Yayınladığı videolarla ülke gündemini sallayan, kirli ilişkileri ve suç ağlarını deşifre eden Sedat Peker kimdir? Sedat Peker, “kenar mahalledeki kriminal vakalar”dan devlerin “en derin” kısmı ile irtibata ve gayrımeşru ilişkilerin odağına nasıl oturdu? Sedat Peker’in çocuk yaşta başlayan “kriminal hayatı”nı ve “derin bağlantılar”ını sizin için derledik.

“Bir tripod, bir kamera, bolca konuşma ve bir takım simgeler”le Türkiye siyasetini sarsan Sedat Peker, çocukluğundan itibaren oldukça farklı bir hayat yaşadı. İstanbul’un Anadolu yakasının kenar mahallelerinde “suç” ile tanıştığında yaşı oldukça küçüktü. Kenar mahalleden merkeze, “küçük suç”lardan büyük suç örgütlerine, “küçük bağlantı”lardan devletin “derin”indeki ilişkilere uzanması fazla sürmedi. Ergenekon Davası’da yargılanırken “JİTEM'i ben kurdum Veli Küçük'e devrettim” diyen Arif Doğan, Sedat Peker ile “ağabey-kardeş” ilişkileri olduğunu, 1984-85 yıllarından beri Sedat Peker’i tanıdığını söylüyordu. 1971 doğumlu olan Peker, andığı tarihlerde sadece 13-14 yaşlarındaydı. Arif Doğan kitabında da, Sedat Peker ile sık sık görüştüğünü “bazen Peker’in, bazen de kendilerini talepleri olduğunu”, “bazı PKK itirafçılarının Peker'in yanına verildiğini” de iddia etmişti.

SİCİLİ ORTAOKUL YILLARINA UZANIYOR

1971 Sakarya doğumlu olan Sedat Peker’in Kafkasya kökenli olduğu biliniyor. Karapapak Türkleri’ne özel bir ilgisi var ve Dünya Karapapak Türkleri Birliği’nin “Dünya Türklüğü Hakanı” unvanına sahip. İstanbul’un kenar mahallerinde şiddet ve suç ile tanışıklığı ortaokul yıllarına kadar uzanan Sedat Peker, 17 yaşında ilk kez cezaevine giriyor. Bu dönemde esrar kullandığını, psikolojik tedavi gördüğünü bizzat kendisi anlatıyor.

O dönem içinde bulunduğu bağlantılar “karanlık” olsa da, JİTEM’in kurucusu Arif Doğan’ın ifadeleri ve “emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün yardımıyla çürük rapor aldığı” iddiaları henüz erken yaşta kurduğu bağlantılara işaret ediyor. Sedat Peker, bir televizyon programında Veli Küçük’ü “2002 yılında Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanıyken tanıdığını” söylüyor. Ergenekon davasındaki ifadesinde ise “Küçük'ü babasının arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını” öne sürüyor. Korkut Eken de Peker’in yakın olduğu isimler arasında yer alıyor. Korkut Eken’in, Sedat Peker videolarındaki iddialarından ardından Atilla Peker için “Devlet bazı işlerde ‘eleman’ kullanırdı” diyerek aralarındaki ilişkiyi itiraf ediyor.

ÖZEL VE “DERİN” BAĞLANTILAR

Sedat Peker henüz 20 yaşını doldurmadan aile üyeleri ve arkadaşları ile özel bir yapı oluşturuyor ve geniş bir alanda faaliyet göstermeye başlıyor. Kadıköy başta olmak üzere Anadolu yakasının lüks semtlerinde “kriminal” faaliyetlerde bulunuyor. Sedat Peker’i yakından izleyenler 17 yaşında girdiği cezaevinde “özel ilişkiler kurduğunu ve ağlarını genişlettiğini” ifade ediyor.

Sedat Peker’in “kenar mahalleli bir mafya özentisi” olmadığı kısa sürede anlaşılıyor. 1980’li yıllarda Doğu’da çatışmalar daha ilk başladığında “JİTEM’i kurduğunu” söyleyen Arif Doğan, Veli Küçük, Korkut Eken gibi isimlerle erken yaşta ilişki kurması pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor. Hırsı, özel yetenekleri, gözükaralığı ve teşkilatçı becerisi ile kolayca ve hızlı sivriliyor.

“TERÖR ÖRGÜTLERİYLE SAVAŞACAĞIM”

Sedat Peker, 1990’ların hemen başında kurduğu yapı ile 1990’ların ortasında adından söz ettirmeye, ulusal medyanın gündemine girmeye başlıyor. Sadece Kadıköy-Bağdat Caddesi hattında değil, tüm ülkede en bilinen “suç örgütü liderleri” arasına giriyor. 25 yaşındayken, 1996 yılında Tempo dergisinde bir söyleşisi yayınlanan Sedat Peker, açık yüreklilikle sabıkalarını anlatıyor, ama “mafya babası” tabirinden rahatsız olduğunu söylüyor.

Sedat Peker’in henüz oldukça genç bir mafya lideri olarak, ilk röportajında “terör örgütlerine savaş ilan etmesi, terör örgütleriyle onların yöntemleriyle savaşacağını söylemesi” gözlerden kaçmıyor. Bu sözlerin “laf olsun” diye söylenmediği ve bir “kimlik” beyanı olduğu kısa süre sonra anlaşılıyor.

SEDAT PEKER’İN VELİ KÜÇÜK VE YEŞİL BAĞLANTISI

Tartışma yaratan 2. MİT Raporu’nda; “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün PKK ve Dev-Sol'a karşı faaliyetlerde kullanma iddiasıyla özel bir suç ekibi kurulduğu” ifade ediliyor. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve Emniyet Genel Müdürlüğü Müşaviri Korkut Eken’in bu oluşumu yönetttiği belirtiliyor. Sedat Peker’in adı bu raporda “bağlantılı ülkücü mafya” olarak geçiyor. 22 Eylül 1996’da ilk kez Aydınlık gazetesi tarafından yayınlanan bu raporu, iki hafta bile geçmeden gelen Susurluk Kazası izliyor. Susurluk Kazası’nın ardından ortaya saçılan gerçekler de Sedat Peker’in içinde bulunduğu bağlantılara işaret ediyor.

Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından Kutlu Savaş’a hazırlatılan Susurluk Raporu’nda Sedat Peker’in “Veli Küçük ile defalarca görüştüğü”, “Jandarma İstihbaratı’na kayıtlı numaraları aradığı” ve pek çok faili meçhul cinayette izmi geçen Yeşil’e ait numarayı aradığı açıkça yazılıyor. TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu raporlarında Sedat Peker’in adı geçiyor.

YURT DIŞI GÜNLERİ VE DÖNÜŞ

Susurluk sonrası siyaset-mafya ilişkilerine odaklanan kamuoyu ve açığa çıkan hesaplaşmalar nedeniyle Sedat Peker yurt dışına çıkıyor. Sedat Peker, Romanya ve Bulgaristan'da uzun süre kalmıyor, Fransa’da yakalanan Alaattin Çakıcı ve Bulgaristan’da yakalanan Kürşat Yılmaz’ın aksine yakalanamıyor. Ancak, yaptığı “görüşmeler ve aldığı garantiler” sonrası kendi isteğiyle özel bir uçakla Türkiye'ye dönüyor. Geri dönüş konusunda ANAP’lı bazı isimlerden garanti aldığı söyleniyor.

Cezaevi günleri yeniden başlayan ve bu kez “koğuş haberleri” ile gündeme gelen Peker, çıktıktan sonra Adapazarı merkezli olarak “yardım faaliyetleri”ne girişiyor, yeni bir “imaj” arayışına giriyor. “Ticaret yapan iş insanı” kimliği ve “yardımseverlik faaliyetleri” ile adını duyuran ve “kriminal işler” iddialarını reddeden Sedat Peker’in imaj çalışmalarının bir ayağını da “entelektüel faaliyetler” oluşturuyor. Duygu Asena’nın 1999 yılında Milliyet gazetesi için evine giderek yaptığı Sedat Peker söyleşisinde bu noktalar özellikle öne çıkıyor. “Kitaplar” Peker’in sıklıkla başvurduğu, konuşmalarında yer verdiği “unsur”lar haline geliyor.

AÇIK İLİŞKİLER VE AKP’YE YANAŞAN PEKER

Ne kadar “imaj” tazelese de adının kriminal olaylar ve cinayetlerle birlikte anılmasını engelleyemiyor. AKP iktidarının gelmesiyle birlikte Türkiye’de yeni dönem başlarken, Sedat Peker de daha açıktan oynamaya, “açık” ilişki ağını genişletmeye başlıyor. 2002'de “Öztürkler” adlı bir internet sitesi kurarak, açılışını Hilton’da yapıyor. Eski bakanlar, siyasetçiler, emekli askerler, bürokratlar ve sanatçılar bu gecede boy gösteriyor. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük de davetliler arasında yerini alıyor. Jandarma istihbaratı kökenli isimlerle sistematik ilişkisi yanında dönem dönem siyasetin akışına göre farklı ilişkiler içine de giren Sedat Peker’in “Fethullah Gülen ile ilişkili olduğu” iddiaları da gündeme geldi. Bazı istihbaratçıların bu yönlü iddiaları farklı dönemlerde kamuoyu gündemine geldi, ancak Sedat Peker bu iddiaları reddetti, herhangi bir somut veri de ortaya çıkmadı.

Hakkında bu kez “taciz, tecavüz” gibi iddialar gündeme geldi, Peker kendisine “komplo kurulduğunu” söyledi. 2004 ise Sedat Peker’e yönelik kapsamlı bir operasyon yapıldı. Kelebek Operasyonu ile 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ergenekon Davası kapsamında da tutuklu yargılanan Sedat Peker, 10 yıl tutuklu kaldıktan sonra 2014’te Türkiye’deki “konsept değişikliği”ne paralel olarak yeniden dışarı çıktı. Artık daha güçlü biçimde boy gösteriyordu. “Bu 10 sene süre zarfında ülkemizde pozitif yönde olan gelişmeleri, değişmeleri takip edebildim. Kendimle ilgili hissiyatım, bu gelişmelere ve değişmelere uyum sağlayabileceğim yönündedir” diyen Sedat Peker, AKP ile oldukça uyumlu bir çizgi izledi.

AKP’Lİ DÖNEM VE SURİYE TIRLARI

2015 yılından itibaren AKP’ye açık destek verdi, Taha Ün’ün düğünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile sohbet ettiği fotoğraf büyük ses getirdi. Bu fotoğrafı, “Benim toplumdaki normalleşme konumum için önemli bir kırılma anıydı” diye tanımladı, “Erdoğan’a davranışından dolayı minnettar kalacağını” söyledi. 7 Haziran sonrası gerginleşen atmosfere mitingler yaparak dahil oldu, pek çok toplumsal kesimi açıkça tehdit etmekten çekinmedi. O dönem yapılan Hürriyet baskınını AKP’li bir milletvekilinin ricasıyla kendisinin organize ettiğini daha sonra itiraf etti. “Teröre Lanet” mitinglerinde hem ülkücü işareti, hem Rabia yaparak iktidara selam çaktı, sürekli yanında olan İsmailağa Cemaati’nden Muhammed Serkan Gül ile tarikatlara açık mesaj verdi. Sedat Peker, 2015 sonrasındaki “meşru ve AKP yanlısı” döneminde defalarca ödüllere layık görüldü, “meşru bir figür” olarak boş gösterdi.

Sedat Peker’in son videolarında öne çıkan Suriye’deki gruplara silah sevkiyatı meselesi, son dönemine damga verdi. 20 Kasım 2015'te Bayırbucak Türkmenleri’ne dört TIR yardım gönderdi. Bu tırlarda “battaniye, askeri kıyafet ve bot olduğu” açıklandı. Sedat Peker, videolarda ise silah gönderdiğini açıkça itiraf etti, başka TIR’lar da olduğunu savundu. Sedat Peker’in Özgür Suriye Ordusu’na çelik yelek, arazi aracı gibi yardımları sonraki yıllarda da devam etti.

KORKU İKLİMİNE KATKI VE KAÇIŞ

“Dünyanın şah damarları kesilmişçesine oluk oluk hepsinin kanlarını akıtacağız” sözünü bu dönem sarf etti. 13 Ocak 2016’da ise Barış Akademisyenleri için “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız, kanlarınızla duş alacağız" gibi sözler sarf etti. Tüm bu tehditlerden beraat etti. 2017’de ise hedefinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” vardı. Bu yürüyüş ile ilgili olarak, “Cezaevleri de bir gün basılacak. Ancak vallahi onların hayal ettiği gibi değil. Dışarıda yakaladıklarımızın hepsini ağaçlara, bayrak direklerine astıktan sonra o cezaevlerine de gireceğiz. Onları cezaevlerinde de asacağız. Boyunlarından asacağız bayrak direklerine” dedi. Bu sözlerine de dava açıldı ve sonunda beraat etti. Hemen her seçim dönemi ortaya çıkap AKP iktidarına destek vermekten ve açık tehditlerde bulunmaktan çekinmedi. Sık sık “silahlanma ve hazırlıklı olma” çağrısı yaptı, “iç savaş tehditleri” savurdu.

İktidarın küçük ortağı MHP’nin açıkça Alaattin Çakıcı’dan yana tavır alması ve Çakıcı’yı cezaevinden çıkarması ile Sedat Peker’in AKP ile ilişkilerinin bozulması eş zamanlı olarak gerçekleşti. 2020 başında “üniversite okumak” için yurt dışına gittiğini açıkladı. Bu dönemde Balkan ülkelerinde bulunan Sedat Peker, etliye sütlüye karışmadığı bir dönem geçirdi.

“BİR KAMERA, BİR TRİPOD” DÖNEMİ

9 Nisan 2021’de Sedat Peker ve grubuna yönelik farklı illerde 100’den fazla adrese operasyon düzenlendi ve hem Sedat Peker hem Türkiye için yeni bir dönem başladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nde yeniden ortaya çıkan Sedat Peker, art arda videolar yayınlamaya başladı. İlk videolarda “haksızlığa uğradığını, ailesine saygısızlık yapıldığı, verilen sözlerin tutulmadığını” anlatan Sedat Peker, iktidarda beklediği olumlu tepkiyi alamayınca el yükseltti.

Başta “dönüş biletimdi” dediği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere pek çok siyasetçi, gazeteci ve bürokrat hakkında iddialarda bulunan Sedat Peker, bugüne kadar toplam 9 video yayınladı. Ara ara da “bazı kişilerle yaptığı ve kanıt oluşturabilecek görüşmeleri” paylaştı. Mehmet Ağar ve Binali Yıldırım hakkında çarpıcı iddialarda bulunan Sedat Peker, gazetecilerin kurduğu kirli ilişkileri de ifşa etti. Videolarında “bir stratejisi, planı olduğunu” söyleyen ve zekasına sık sık vurgu yapan Sedat Peker, son olarak “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile helalleşeceğini” söyledi, ancak bu videoyu ABD Başkanı Joe Biden görüşmesi sonrasına erteledi. Sedat Peker, “pislikse de en küçük pislik olduğunu” düşünüyor, mevcut düzenin kirli ve pis ilişkilerini açığa vurduğunu savunuyor. Peker, bu sürecin sonunda “ismini temizle çıkarmayı, iyi biçimde anılmayı” istiyor, karşılığında “40 yaş altındakiler için temiz ve şeffaf bir ülke” kurulacağını söylüyor.