Haber: Hivda Tekkaynar

Dersim’in Mazgirt ilçesinde bulunan Aktarla köyünde yaşayan Saniye İldeniz, çocukluğundan bu yana doğadan topladığı bitkilerle şifalı ürünler üretiyor. Aktarla'nın zengin bitki örtüsüne sahip coğrafyasında yetişen endemik bitkilerden faydalanan Saniye, bu şifalı bitkileri gelecek nesillere aktarmak istiyor. Köydeki yaşam şartlarının zorluğuna rağmen, her yaz köye döndüğünde, kadınların doğal yöntemlerle sağlık sorunlarına çözüm bulma pratiğini gözlemleyen Saniye, yıllardır bitki araştırmaları yapıyor. Köyde yetiştirdiği bitkilerden elde ettiği sirke ve diğer doğal ürünler de sağlık açısından önemli bir yer tutuyor. Dersim'in eşsiz doğasından topladığı bitkilerinden bitkisel ürünler yapıyor ve glütensiz ekmekler yapıp adını “Esmer Ekmek” verdiği dükkanında satıyor.

Doğal Ürünler

UNUTULANI YAŞATMAK İSTİYOR

Eski dönemlerde hastanelere ulaşmanın zor olduğuna dikkat çeken Saniye İldeniz, bitkilere olan ilgisinin bu sorunlara çözüm olma isteğinden doğduğunu, “Köyde yaşayan herkes, hastalıklarına kendi çarelerini bulmak zorundaydı çünkü herkesin doktora gitme imkanı yoktu. Her yaz köye döndüğümüzde, sürekli olarak araştırmalar yapıyordum. Hangi kadın ne yapıyor, doğum yaparken veya doğum sancısı çekerken kim ne kullanıyordu, diş ağrısında kim ne kullanıyordu? İnsanlar geleneksel bitkisel tedavilerle sorunlarını çözüyordu. Ben bu konuda meraklıydım ve yıllardır araştırmalar yapıyorum. Bitkilerin mucizevi bir şekilde derman olduğuna inanıyorum. Toprak ana bize bu nimeti vermiş ve insanlar bunu kullanmayı bilmeliler. Bitkilerin sağlığa olan katkıları ve iyileştirici özellikleri gerçekten büyük” sözleriyle dile getirdi.

DOĞAYA YABANCILAŞIYORUZ, TÜKETTİĞİMİZ ÜRÜNLER ZEHİR SAÇIYOR

Saniye, bitkileri toplamadan önce dini ritüellerini yerine getirdiklerini dile getirerek şunları aktarıyor: "Küçük bir bahçem var ancak dağların doruklarında da faydalanabileceğimiz bitkiler bulunuyor. Tohumlarından, çiçeklerinden ve yapraklarından, bazen de köklerinden faydalanıyoruz. Ancak bunu yaparken üçte birini alarak, doğanın dengesine saygı gösteriyoruz ve bir sonraki nesillere bırakarak faydalanıyoruz. Asıl işimi köyde yapıyorum, orası benim dünyam. Bitkilerle konuşuyorum ve onları anlamaya çalışıyorum. Bitkilerin uzun süre dayanamayacağını düşündüğüm için bunlardan sirke yapıyorum. Kışın ise bu ürünleri satıyorum. Yaptığım sirke çeşitlerinin hepsi şifalı. Asıl adı sirke olsa da, ben onu üke ekimiyle başladığını belirtiyor. Ata tohumumuzdan glütensiz buğday ekiyoruz ve bunu gelecek nesillere aktarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Atalarımızın yaptığı geleneksel ekşi mayayı da üretiyoruz. Hazır maya almıyoruz çünkü bunların GDO'lu olduğunu biliyoruz. Günümüz koşullarında gençlerin obeziteye doğru gittiğini, diyabet hastalarının arttığını ve bağırsak hastalarının çoğaldığını görüyoruz. Kolesterolü olan 6-7 yaşlarında çocuklar bile görüyorum. Bu durumdan yola çıkarak, 'Doğal bir şeyler yapıyorsam doğal ekmekler de yapayım' dedim.

Saniye, sosyal medyada paylaştığı bitkisel ve doğal ürünlerle dikkatleri üzerine çektiğini belirterek şunları dile getirdi: "Ben aslında bu işi hobi olarak yapmaya başladım. Ancak zamanla Avrupa'ya kadar uzanan bir hikayem oldu. Şifa gören birçok insan oldu ve bu beni son derece mutlu ediyor. Dolayısıyla işime daha da fazla sarıldım. Bu benim için geleneksel olarak yaptığım bir iş ve bunu gelecek nesillere aktarmak istiyorum. Onlar da kendi çocuklarına ve torunlarına öğretebilirler. Kendimi denizde bir kum tanesi gibi görüyorum ve bu kum tanelerinin çoğalmasını istiyorum. Geçmişimizi, geleceğimizi, tarihimizi, örf ve adetlerimizi, geleneklerimizi ve göreneklerimizi bilmek son derece önemlidir. Bu yanında şifa da her şeyden önce gelir. Hastalıklar aslında bizim düşüncelerimizdir."