Bartın Ağır Ceza Mahkemesince Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları katıldı.

Adliye içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı.

Geçen hafta 4 gün süren yargılamanın ardından ara verilen davanın ikinci celsesi, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla başladı.

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanıklardan maden mühendisi A sınıfı iş güvenliği uzmanı F.K, patlamadan komşusu aracılığıyla haberdar olduğunu belirterek, kurtarma çalışmalarına ocağa inerek katıldığını söyledi.

Ocağa girdiğinde metanla ilgili bir sorun olmadığını aktaran F.K, "Arkadaşlarımdan 320 kodundan bir duman geldiğini öğrendim ve 350 koduna kadar indim. Arkadaşlarıma maske, sedye gibi malzemeler getirerek destek oldum. Ocakta kimsenin kalıp kalmadığını, hastaneye kaldırılanların durumları hakkında rapor tuttum." dedi.

F.K, 350 kodunda iki bandın yıkıldığını gördüğünü ve olayın neden kaynaklandığı konusunda bir şey söylemesinin zor olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Patlamanın arında mı, arın gerisinde mi, nerede olduğu sensör verilerinden ortaya çıkar. Metan birikmesi unsurunun kişiden mi cihazdan mı kaynaklı olduğu konusunda bir şey söylemem zor. Alana girilip patlamanın izlerine bakılıp değerlendirme yapılabilir. İddianamede iş güvenliği eğitimlerinin, maske eğitimlerinin yetersiz olduğu, tatbikatların yeterli olmadığı iddiaları var. İş yerindeki işçilere hem teorik hem pratik tüm eğitimler verilmiştir. Bununla ilgili işçilerin ıslak imzaları da vardır. Son kullanım süresi dolmak üzere olan gerçek maskelerle de tatbikatlar da yaptık. Yönetmelik eğitimlerin uzaktan da yapılabileceğine imkan verirken biz birebir verdik." ifadelerini kullandı.

Müşteki yakınları, eğitimlerin kağıt üzerinde verildiğini öne sürerek "Eğitimler formaliteydi, eşim kendisi anlatıyordu." dedi.

Mahkeme başkanının "Eğitimlerin faydası olmadı mı?" şeklinde sorusu üzerine F.K, "Patlamanın hızı ve şiddeti bazı işçilerin maske takmasına imkan vermemiştir. Maskenin açılması da zor olabilir. Bu, kişinin parmak gücüne göre değişebilir." cevabını verdi.

Maden mühendisi R.O. da patlama anında - 250 kodunda ocakta olduğunu, toz bulutu nedeniyle göz gözü görmediğini dile getirerek, ocakta anormal bir durum yaşandığını fark ettiğini kaydetti.

R.O, ilk etapta kendi imkanlarıyla kurtarma çalışmalarına başladıklarını ve durumun ciddi olduğunu anlamalarıyla takviye istediklerini, geç saatlere kadar süren çalışma sırasında kendisinin de gazdan zehirlenerek hastaneye kaldırıldığını anlattı.

Bir gün yoğun bakımda kaldığını ve 4 günlük tedavi sürecinin ardından taburcu edildiğini aktaran R.O, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.

R.O, mahkeme başkanının iddianamede havalandırma pervanesinin arızasının bildirilmesine rağmen neden müdahale edilmediği yönündeki suçlamaya ilişkin sorusunu "Havalandırma sistemiyle alakalı arıza hakkında tarafıma yazılı bilgilendirme yapılmadı. Havalandırma arızası gündüz meydana gelmiş. Benim görev saatime kadar giderilmemiştir." şeklinde yanıtladı.

- Sanıklar haklarındaki suçlamaları kabul etmedi

Maden Mühendisi A sınıfı iş güvenliği uzmanı H.G, kurumda 6 ay önce hazırlık servisi mühendisi olarak görev yapmaya başladığını, patlamadan, mesaiden sonra evinde olduğu sırada haberdar olduğunu anlatarak, maden ocağına gidip tahlisiye ekibiyle -300 ve -350 koduna inerek kurtarma çalışmalarına katıldığını söyledi.

Bilirkişi raporunda eğitimlerin sağlıklı yapılmadığı suçlamasına katılmadığını belirten H.G, "Biz eğitimleri 20-25 kişiye veriyorduk ve bu eğitimler sonunda sınavlarımız oluyordu. Ayrıca tatbikatlara da katılıyordum. Yaşadığımız olayla ilgili herhangi bir kusurum yoktur." dedi.

İdari işlerden sorumlu müdür yardımcısı S.S.B, patlama konusuyla ilgili bir alanda çalışmadığını söyleyerek, işçilerin resmi belge olmadan farklı vardiyalarda çalıştırılması, lambaların yer altına indirilmesi gibi konularda ihmalinin bulunduğu iddialarını, hiçbir teknik birimde görevi olmadığı gerekçesiyle kabul etmedi.

İşçilerin çalışmadığı halde yer altında çalışmış gibi lambalarını gönderdikleri iddialarına ilişkin S.S.B, olayı sadece duyduğunu, böyle bir konuya tanıklık etmediğini kaydetti.

Sanık avukatı, müvekkilinin savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldığını, idari işler dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek, savcılıkça organizasyon şemasında müdür yardımcısı olarak görüldüğü için hakkında dava açıldığını, suçtan maddi manevi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak beraat talebinde bulundu.

Jeoloji mühendisi H.O.K, işletmede sondajdan sorumlu olduğunu ve işletme müdürünün belirlediği gün, saat ve yerde sondaj yapmakla yükümlü olduğunu ifade ederek, kurumdaki göreviyle patlama arasında neden ve sonuç ilişkisi bulunmadığını savunarak beraatini istedi.

Duruşma, diğer tutuksuz sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.

- Süreç

Bartın'ın Amasra ilçesindeki TTK Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim Cuma günü saat 18.15 sıralarında meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetmiş, 11 işçi yaralanmıştı. Bir işçi sevk edildiği hastanede 4 Kasım 2022'de, bir işçi de 5 Nisan'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.

Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir'in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış; 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9'u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde "takipsizlik" kararı verilmişti.

İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural hakkında 42 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan 1050 yıla kadar, 4 kez "olası kastla yaralama" suçundan da toplam 4 yıl 16 aydan 12 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Bu 4 sanığın iki suçtan toplam 844 yıl 16 aydan 1062'şer yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer 4'ü tutuklu 19 sanığın ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi isteniyor.

Mahkeme heyeti, 28 Nisan'daki duruşmada açıkladığı ara kararda, müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine, diğer 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti. (AA)