HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ile Mardin ve Diyarbakır yöneticilerinin bulunduğu heyet, trafik kazasının ardından Derik’te inceleme ve gözlemlerine dair basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında konuşan Günay, 21 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 yaralının durumunun ağır olduğunu belirtti. Baştan itibaren bir ihmaller zinciri olduğuna dikkat çeken Günay, şunları söyledi:

“Korunanlar ve ayrıcalıklar sınıfının çok rahat katliam yapma, kaza yapma ve bunun hesabını vermeme olayı ile karşı karşıyayız. Herkes çok iyi biliyor bütün Derik ve Mazıdağı halkı da çok iyi biliyor. Cengiz Holding’in Eti Bakır Tesisi Mardin’de yıllardır ölüm saçıyor. Doğayı katlederek ölüm saçıyor, yük gönderdiği tırlarıyla ölüm saçıyor. İpek yolunun kullanım biçimi, tırlarının kontrolsüz olması ile ölüm saçıyor.

En sonunda Derik’te bir katliam gerçekleşti. Katliamın asıl sebebi, aylardır bitmeyen yol yapım çalışması. Düşünün bir ana cadde, İpek Yolu’nun ana caddesi tırların vızır vızır geçtiği tek şerit üzerinden çift yönlü götürülüyor. Bugün hepimiz olay yerinden geçerken gördük, iki kaza gerçekleşiyor ama yol kapatılmıyor. Bugün sabahtan beri yol açılmış kazanın olduğu şerit trafiğe kapatılmış, yani dün zamanında tedbir alınsaydı, zamanında yol trafiğe kapatılsaydı, bu katliam gerçekleşmeyecekti. İki kaza arasında 20 dakikalık bir zaman dilimi var. Zamanında tedbir alınsaydı, ikinci katliam gerçekleşmeyecekti. Zamanında tırlar kontrol edilmiş olsaydı, yük tonajları kontrol edilseydi, bunlar gerçekleşmeyecekti. Öyle benim taşeron firmalarımdır, benim müşterilerimin sorumluluğudur diyerek, Cengiz Holding bu sorumluluktan kurtulamaz.

Cengiz Holding sırtını iktidara dayamış, her türlü doğa katliamını ve can kaybını kendisine hak görüyor. Onlardan alışveriş yapan müşteriler, o yükleri taşıyan kamyonlar ve tırlar, güçlerini iktidardan alarak katliamlar gerçekleştiriyorlar. İşin savunması çok basit, bizler müşterimize verdik dolayısıyla sorumlu değiliz. Sizler bu sorumluluğun başısınız. Sizler 21 canın kanı Cengiz Holding’in elindedir. Mardin’de yaşanan doğa katliamı, Eti Bakır Tesisleri'nden kaynaklanıyor. Katliamların sebeplerinden biri taşınan fosfatın yola dökülmesi ve oluşan kaygan zemin. Kaza, Eti Bakır’dan alınan fosfat ile gerçekleşiyor. Biz açıklama yaptık, sorumluluk müşterilerimizdedir diyorlar ama bu işten kurtulamazlar. Bizler müşterilere verdik, sorumluluk onlardır diyorlar. O tırların yükleri kontrol ediliyor mu, yükü sizden alıyorlar. Sorumluluk size ait. Tonajı aşmış bir tıra yük vermiyoruz derseniz müşteriniz ne diyecek. Siz, fren bakımı yapılmamış bozuk bir tıra yük vermiyoruz derseniz müşterileriniz ne yapacak. Gerekli kontrol yapılmıyor, iş güvenliği, yol güvenliği böyle bir şeydir. İşte klasik bir 5'li çete klasiği. Arkalarında iktidar var, istedikleri gibi insanlara katliam gerçekleştirebilirler. Ama bizler HDP olarak Deriklilerle birlikte dün akşamdan beri hastane önündeyiz. Herkes failin ve sebebin kim olduğunu biliyor. Halklar onlara gereken cevabı verecekler. Tekrar bütün Derik ve Mardin halkına başsağlığı diliyorum. Acıları acılarımızdır, gerçek failler hesap verene kadar bizler halkımızla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”

“YAS GÜNÜNDE GBT YAPAN ANLAYIŞI BİRLİKTE GÖNDERECEĞİZ”

HDP Grup Başkanvekili Danış Beştaş da Diyarbakır’dan geldiklerini ve kolluk gücü tarafından yollarının kesildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Heyetle beraber gidiyoruz, mezarlığa yetişmemiz lazım. ‘Biz herkese GBT yapmak zorundayız’ dediler. Bunu ikna edemedik, tek tek araçların içindekilerin GBT’si yapıldı. O da kalmadı, ilerledik, cenaze aracı geldi arkamızdan, şu an kime ait olduğunu bilmiyorum ama kazada yaşamını yitirenlerden bir vatandaşımızın cenazesiydi, şunu gördük. Şu resmi bütün Türkiye’nin ve dünyanın görmesini istiyorum. Cenaze aracı ilerde bekledi, arkasındaki aile bireylerinin yetişmesi için, neden çünkü aile bireylerinin GBT’si yapılıyor. Kendi cenazesini defnetmeye giden ailenin GBT’si yapılarak, cenaze o sıcakta aracın içinde, ambulansın içinde bekletiliyor. İşte biz polis devleti derken, biz güvenlik devleti derken, özgürlük yok derken, bu çıplak manzaraların herkes tarafından bilinmesi ve görünmesini istiyoruz.

Tabii ki İçişleri Bakanı’nın Derik’e geldiğini biliyoruz, davul zurna ile geldiler. Dün akşamdan beri yandaş medyaları, bütün ana haberlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu taziye dilekleri için, acıları paylaşmak için Derik’te. Herkes gelip acı paylaşabilir ama acı paylaşırken, oradaki yurttaşlara eziyet yapılmaz. Biz geldik, burada 4 milletvekiliyiz, belediye başkanlarımız var, yöneticilerimiz var, şehir merkezinde durdurulduk. Neymiş, İçişleri Bakanı Soylu, taziyelere gidiyormuş, bize ne! Gidiyorsa gitsin, normal bir vatandaş gibi gitsin. Bu vatandaştan niye koruyor kendisini. Niye kendi güvenliğini vatandaşın bu büyük acısının üstünde tutuyor. Öyle bir şey olabilir mi? Acıyı paylaşmaya gideceksiniz, bütün şehri kilitleyeceksiniz. Kolluk güçleri burada, dün neredeydiniz? Kaza olduğunda 20 dakikalık süre zarfında, o kazanın etrafını sarsaydınız, geçişi yasaklasaydınız, trafik polislerine söylüyorum, o tır gelip insanları ezemezdi. Ne zaman kendi güvenlikleri olsa, yaşamı felç eden içişleri bakanlığı ve emrindekiler, insan hayatı söz konusu olduğunda, bu ülkenin, bu ilin, ilçenin, Kürt halkının yaşamı söz konusu olduğunda zerre-i miskal önemsemiyorlar.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenen Beştaş, şöyle devam etti:

“Burada biz varız, biz bir yere gittiğimizde yanımızda tek bir koruma yok. Biz tek başımıza gidiyoruz. Vatandaştan çekinmiyoruz, korkmuyoruz. Aynı şekilde gidip İzmir’de, Yozgat’ta, Trabzon’da dolaşıyoruz. Çünkü vatandaş ile aramızda bir bariyer yok, bir kaygımız yok. Bunu kabul etmiyoruz, Derikliler bu manzarayı unutmayacaklar. Bizi bekleten, GBT yapan, böyle bir yas gününde bir iktidar anlayışını hep birlikte göndereceğiz. Bugün siyaset yapmayacağız ama içişleri bakanı burada, Deriklilerin acısını bu şekilde paylaşamaz. Gelip her tarafı polislerle donatarak, yolları keserek, GBT yaparak, vatandaşın acısını paylaşıyorum diyemez. Bu da kendisine cevabımdır.”