CHP Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Erol, şunları söyledi:

“Bir deprem sürecini yaşamak çok kolay değil. Hem yerel halkın yaşadığı sorunlarla ilgili bir süreç var hem de deprem yaşandıktan sonraki ilk süreçle ilgili de bu sefer o bölgede devletin, hükümetin yapması gereken birtakım sorumluluklar var. Biz bunları Elazığ’da çok açık ve net yaşadık.

24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da bir deprem oldu. Depremden sonra her fırsatta bunu hem Genel Kurul konuşmalarında hem ulusal ve yerel televizyonlarda sürekli gündeme getirdim. Elâzığ depremi sonrası devlet Elazığ’daydı.

Devlet kimdir? Devlet; sayın Cumhurbaşkanı, milletvekilleri, Bakanlar Kurulu, siyasi partilerin genel başkanları, parti ayrımı yapmaksızın bütün belediyeler, kamu kuruluşları ve 85 milyon yurttaşımızın ortak değeridir. O gün Elazığ’da devlet vardı ve kriz yönetimi başarıyla sonuçlanmıştı. Deprem gecesi ilk başta yapılan ilk iş 8. Kolordu, kışlasından valiliğin talimatıyla çıktı. Çadırları kurdu, yıkılan binaların, enkazların başına gitti. Kurtarma ve arama operasyonlarına katıldı. Bir gün sonra ağır hasarlı binalarda eşyaların taşınması, nakliye işini dahi askerler yaptı. Askerlerin bir kentte varlığı yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğinin en büyük güvencesidir.

“KOMİSYON RAPORLARI OKUNUYOR SONRA MECLİS’İN TOZLU RAFLARINA KALDIRILIYOR”

Elazığ’daki süreçle ilgili başarılı olan işlerin ve kanunlardan kaynaklı yetersiz işlerle ilgili bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ettik. İlerleyen süreçte Meclis’te bir araştırma komisyonu kuruldu. Yani Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu. İstanbul’a ve değişik illere gittiler. Elazığ’a geldiler. Bir deprem süreciyle ilgili yapılması gereken süreçler nelerdir? Yaşanan mağduriyetler üzerinden önceden tedbir almak amaçlı bir komisyon kuruldu. Rapor hazırlandı, Meclis’e geldi. Ama ne yazık ki daha önce 1999 Depremi’nde de bir komisyon kurulmuş. Araştırmalar yapılmış. Komisyon raporları okunuyor sonra Meclis’in tozlu raflarına kaldırılıyor.

“HÜKÜMET, ENKAZA DÖNMÜŞTÜR”

Bu süreçte devlet kurumları çalıştırılmamıştır. Silahlı Kuvvetler, devlet kurumudur. Belediyeler, devletin bir kurumudur. İktidar olan siyasi parti, hükümettir. Hükümet, enkaza dönmüştür.

“TOKİ, ELAZIĞ’DA BİR BAŞARI HİKAYESİ OLUŞTURMUŞTUR”

11 ilde deprem oldu. Hemen arkasından 10 ilde afet bölgesi ilan edildi. Elazığ, afet bölgesi kapsamı dışında tutuldu. Gerekçe ne? Elazığ’da yıkılan bina yok. Halbuki bir depremin olumsuzlukları, hayatı direkt etkileyen etkileri deprem yaşandığı anda ortaya çıkmaz. Deprem sürecinden sonra çıkar. Elazığ’da afet bölgesi ilan edilmediği halde Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün yapmış olduğu tespite göre 10 il arasında Elazığ, en fazla hasarlı yedinci il. Birinci sırada Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Osmaniye ve 428 bina ile Elazığ. 402 bina ile Kilis, 354 bina ile Diyarbakır, Şanlıurfa 253 bina, Adana 23 bina. Hala tespitler devam ediyor. 13 Şubat itibarıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün tespitidir. Elazığ’da belki de bu sayı binleri bulacak. Eğer 24 Ocak gecesi deprem yaşanmasaydı, TOKİ konutları yapılmasaydı, orta hasarlı binalar ağır hasarlıya çevrilip yıkılmasaydı bugün Elazığ’ı Maraş gibi görebilirdiniz. On binlerce ölü, binlerce enkazla karşılaşabilirdik. TOKİ, Elazığ’da bir başarı hikayesi oluşturmuştur. Ben muhalefet partisi milletvekili olarak söylüyorum. Çok ısa sürede organize olarak 25 bin konutu yapmışlardır. Yapılan konutlar bu depremlerde en ufak şekilde etkilenmemiştir. Konutların metre karesi, satıldığı fiyatlar bunlar ayrı bir şey. Ben o konutların yapım süreciyle ilgili kurumsal bir başarıdan bahsetmek istiyorum. Yani devlet, gerektiği zaman bir sorunu önceden görüp onunla ilgili tedbir alınca o şehirde can kaybı ve mal kaybı düşüyor. Devletin, hükümetin sorumlulukları afet yaşandıktan sonra mağduriyetleri gidermeye yönelik çalışmalar yapmak değil. Risk yaşanmadan altyapı oluşturmak başarıdır.

“BİNALAR YORULDU, DEPREMDEN SONRA STATİK DEĞERLERİ BOZULDU”

Elazığ riskli. Her ne kadar 2020 yılından itibaren tedbirler alınmışsa da gördüğümüz tablo Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün ve Bakanlığın yapmış olduğu açıklamaya göre 428 bina ile şu anda depremin en etkili olduğu illerin birçoğundan daha fazla riske açık. Benim milletvekili olarak uyarım bu. Devletimiz büyüktür. Devletimiz, Ak Parti’nin yönettiği hükümet değildir. Hükümet ayrıdır, devlet ayrıdır. Bugün çağrımız; sanıyorum Bakanlar Kurulu yapılacak. Daha doğrusu kabine toplanacak. Sayın Cumhurbaşkanı’na ricamız; Elazığ’ın gelecekte ağır bedeller ödememesi için deprem riskine karşı bir önleyici tedbir alarak Elazığ’ın yeniden afet bölgesi ilan edilmesi, bir an önce tespitlerin doğru yapılması. Binalar yoruldu, depremden sonra statik değerleri bozuldu. Yıkım istemiyorsanız, Elazığ’da insanlarımızın ölümünü engellemek istiyorsanız; buradan çağrı yapıyorum.”