilenirler. Hipotermi yaşayan birini de yavaş yavaş ısıtmak gerek” diye konuştu.

SUSUZLUK KRİTİK

Karcıoğlu, şöyle devam etti:

“Enkazın içinde duvarlar soğuğa karşı koruyucu hale gelmişse bu hipotermiden de koruyabilir. Unutulmamalı ki aç kalınca hemen ölmezsiniz fakat su bu durumu kritik hale getirir. Bir diğer asıl problem enkazda kolun, bacağın beton bloğun altında kalması ile birlikte ortaya çıkan Crush (ezilme) sendromu. Bu durum, uzun süreli sıkışma ve hareketsizlik sonucu ortaya çıkar, şok ve böbrek yetmezliğine, hatta ölümlere yol açar. Enkazda bacak, kol uzun süre blok altında kaldığında çıkarken o bölgeye yoğun bir şekilde su ve kan hücum eder. O nedenle enkazdaki birine müdahale ederken en önemli şey yapılabiliyorsa hemen, yapılamıyorsa çıkarır çıkarmaz damar yolu açıp serum yani sıvı vermektir. Eğer müdahale edilmezse kangrene, hatta ölüme neden olabilir."

ÇÖP VE TUVALET SORUNU

Susuzluğun özellikle böbrek sorunlarına yol açtığını vurgulayan Karcıoğlu, "Susuzluk artıkça böbrek ciddi anlamda hasar görüyor. Crush sendromuna giden kişilerin böbreklerindeki zehirli madde vücutlarına salınıyor, böbrekte ciddi hasara yol açıyor ve böbreği kaybetmeye kadar gidiliyor. Türkiye’de 1999 depreminden sonra, dünyada enkazdan çıkarılanlarda böbrek yetmezliği ve diyaliz ihtiyacı olan ülkelerin başında geldi" dedi. Yıkım sırasında fazla toza maruz kalmanın da akciğer sorunlarına yol açabileceğini anlatan Karcıoğlu, enkaz dışında yaşayan insanların da salgın hastalık riski ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Karcıoğlu, şöyle devam etti:

"Enfeksiyon hastalıkları gündeme gelecek. Günler uzadıkça bakteriyel enfeksiyonlar, zatürre gibi hastalıklar ortaya çıkacak. Özellikle çadırlarda olan insanlarda zatürre, menenjit, ishal ve kusma gibi durumları bekliyoruz. Ufak ufak salgınlar başlıyor. Mesela kemirgenlerin, farelerin yayılması, çöplerin yeterli toplanamaması ve tuvalet hijyeninin sağlanamaması nedeniyle ciddi salgın hastalık tehlikesi var. Bugün artık çadırkentler kurulsa bile salgın hastalıkları duyacağız çünkü çadır kentler hiçbir zaman sizin evdeki hijyeni sağlamayacaktır, tuvalet ile salgınlar artacaktır. Grip, covid, kızamık aşısı da oldukça önemli. O bölgede düzensiz göç nedeniyle kızamık vakalarında artış söz konusuydu, şimdi daha da artacak. Yetkililer, başta çocuklar olmak üzere oradaki herkesi taramadan geçirmeli. Bölgede bir arada yaşamaya bağlı bu virüsler, tüberküloz, zatürre ve menenjit gibi hastalıklar artacak. Bölgedeki pek çok sağlık kurumu hasarlı. Sahra hastaneleri ve ASM’lerin eski fonksiyonlarına bin an önce kavuşturulması gerek. Bölgede çöplerin düzenli toplanması, temiz su kaynakları, tuvalet, hijyen ortamı ve temel koruyucu sağlık hizmetleri sağlanmalı. Ayrıca tetanoz riski de var. Bu nedenle aşılama oldukça önemli."