Doğu Ukrayna Krizi, Rusya ve Türkiye arasında yeni bir rekabet alanı mı?

Abone Ol

2014 yılının Nisan ayından beri Ukrayna’nın Donbass bölgesinde Rus destekli güçler ile Ukrayna Silahlı Kuvvetleri arasında geçen çatışmalı süreç bugün hala etkinliğini sürdürüyor. Rusya'nın bu bölgeye askeri yığınak yapmasının ardından Rusya ve Ukrayna arasında yeniden tırmanan gerginliğe Türkiye de Ukrayna’ya sattığı SİHA’larla dolaylı olarak dahil olmaya başladı.

26 Ekim tarihinde ise Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’den alınan Bayraktar TB2 insansız hava sistemlerini ilk kez Rusya destekli isyancıların bir topçu mevziisini etkisiz hale getirmek için kullandı. Daha önce gözlem ve istihbarat için kullanılan Türk SİHA’ları bu defa Rusya’ya karşı olarak doğrudan imha amacıyla kullanılmıştır. Türkiye’nin buradaki pozisyonundan tedirginliğini dile getiren Rusya, durumu bölgede istikrarsızlığı körükleyecek bir adım olarak yorumladı. Türkiye ise, savunma ve enerji alanlarında yakın işbirliği yaptığı Rusya'nın Kırım'ı ilhakını eleştirmeye ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü desteklediğini söylemeye devam ediyor.

ASKERİ-STRATEJİK BOYUT                                                                                                                                                                

İşin bir de Rusya ve Türkiye açısından askeri-stratejik boyutu bulunuyor. Türk SİHA’ları daha önce Suriye’de, Libya’da ve özellikle Dağlık Karabağ’daki çatışmalarda başarı sağladığı ve Rus silah sistemlerine karşı ciddi etkinliğini gösterdiği fark edilmişti. Dolayısıyla, askeri ve stratejik koşulların yeterli olmadığı durumlarda Rus silah sistemlerinin Türkiye üretimli SİHA’lar karşısında zayıflık gösterdiği noktalar bulunduğu görülüyor. Bu durum bir taraftan S-400 stratejik sistemini tedarik eden tek NATO müttefiki, diğer taraftan ise Ukrayna ve Polonya gibi ülkelere silahlı insansız hava aracı ihracatçısı konumundaki Türkiye’ye yönelik Rus tavrını ciddileştiriyor.

Donbass’ta dikkat çekilmesi gereken önemli bir husus, Ukrayna’da kullanılan Türk yapımı SİHA’ların hafif zırhlı hedeflere karşı uygun mühimmatlı SİHA’lar olmasıdır. Yani, Rus milis güçlerine üstünlük sağlayan bir üst varyanttaki mühimmatlar henüz Ukrayna’nın elinde değil. Oysa Karabağ’da kullanılan ve başarı getirdiğinden bahsedilen SİHA mühimmatı daha ağır varyantlıydı. Bu da demek oluyor ki, Türkiye hala Karabağ’da başarı sağlanan SİHA mühimmat satışını Ukrayna’ya (henüz?) gerçekleştirmemiş.

Öyleyse bu ağır mühimmatların Ukrayna’ya satışının yapılıp yapılmadığı ya da ileri bir tarihte yapılacak olma ihtimali Rusya, Türkiye ve Ukrayna ilişkileri açısından oldukça önemli görünmektedir. Zira ağır menzilli mühimmatların Rus yanlısı milis gruplar üzerinde ciddi bir avantaj sağlayacağını tahmin etmek zor değil.

RUSYA UKRAYNA’DA OPERASYONEL İVMEYİ ARTTIRABİLİR

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin, Rus yanlısı milislere karşı sistematik SİHA kullanımına devam etmesi ya da SİHA faaliyetinde operasyonel ivmeyi artırması halinde, Rusya’nın kendi askeri kabiliyetini Ukrayna’da daha yüksek seviyede sahaya sürme ihtimali bulunuyor. Rusya’nın, Ukrayna’nın SİHA tedarikçisi Türkiye’ye yanıt vermesi de olağan görünmekte. Dolayısıyla Donbass’ta bugünlerde yaşananlar Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin derinleşme olasılığını düşünmek için oldukça önemli.

UKRAYNA’YA TÜRKİYE ARACILIĞIYLA NATO ELİ DEĞİYOR

Diğer tarafından, geniş ölçüde Rus tehdidi hisseden Ukrayna Türkiye’yi güvenilir bir stratejik ortak olarak görmek istiyor olmalı. Ukrayna Savunma Bakanlığı, Ukrayna ordusuna korvet (hafif savaş gemisi) ve SİHA'lar için üretim ve teknoloji paylaşımı alanında için 14 Aralık 2020'de Türkiye ile 69 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Bu, Ukrayna’nın bakanlık tarihinde savunma alanında imzaladığı ilk doğrudan dış ticaret anlaşmasıydı. Türkiye ve Ukrayna arasında yapılan savunma anlaşmaları, Ukrayna'nın Sovyet ordu sisteminden modern NATO standartlarına geçişine yardımcı oluyor.

2014'te başlayan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaştan beri Ukrayna bölgede ve uluslararası arenada kendi politik ve stratejik konumunu arıyor. NATO’ya üyeliğini gerçekleştirmeye çalışan Ukrayna, Sovyet döneminin izlerini taşıyan ordusunu ve silahlarını NATO standartlarında modern bir sisteme geçirmek için uğraşıyor. Ancak Avrupa Birliği içinde Polonya, Romanya, Çekya ve Baltık ülkeleri gibi bir kaç ülkenin dışında Ukrayna’nın teknoloji transferi ihtiyacına cevap verebilecek ülke yok. Bu da Türkiye’yi Ukrayna bölge için önemli bir kaynak haline getiriyor.

TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ, KİEV DIŞ POLİTİKASININ ÖNEMLİ BİR UNSURU

Peki Ukrayna ve Türkiye'nin savunma alanında iş birliğine gitmesini sağlayan faktörler neler? İki ülke arasında kabiliyetlerini birleştirerek birbirini tamamlayan yanların söz konusu olduğundan bahsediliyor. Türkiye'de dijital teknolojilerde ilerleme yaşanırken Ukrayna'da üretim teknolojilerinin gelişimi söz konusu. Burada açıkça kabiliyetlerini birleştirerek yeni modern silahların seri üretimini yapma amacıyla iki ülkenin iş birliğine kapı açtıkları görülüyor. Ukrayna açısından Türkiye ile iş birliği, Kiev dış politikasının en önemli unsurlarından birisi haline gelmiş gibi.

Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde şu anda 12 adet Bayraktar TB2 SİHA bulunduğunu ve önümüzdeki dönemde 24 adet daha Bayraktar TB2 tedarik etmeyi planladıkları biliniyor. Kiev ayrıca Ankara'nın desteğiyle kendi İHA üretimini de gerçekleştirmek istiyor. SİHA üreticisi Türk şirketinin Ukrayna'da bir bakım ve eğitim merkezi kuracağı da Ukrayna Savunma Bakanı Andrey Taran tarafından duyurulmuştu. Türk şirketi Baykar Savunma Ukrayna'ya yaptığı ihracat çerçevesinde ortak motor üretimi de geliştiriyor.

Kiev ve Ankara'dan gelen açıklamalar iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da derinleştirilmek istendiğini gösteriyor. Öyleyse, Ukrayna ordusunun Türk SİHA’sı kullanması şaşılacak bir şey değil, hatta kendi sınırları içindeki ayrılıkçı milis güçlerine karşı kullandığı için meşru sayılıyor. Ancak Ukrayna ile işbirliğinin Rusya-Türkiye ilişkileri bağlamında sorun yaratacak olması aşikar.

ÇIKARLAR ÇATIŞIYOR

Ancak, Suriye ve Libya’dan Karabağ’a uzanan geniş bir jeopolitik eksende konu değerlendirildiğinde, Rusya ve Türkiye’nin çıkarlarının çatıştığını iddia etmek yersiz olmayacaktır. Ukrayna dışında bir de bu satışların Polonya’ya yapıldığı ve aynı şekilde Baltık ülkelerine ve Orta Avrupa ülkeleri ile de üretim anlaşmalarına sıcak bakıldığı da hesaba katılırsa, Rusya’nın Türkiye’den duyacağı rahatsızlığın boyutu artacağa benziyor.

Rusya’dan Türkiye’ye yönelik gelebilecek hamlenin alanı, Suriye’nin kuzeybatısında bulunan ve uzun süredir çatışmaların odağında yer alan İdlib şehri. Buna karşın Türkiye'nin ise Ukrayna ile savunma alanındaki işbirliğinin şu anda duracağına dair bir işaret yok. Dolayısıyla Türkiye, savunma ihracatını jeopolitik önem atfettiği bölgelerdeki dış politika hedeflerinin bir unsuru olarak değerlendirdiğinin altı çizilebilir.