Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adalet Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesini ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Gökçen, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 2 bin yıldan fazla hapisle yargılandığı 3 bin 900 sayfalık iddianameye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
SÖZDE İDDİANAME, GERÇEKTE DARBE MUHTIRASI NİTELİĞİNDE
Gökçen, iddianamede, CHP’nin kapatılması talebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir bildirimde bulunulduğunu ifade etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın daha sonra yaptığı açıklamalarla bu durumu yumuşatmaya çalışsa da, iddianamenin Anayasa'nın $68$. ve $69$. maddelerine atıfta bulunarak bu bildirimi yaptığını vurguladı. Bu nedenle iddianamenin hem siyasi hem de bir darbe muhtırası niteliğinde olduğunu dile getirdi.
İddianamenin, yüz yüze gelme imkanı bulunmayan $15$ gizli tanık ifadesi içerdiğini, bu ifadelerin savunma hakkını engellediğini belirtti. Gökçen, aynı zamanda iddianamede parti içi çalışmaların, cumhurbaşkanı adayı olmanın ve hatta avukatlık mesleğinin bile suç olarak görüldüğünü dile getirerek, "Aslında sözde iddianame, gerçekte bir darbe muhtırası" yorumunu yaptı.
İKİ ŞÜPHELİ AYNI İFADEYİ TEKRARLADI
Gökçen, iddianamede yer alan bazı sanık ifadelerinin kelimesi kelimesine örtüşmesinin, belgenin "kopyala yapıştır" yöntemiyle hazırlandığı şüphesini doğurduğunu ifade etti. İddianamede $969$ kez 'hatırladığım kadarıyla', $774$ kez 'bilmiyorum' gibi belirsizlik bildiren ifadelerin çokça geçtiğini belirtti.
Ayrıca, iki şüphelinin birbirinden habersiz olarak aynı olayı yaşadığını ve $15$ gün arayla noktası virgülüne, hatta yazım hatalarına kadar aynı ifadeleri kullandığını aktardı. Gökçen, bu durumun başlı başına bir soruşturma konusu olması gerektiğini, aslında şüphelilere hazır ifadelerin imzalatıldığını düşündüğünü söyledi. Bu durumun daha önce Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarında olduğu gibi binlerce sayfalık, kafa karıştırma amaçlı iddianame hazırlama yöntemine benzediğini öne sürdü.
CHP FAALİYETLERİNİ CEZALANDIRMAK AMAÇLANIYOR
CHP’li Gökçen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Siyasi Partiler Kanunu gereği CHP’nin kapatılması yönünde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunduğunu da açıkladığını söyledi. İddianamenin 258. sayfasında, “Seçim, sandık verilerinin CHP tüzel kişiliğinden usulsüz yayıldığı anlaşıldığından Anayasa $68$-$69$. maddeleri ve Siyasi Partiler Kanunu kapsamında gereğinin takdiri için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilecektir” ifadesinin yer aldığını kaydetti.
Bu girişimin esas amacının CHP faaliyetlerini cezalandırmak olduğunu belirten Gökçen, "Seçime çalışmayı, CHP’nin kurultay yapmasını, CHP’nin il binası satın almasını, parti içi faaliyetleri, toplantılar yapmayı, cumhurbaşkanı adaylığı için çalışmayı, ön seçim yapmayı; bütün bunları bir suç kapsamında görerek CHP’nin kapatılması için bir girişimde bulunuluyor" dedi.
Gökçen, geçmişte kendi partileri kapatılmaya çalışıldığı için demokrasiyi savunanların, bugün yargı yoluyla rakiplerini tasfiye etmeye çalıştığını ve halkı ikna etme kabiliyetlerini yitirdikleri için bu yola başvurduklarını savundu.
KURUCU PARTİYİ KAPATMAYA GÜÇ YETMEYECEKTİR
Gökçen, yaşananların bir darbe girişiminin ikinci ayağı olduğunu vurgulayarak, hedefin sadece CHP ile savaşmak değil, aynı zamanda cumhurbaşkanı adaylığını engellemek ve halkın taleplerinin siyasette görünür olmasını engellemek olduğunu belirtti. Sözlerini, "CHP öyle bakanlıklara dilekçe verilerek kurulmuş bir siyasi parti değildir. CHP savaş meydanlarında kurulmuş bir partidir, Türkiye'nin birinci partisidir. Ve hiç kimsenin CHP’yi kapatmaya gücü yetmeyecektir" diyerek sonlandırdı.