Endometriozisli kadınlarda otoimmün hastalık görülme riski 2 kat daha yüksek!

Abone Ol

Yakın zamanda NPJ Women’s Health dergisinde yayımlanan ve Columbia Üniversitesi’nden Dr. Elhadad’ın ekibi tarafından yürütülen geniş ölçekli çalışma, endometriozisin yalnızca pelvik bölgede sınırlı bir kadın hastalığı değil, sistemik bağışıklık sistemi ile yakından ilişkili olabileceğini güçlü verilerle ortaya koydu.

Araştırma, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük iki sağlık veritabanını (Merative MarketScan ve Multi-State Medicaid) kullanarak yürütüldü. 30 milyondan fazla bireyi kapsayan bu veri tabanları üzerinden, 332 binden fazla endometriozisli kadın ile 1,2 milyondan fazla hastalık sahibi olmayan bir kontrol grubu karşılaştırıldı.

Sonuçlar ise çarpıcı: Endometriozisli kadınların, iki yıllık takip süresi içinde otoimmün hastalık tanısı alma riski, kontrol grubuna kıyasla iki kat yüksek bulundu. Bu artış, yalnızca tek bir hastalığa özgü değildi; romatoid artrit, Hashimoto tiroiditi, sistemik lupus eritematozus, multipl skleroz, Sjögren sendromu, pernisiyöz anemi, miyozit, Graves hastalığı ve tip 1 diyabet gibi farklı otoimmün hastalıkların tamamında benzer şekilde risk artışı gözlendi. Fakat hangi hastalığın daha sık görüldüğü veya ilk olarak teşhis edildiğine yönelik bir bulgu yok.

Çalışmanın 332 bini aşkın endometriozisli kadının 1,2 milyondan fazla kontrol grubuyla kıyaslanarak gerçekleştirilmesi bu sonuçların tesadüfi olmadığını gösteriyor. Üstelik risk artışının, kullanılan her iki veri tabanında da tutarlı şekilde saptandığı belirtiliyor.

Araştırma, endometriozis ve otoimmün hastalık ilişkisini değerlendiren bugüne kadar yapılmış en geniş ölçekli çalışmalardan biri olma özelliğini taşıyor ve aynı zamanda endometriozis ile otoimmün durumlar arasında anlamlı bir ilişki olduğunu gösteren ilk çalışma olarak da kayıtlara geçmiş.

Neden Önemli?

Endometriozis, dünya genelinde üreme çağındaki kadınların yaklaşık %10’unu etkileyen, kronik ağrı ve kısırlıkla ilişkilendirilen en fazla okul ve işgücü kaybına neden olan bir hastalık. Otoimmün hastalıklar ise dünya nüfusunun yaklaşık %8’ini etkiliyor ve bu grubun %80’i kadınlardan oluşuyor. İki hastalık grubunun bu denli çarpıcı biçimde kesişmesi, kronik inflamasyon, bağışıklık sistemi düzensizlikleri, hormonal-immün etkileşimler ve genetik yatkınlık gibi ortak biyolojik mekanizmalara işaret ediyor.

Endometriozisin uzun süredir otoimmün hastalıklarla biyolojik benzerlikler taşıdığı düşünülse de, bu ölçekte ve güçte kanıtlar sınırlıydı. Columbia Üniversitesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen bu kapsamlı çalışma, endometriozisin sistemik doğasına dair paradigmaları yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Bu perspektif, milyonlarca kadının tanı ve tedavi süreçlerinde daha bütüncül bir yaklaşımı zorunlu kılabilir.

Jinekolojik değil sistemik bir bağışıklık bozukluğu

Bu araştırma, endometriozisin yalnızca jinekolojik değil, sistemik bir bağışıklık bozukluğu olabileceği yönündeki en güçlü kanıtlardan birini sunuyor. Klinik açıdan, endometriozisli kadınlarda otoimmün hastalık semptomlarının dikkatle izlenmesi ve multidisipliner bakımın geciktirilmemesi gerektiğini hatırlatıyor. Araştırma açısından ise yeni soruları gündeme getiriyor:

  • Endometriozis ve otoimmün hastalıkları bağlayan ortak genetik veya moleküler imzalar var mı?
  • Otoimmün riskin erken saptanması, endometriozisin gidişatını değiştirebilir mi?
  • Peki, endometriozisin yönetimi otoimmün hastalıkların seyrini etkileyebilir mi?