Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından yüzde 27 artışla 28 bin 75 lira olarak açıklanan yeni asgari ücret rakamına tepki gösterdi. Beyoğlu’nda bulunan Çalışma ve İş Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen sendika üyeleri, "Sefalete teslim olmayacağız" ve "Sermayeye değil, emekçiye bütçe" sloganlarıyla belirlenen ücreti protesto etti. DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, burada yaptığı açıklamada, asgari ücretin belirlenme sürecinde işçi temsilcilerinin dışlandığını ve milyonlarca çalışanın açlık sınırının altındaki bir ücrete mahkum edildiğini belirtti.

Asgari ücretin doğrudan 7 milyon çalışanı, dolaylı olarak ise tüm özel sektör çalışanlarını ilgilendirdiğini kaydeden Arslanoğlu, iktidarın bu yıl işçi konfederasyonlarını masaya davet etme ihtiyacı dahi duymadan işverenlerle birlikte karar aldığını ifade etti. Arslanoğlu, "En çok işçinin üye olduğu konfederasyonu masaya alarak işçi sınıfını figüran gibi kullanmayı adet edinmiş olan iktidar sahipleri, bu yıl buna da ihtiyaç duymadılar. Bu yıl işçilerin hiçbir temsilcisi yokken masada işverenlerle oturarak açlık sınırında bir ücreti belirlediler" dedi. Mevcut sistemden çıkış yolunun grevli ve toplu sözleşmeli bir asgari ücret düzeninin kurulması olduğunu vurgulayan Arslanoğlu, komisyonda sadece tek bir konfederasyonun değil, tüm işçi ve emekçi temsilcilerinin yer alması gerektiğini söyledi.

EMEKÇİLER ADALETSİZ VERGİ SİSTEMİYLE DİLİM DİLİM SOYULUYOR

Haberleşen ekonomik kriz ortamında asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesinin yetersizliğine dikkat çeken Arslanoğlu, çalışanların hem düşük ücret hem de yüksek vergi yükü altında ezildiğini ifade etti. Emekçilerin açlık sınırının altında bir ücretle bir kez, adaletsiz vergi sistemiyle ise yıl içerisinde "dilim dilim" ikinci kez soyulduğunu kaydeden Arslanoğlu, bu duruma kıdem tazminatı tavanının düşürülmesinin de eklendiğini belirtti. Arslanoğlu, Türkiye’de üretilen Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 75’ine, nüfusun sadece yüzde 10’una tekabül eden küçük bir rantiyeci kesim tarafından el konulduğunu vurguladı.

İktidarın geçmiş yıllarda "çay ve simit hesabı" yaparak emekçilerden oy topladığını ancak bugün aynı kesimlere sırtını döndüğünü ifade eden Arslanoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinin bile gerisinde kalan bir artışın kabul edilemez olduğunu dile getirdi. 2026 yılının emekçiler ve emekliler için büyük bir mücadele yılı olacağını söyleyen Arslanoğlu, toplumun kendisini yok sayan bu anlayışa karşı tepkili olduğunu ve anlaşılan o ki bu sürecin siyasi sonuçlarının olacağını kaydetti. Asgari ücret pazarlığında uyuşmazlık çıkması durumunda sendikalara grev çağrısı yapma hakkı tanınması gerektiğini belirten Arslanoğlu, gerçek bir toplu sözleşme düzeninin demokratik bir hak olduğunu sözlerine ekledi.