GÜNDEM

Gökçe Gökçen: Kabul etmeliyiz Kürt sorunuyla demokrasi sorunu birbiriyle yakından ilişkilidir

Meclis'te kurulan komisyonda konuşan İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, "Kürt sorunu vardır. Bunu inkar edersek de çözüme ulaşamayız. Genel anlamda demokrasi sorununun varlığını reddedersek de 'Kürt sorununa şimdi bakalım, demokratikleşme işini sonraya bırakalım' dersek de 'Kürt sorunu boş verelim' dersek de çözüme ulaşamayız. Hatta Kürt sorununu reddederek meseleyi teröre indirgersek de... Kabul etmeliyiz Kürt sorunuyla demokrasi sorunu birbiriyle yakından ilişkilidir" diye konuştu.

Abone Ol

PKK’nin fesih kararı ve silah bırakmasının ardından yürütülecek süreçte gerekli yasal düzenlemeler için TBMM’de kurulan komisyon ilk toplantısını bugün yapıyor. Toplantının ilk gününde, komisyonun adının, çalışma usul ve esaslarının, prensiplerinin belirlenmesi planlanıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un üye milletvekillerini davet ettiği komisyon toplantısı TBMM Tören Salonu'nda yapıldı. TBMM Başkanı Kurtulmuş'un açılış konuşması sonrasında komisyondaki siyasi parti temsilcilerinin değerlendirmeleri için grubu bulunan siyasi parti temsilcilerine 20’şer, grubu bulunmayan komisyon üyelerine ise 10’ar dakika konuşma süresi verildi. ​​

"Burada yürütülecek tartışma buraya sorularını yöneltecek yurttaşlarımızın haklı kaygılarını gidermek açısından da faydalı olacaktır"

CHP adına söz alan İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, Türkiye'de tüm siyasi partilerin farklı görüşlerine rağmen birbirlerine el uzatması, konuşması, sorunların çözümü için ortak bir mutabakat arayarak halkın temsilciliği görevini üstlenmesinin demokrasinin gereği olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin sorunlarının yalnızca kapalı kapılar ardında değil, halkın önünde, tam da burada olduğu gibi milletin denetimi altında, yani şeffaf bir şekilde konuşularak çözülmesi, CHP olarak tarihsel tutarlılık içinde savunduğumuz bir yöntemdir. Bu bakımdan TBMM çatısı altında bir komisyonun kurulması gerekliydi. Çalışma amacının, kapsamının, gündeminin belirlenmesi ve sorunlara TBMM'nin nasıl baktığının açıklığa kavuşması açısından bu komisyonun kanunla kurulması ve katılabilecek siyasi partilere karşı kapsayıcı ve yapıcı bir üslup kullanılması, daha güçlü ve tartışmalardan uzak bir mesaj vermesini ve belki de burada şu an olmayan siyasi partilerin de buraya katılmasını sağlayabilirdi. Bu ne yazık ki yapılamadı ancak şimdi komisyon adının, amacının, çalışma yöntemlerinin gündeminin belirlenmesine dair yürütülecek tartışma sadece bu çatı altındaki bizleri değil, buraya sorularını yöneltecek olan yurttaşlarımızın haklı kaygılarını gidermek açısından da faydalı olacaktır."

Komisyonda şehit yakınlarının ve gazilerin görüşlerini doğrudan buraya gelerek paylaşmaları gerektiğine dikkati çeken Gökçen, "Sivil toplum örgütleri, özellikle insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ile adaletsizliğe uğradığını düşenen kesimlerin yer alabilmesini komisyonun başarısı için biraz önce ifade edildiği gibi kaçınılmaz görüyoruz. Kuşkusuz bu süreçte övgüden çok eleştiriye ve farklı görüşlerin çarpışarak çözüm aranmasına ihtiyaç vardır" dedi.

"Terör örgütlerinin varlığını sonlandırması ne kadar önemliyse, terörün sebeplerinin yok edilmesi de aynı hayati önemdedir"

Gökçen, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in görevlendirmesiyle kurulan ve çoğu hukukçu milletvekillerinden oluşan 10 kişilik Demokrasi ve Adalet Komisyonuna atıfta bulunarak, şöyle konuştu:

"Bu konuda çalışmalarını yaklaşık dokuz aydır sürdürüyor. Bir daha bu acıların hiçbirini tekrar yaşamayalım ve kalıcı olarak toplumsal barışı inşa edelim diye partimizin ve tüm siyasi partilerin bu konudaki çalışmalarını önümüze koyduk. Grubumuzun bugüne kadar yaptığı demokratikleşme çalışmalarını, kanun tekliflerini tekrar taradık, değerlendirdik. Farklı ülke örneklerini araştırdık. Çalışma çözümü alanında çalışan akademisyenlerin ve uzmanların görüşlerinden yararlandık. Takip ettiğimiz toplumsal davalardan ve kavramlardan yola çıkarak güncelliğini tespit ettiğimiz sorunların çözümü üzerine çalıştık. Bunlardan hareketle, terörle mücadelede terör örgütlerinin varlığını sonlandırması ve silahsızlanma ne kadar önemliyse, tam da terörü ortaya çıkaran sebeplerin araştırılarak yok edilmesi de aynı derecede hayati önemlidir. Aksi halde birçok ülke örneğinde şiddetin ve terörün tekrar ortaya çıktığı ya da tırmandığı, örgütlerin isim veya şekil değiştirerek eylemlerini sürdürdüğü, travmaların tekrarlandığı, insan hakları ihlallerinin tekrar tekrar yaşandığı süreçler ortaya çıkabilmektedir" diye konuştu.

"Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala kararlarının uygulanmadığı bir dönemdeyiz"

Gökçen, konuşmasında şunları kaydetti:

"Türkiye'nin birinci partisinin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu ve birçok belediye başkanının tutuklu yargılandığı, birçok belediyeye kayyum atandığı, etkin pişmanlık kurumunun hukuka aykırı bir şekilde işletildiği, siyasetçi ve bürokratların eşlerinin, çocuklarının, aileleriyle ilişkilerinin yargı organları tarafından takip edildiği ve şahsiyetlik ilkesinin bertaraf edildiği, kent uzlaşı iddianamelerinde Kürtlerin batıda temsil edilmesi gibi siyasi ve ayrıştırıcı ifadelerin suç unsuru olarak tanımlandığı, önemli kamusal tartışmalarda rolünü küçümseyemeyeceğimiz bir meslek olan gazetecilik faaliyetinin Cumhurbaşkanına fiili saldırı gibi ağır bir suçla ilişkilendirildiği, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, Gezi davası başta olmak üzere birçok tartışmalı siyasi dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen sivil toplum ve meslek örgütü faaliyetlerinin cezalandırıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Barış Akademisyenlerinin hala görevlerine dönemedikleri, yıllarca akademik yaşamdan dışlattıkları, KHK'lıların sosyal yaşamdan bile dışlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala kararlarının uygulanmadığı bir dönemdeyiz.

"Kabul etmeliyiz Kürt sorunuyla demokrasi sorunu birbiriyle yakından ilişkilidir"

Burada olsa komisyona katkı verebilecek olan Hatay'ın seçilmiş milletvekili Can Atalay'ın ve hayatı boyunca bir akademisyen olarak Kürt sorunu üzerine çalışmış olan Prof. Dr. Ahmet Özer'in eksikliğine de buradan dikkat çekmek isterim. Anayasal hakkımı kullanan 14 gencin halen cezaevinde olduğunu hatırlatmak isterim. Diğer taraftan Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık'ın sağlık durumunun ciddiyetinin de sadece Beylikdüzü'nde oy kullanan yurttaşlarımızı veya tek bir siyasi partiye değil buradaki herkesi ilgilendirdiğini ifade etmek istiyorum. Aynı Ayşe Barım örneğinde olduğu gibi. Yani Kürt sorunu vardır. Bunu inkar edersek de çözüme ulaşamayız. Genel anlamda demokrasi sorununun varlığını reddedersek de 'Kürt sorununa şimdi bakalım, demokratikleşme işini sonraya bırakalım' dersek de 'Kürt sorunu boş verelim' dersek de çözüme ulaşamayız. Hatta Kürt sorunu reddederek meseleyi teröre indirgersek de... Kabul etmeliyiz Kürt sorunuyla demokrasi sorunu birbiriyle yakından ilişkilidir."