Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "İsrail, saldırganlık stratejisini yalnızca Filistin’de değil, Lübnan, Suriye ve İran’da da uygulamaya çalışmaktadır. Burada çok açık bir model vardır. Eğer kontrol altına alınmazsa, bu örüntü daha geniş çaplı bir istikrarsızlık riski taşımaktadır. Suriye’de yaşanan da tam olarak budur. İsrail’in saldırganlığı, Suriye halkının büyük bedeller ödeyerek elde ettiği kırılgan barışı tehdit etmektedir. Artık hepimiz için açık bir gerçek var: İsrail barış istemiyor. İsrail istikrar istemiyor. Hep birlikte, Suriye'nin bu şiddet sarmalına düşmesini engellemeliyiz. Riskler çok büyük. Ortaya çıkan istikrarsızlık tüm bölgeyi ve ötesini etkileyebilir" dedi.
Fidan, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin "Ortadoğu'da Durum, Filistin" başlıklı acil oturumunda bir konuşma yaptı.
Konuşmasında İsrail'in saldırılarına tepki gösteren Fidan, İsrail'in sadece Filistin'de değil, Lübnan, Suriye ve İran'da da saldırganlık stratejisi uyguladığını ifade etti.
Suriye'ye yönelik İsrail saldırılarının bölgedeki kırılgan dengeyi tehdit ettiğini ve etnik fay hatlarını derinleştirdiğini söyleyen Fidan, şöyle konuştu:
"Bugün bu salonda toplandığımız sırada, İsrail'in Filistin halkına karşı soykırıma varan savaşı hız kesmeden devam etmektedir. Gazze Şeridi'nde 2 milyondan fazla insan tarifsiz acılara katlanmaktadır. Kitlesel yerinden edilme ve yaygın yıkım sürerken, insani yardımın kasıtlı olarak engellenmesi ise artık günlük bir olay haline gelmiştir. Siviller, yardım dağıtım noktalarında gıda ve suya erişmeye çalışırken ayrım gözetmeksizin öldürülmektedir. Açlık, bir savaş silahı olarak kullanılmaktadır. İsrail tarafından uluslararası insani hukukun ihlal edilmemiş tek bir ilkesi dahi kalmamıştır. Lafı dolandırmaya gerek yok; gerçeklerle olduğu gibi yüzleşmek gerekiyor. 80 yıl sonra, dünya bir kez daha toplama kamplarına tanıklık etmektedir. Bütün bir nüfusa karşı bir imha kampanyası sürmektedir. İster aileniz için su getirmeye çalışan bir çocuk olun, ister çocuklarınız için yiyecek arayan bir anne durum değişmiyor. İsrail savaş makinesinin hedefi haline geliyorsunuz. Bu, nefretle beslenen ve cezasızlıkla büyüyen bir makinedir. Ve bu, bazı ülkelerin kuşkusuz desteğiyle beslenen bir makinedir.
Bu, bazı aktörlerin yaşanan aşırı acılara rağmen görmezden gelmeyi tercih etmesiyle mümkün olmaktadır. Şu anda 4 ayı aşkın süredir Gazze’de insani yardıma güvenli erişim sağlanamıyor. Yardımı ulaştırmanın tek etkili yolu, Birleşmiş Milletler’dir. Ancak alternatif modellerle yardım dağıtımının tarafsızlığı ve saygınlığı tehlikeye atılmaktadır. Yardımlar, uluslararası insani hukuk tam olarak uygulanarak ve Birleşmiş Milletler’le koordinasyon halinde, mevcut tüm geçitler aracılığıyla hızlı, yeterli ve engelsiz şekilde ulaştırılmalıdır. Temel insani ilkeler olan insanlık, tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlık mutlaka uygulanmalı ve korunmalıdır. Tam da bu nedenle en başından beri uluslararası toplumu, savaşın yayılmasını önlemek üzere acilen harekete geçmeye çağırdık.
'Suriye'nin şiddet sarmalına düşmesini engellemeliyiz'
İsrail, saldırganlık stratejisini yalnızca Filistin’de değil, Lübnan, Suriye ve İran’da da uygulamaya çalışmaktadır. Burada çok açık bir model vardır. Eğer kontrol altına alınmazsa, bu örüntü daha geniş çaplı bir istikrarsızlık riski taşımaktadır. Suriye’de yaşanan da tam olarak budur. İsrail’in saldırganlığı, Suriye halkının büyük bedeller ödeyerek elde ettiği kırılgan barışı tehdit etmektedir. Bu saldırılar, bölgedeki etnik fay hatlarını derinleştirmektedir. Artık hepimiz için açık bir gerçek var: İsrail barış istemiyor. İsrail istikrar istemiyor. Daha fazla kan dökmek peşinde olduğunu biliyoruz. Hep birlikte, Suriye’nin bu şiddet sarmalına düşmesini engellemeliyiz. Riskler çok büyük. Ortaya çıkan istikrarsızlık tüm bölgeyi ve ötesini etkileyebilir.
'İsrail savaş makinesini durdurun'
Filistin halkının meşru haklarının tanınması ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması, Orta Doğu’da kalıcı barış için elzem olmaya devam etmektedir. Bu nedenle, Filistin Devleti'nin uluslararası alanda tanınmasının artması ve Filistin’in Birleşmiş Milletler tam üyeliğinin sağlanması için çalışmayı sürdüreceğiz. Bir gerçek, artık şüpheye yer bırakmayacak kadar açıktır: Güvenlik Konseyi sadece Gazze halkını hayal kırıklığına uğratmakla kalmadı, insanlık onurunu da yüzüstü bıraktı. Birleşmiş Milletler’in üzerine kurulduğu değerleri ve ilkeleri terk etti. Gazze’deki kriz, insani bir acil durum olmanın ötesine geçti. Bu artık, kolektif insanlığımızın temellerini sarsan bir sınavdır. Bu sınavı ya hep birlikte geçeceğiz ya da hep birlikte başarısız olacağız. Yapılması gereken şey çok açık: İsrail savaş makinesini durdurun. Cezasızlığa son verin. Şimdi acilen, sürekli bir ateşkes sağlayın. Şimdi engelsiz insani yardım ulaştırın. Ve şimdi, iki devletli çözüme yönelik yenilenmiş bir taahhütte bulunun."