GÜNDEM

Devlet ve Fetullah Gülen'in dansı

17-25 Aralık operasyonundan önce devletin içine sızan örgüt, siyasiler tarafından görmezden geliniyor ve destekleniyordu. 15 Temmuz darbesinden sonra söylemler sertleşti, düşmanlık kuruldu.

Abone Ol

Derleyen: Egecan Türkmen

Fetullah Gülen, uzun yıllar boyunca "hizmet" hareketi adı altında, ülkede birçok ayrıcalıkları elde etmiş, bu ayrıcalıkları kullanarak devlet bürokrasisinde, adalet sisteminde ve emniyet güçleri içerisinde örgütlendi.

Resmi kaynaklara göre İmam bir babanın oğlu olarak 27 Nisan 1941 yılında Erzurum'un Pasinler ilçesinin Korucuk köyünde doğan Fethullah Gülen, 1951 yılında hafız oldu.

1950’li yıllar, soğuk savaş dönemi ve sağ siyaset için Komünizm tehlikesi olan yıllardı.

Fetullah Gülen’in gençliği Erzurum’da geçti.

Erzurum şehrinin baskın komünizm karşıtlığı onu da etkiledi ve o senelerde her şehirde kurulan Recai Kutan, Cemal Gürsel, Adnan Menderes, Celal Bayar, Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi bilinen bazı sağ siyasetçilerin de üyesi olduğu Komünizmle Mücadele Derneği’nin Erzurum’da kurucu üyeliğini üstlendi.

1966 yılında İzmir’de camilerde vaaz vermeye ve taraftar toplamaya başlayan Gülen, sağ siyasetçiler tarafından dikkat çekilmeye başlandı.

Işık Evleri ve Altın Nesil Projesi

Gülen, İzmir'e taşradan gelen öğrencilere evler açarak anadoludan gelen üniversiteyi kazanmış çocuklarla iletişim kurdu.

Yoğun olarak “Risale-i Nur”ların okunduğu bu evler, Gülen yapılanmasının oluşumunda kritik rol oynadı. İlerleyen yıllarda "ışık evleri" olarak anılacak bu evlerde “altın nesil” projesinin düşünceleri atıldı.

Fethullah Gülen, bir “altın nesil” yetiştirmek istiyordu.

Harekete katılıp yetiştirilen “talebeler”, ileride yapılanmanın yeni projelerinin hayata geçirilmesinde kilit rol oynayacaktı.

"Türk milliyetçiliği, serbest piyasa anlayışı ve modern eğitime vurgu" bazen ana akım medya tarafından Gülen cemaatinin, diğer cemaatlerle ayrıldığını haberleri yayıldı.

Gülen, zaman içinde ana akım Nurcu olarak bilinen hareketten kopup kendi hareketini oluşturdu.

1970’ler ve 1980 darbesi

Gülen, 1970’ler ve 1980’lerde Komünizmle mücadele ile birlikte, kendine geniş bir alan buldu.

Gülen, darbeyi yapan Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’e yönelik söylediği “Bu iş, öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir – hiç sevabı olmasa da bu icraatı ona yeter, Evren cennete gidebilir” sözleri ile darbenin yanında olmuştu.

1970’de kurulan “Sızıntı” dergisi, darbe döneminde bir baskı ile karşılaşmadan geniş kitlelere yayılma fırsatı bulmuştu.

Darbeden sonra kurulan ANAP Partisi ile de ilişkilerini iyi tutan örgüt, özel okul dershane ve yurtların açılmasını rahatlatacak politikalarıyla güç elde etmeye başladı.

1980’lerin ikinci yarısında yapılanmayı daha görünür kılan günlük Zaman gazetesi gibi yayınlar kuruldu.

Fetullah Gülen, pragmatik bir siyaset izleyerek o dönemlerde yetiştirdiği “talebeleri” önemli mevkilere yerleştirmek niyetindeydi.

Türkçe Olimpiyatları ve Yurt dışındaki okullar

Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dağıldıktan sonra oluşan yönetim boşluklarını kullanarak, Fetullah Gülen cemaati, Orta Asya ülkeleri ve Balkan ülkelerinde okullar açmaya başladı.

Gülen cemaati için açtıkları okullar, bir üs niyetinde kullanılmaya başlandı ve Gülenciler içerisinde bir burjuva ekonomisi oluşturmaya başladı.

Açılamayan okullarda, bürokratlara katılan Fetullah Gülen yapılanması, hem ülkede ilişkileri hızlandırıyor hem de Anadolu sermayesine ülkelerde alan açarak “himmet” ekonomisini geliştiriyordu.

Fetullah Gülen yapılanmasının kurduğu iddia edilen Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), on binlerce üyeye ulaşmıştı.

28 Şubat ve Pennsylvania dönemi

Gülen ve yapılanması 28 Şubat zamanında, ordu ile zıtlaşmadı.

Gülen yapılanması müritlerine “ ilim için başörtüsünden vazgeçebilirsiniz” mesajları yayınlandı.

İslami gruplar tarafından da “ihanet” ile suçlandı.

Sonrasında ise Fethullah Gülen yapılanması” dinler arası diyalog” yöntemini buldu.

Fetullah Gülen, Katolik Kilisesi lideri Papa 2. Jean Paul, Fener Rum Patriği Bartholomeos ve diğer Ortodoks ve Yahudi ruhani liderlerle buluştu.

1990 yıllarının ortalarında ana akım medya Fetullah Gülen’i eleştirmeye başladı, Fetullah Gülen hakkında yargının dosya hazırlaması sebebiyle Mart 1999’de Amerika’ya gitti.

AKP’yle kol kola olan yıllar

Gülen yapılanması, AKP’nin başlangıç süresinden beri, kol kola yürüdü.

Muhalif kesimler, Fetullah Gülen ile AKP arasındaki güç dengesini hep eleştirdi.

Bu yıllarda birçok siyasetçi ve gazeteci arasında, Gülen için, “Hocaefendi” tabiri kullanılıyordu.

O dönemlerde AKP’li bazı siyasetçilerin Fetullah Gülen hakkında yorumları gündemde duruyordu.

Recep Tayyip Erdoğan: Bu sıla hasreti artık bitmelidir

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde Gülen'e yaptığı “Bu hasret bitsin” çağrısıydı. Cumhurbaşkanlığı dönemi boyunca Gülen'den devamlı 'terörist' olarak bahseden Erdoğan, Fethullahçılar tarafından düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın 2012'deki kapanış töreninde Gülen'e şöyle seslenmişti:

"Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır. Faturası çok ağırdır. Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Gurbet aynı zamanda garipliktir. Zaten oradan anlamı yükleniyor. Onun için de biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki bu sıla hasreti artık bitmelidir ve bitsin istiyoruz."

Hüseyin Çelik: Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış, bunlar kargaları güldürür

2 sene sonra Fethullahçı yapının yargıda güçlendiğine dair haberlerle aklınca dalga geçen dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, FETÖ hakkındaki eleştirilere, “Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış, bunlar kargaları güldürür” demişti.

Davutoğlu: Başta 'Muhterem Hoca efendi' olmak üzere tüm öncülere de selam olsun

Aynı etkinliğin Konya ayağına katılan dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise "Bu faaliyetleri yapan, bu faaliyetlere katkıda bulunan, başta 'Muhterem Hoca efendi' olmak üzere tüm öncülere de selam olsun" diyerek Fethullah'ı selamlamıştı.

Davutoğlu sonrasında katıldığı bir programda “Fettullah Gülen hakkında söylediğim bir tek bulamazsınız” cümlesi üzerine kendisine bu kayıt dinletilmişti.

Arınç: Siyaset üstü bir insan

2006 yılındaki Türkçe Olimpiyatları'nda dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Fethullah Gülen'in adını anmadan, "Bu işi düşünen bir kişi var. Bu işi büyüten, kendi boyundan daha güzel hedefleri kendisine hedef edinen insan var. Eminim ki milyonlarca insan şu anda bizi gözyaşı dökerek izliyor. Bunların arasında birisi var ki gurbette tek başına hüzünle televizyondan bizi seyrediyor. Bir kişi, inandığı sözleri inandırdı, hedef gösterdi, teşvik etti. Doğru bir şey söyledi; 'Fedakarlık yapmamız gerekir, bütün dünyaya ulaşmalıyız, Asya, Avrupa bizimdir. Türk okullarını açmalıyız. Bu okullarda nitelikli eğitim vermeliyiz. Bu okullarla bizi biz yapan değerlerle Türkiye'yi kucaklaştırmalıyız, el ele vermeliyiz' dedi. Ve bu başarıldı. Tek bir adımla başladı bu yürüyüş ve muvaffak olundu. Televizyon başında belki saatler ötesinde bizleri izleyen o güzel insana ve arkadaşlarına milletim adına teşekkür borcum var. Hüzünlü gurbet bir an önce bitsin, vuslat gerçekleşsin" şeklinde ifadeler kullanmıştır.

2013'ün mayıs ayında ABD'de Fethullah ile görüşen Arınç, gitmeden önce Erdoğan ile yaptığı konuşmayı da "Sayın Başbakanımıza da gitmeden önce konuyu açtım. İzin verir misiniz dedim. Çok memnun oldu. Bizden bir emelleri olur mu? Bir tavsiyeleri olur mu, onu da öğren dedi. Farkında olmadığımız herhangi bir yanlışımız olursa, bu konuda da bizi aydınlatmasını rica etti" sözleriyle anlatmıştı.

Binali Yıldırım: Aç herkese aç sineni aç, onun gibi ilaç’ diyen Fethullah Gülen hoca efendinin dilidir

Gülen'i övenler arasında eski Başbakan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da yer alıyor. Yıldırım, 2013 yılında Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın İzmir etkinliğinde Gülen'i "Dünyada her kim sevgiye muhtaç. O’nun hayatını anlat bilsin ki ilaç. Aç herkese aç sineni aç, onun gibi ilaç’ diyen Fethullah Gülen hoca efendinin dilidir" sözleriyle övmüştü.

Melih Gökçek: Terbiyeni takın Fetullah hocaya Fetö diyemezsin

Fetullah Gülen’e “Fetö” diyen oyuncu Defne Joy Foster’a o zaman Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Melih Gökçek Fetullah Gülen’e sahip çıkmıştı "Terbiyeni takın. Fettullah Gülen'e Feto diyemezsin. Ben sana lakap taksam hoşuna gider mi? Lütfen özür dile.” İfadelerini kullanmış. Yargılandığı FETÖ davasında kanallarına reklam verdiğini kabul etmiş şu an AKP Milletvekili olan oğlu Osman Gökçek’in FETÖ okullarında okuduğunu belirtmişti.

Süleyman Soylu da sahip çıkmıştı

Eski İçişleri Bakanı ve AKP Milletvekili Süleyman Soylu da, 2011 yılında CHP ve MHP'nin eleştirilerine karşı Gülen'e sahip çıkmıştı. Cemaat’in faaliyetlerini askıya alınsın” diyen MHP lideri Devlet Bahçeli ve CHP’li İsa Gök’e tepki gösteren Soylu, Gülen'i şöyle savunmuştu.

"Hakkında bütün dünyanın övgüler düzdüğü, aslında bütün memleketimizin minnettar olması lazım gelen bir anlayışa çirkin bir saldırıya muhatap olmamak lazım. Fakat insanın içi hazmetmiyor. Ömründen tek bir dikili ağacı olmayan insanlar, Allah rızası için bu ülkenin her noktasına Diyarbakır’dan Edirne’ye kadar dünyanın her noktasında Afrika’dan Asya’ya kadar Balkanlara kadar Amerika’ya kadar her noktada bu milletin temel değerlerini dünyayla birleştirmeye çalışan bir anlayışa şiddetle saldırıyorlar. Benim bunu bakınız açık söylüyorum, Müslümanlık adına, Anadolu insanı adına, Türklük adına milliyetçilik adına, bu ülkenin geleceği adına kabul etmem mümkün değildir.

AKP ve Cemaat krizi

AKP ile cemaat arasındaki ilk kriz, 2012 yılında iyice gerilmeye başlandı.

Gazeteci ve Akademisyen Esra Arsan bir yazısında “Emniyet’teki Bürokrat dağılımındaki anlaşmazlık olarak” iddia etmişti.

2012 yılında dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik açılan davayla ipler iyice gerilmişti.

2013'te özel dershanelerin durumunu düzenleyecek kanun tasarısı üzerine oluşan "dershane krizi" patlak verdi.

Aynı yılın sonundaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili yürütülen 17-25 Aralık operasyonları ile hükümet ve yapılanma arasındaki ilişki koptu.

“Paralel Devlet”söylemi

Bu krizin ardından Gülen yapılanması hakkında “paralel devlet operasyonları” başladı.

Başlayan operasyonlarda “paralel devlet yapılanması” ve “ terör örgütü yapılanması” söylemleri arttı.

Hükümet, bürokraside tasfiyelere başladı.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi Gülen taraftarlarına yönelik tasfiyeyi hızlandırdı.

Hükümete göre darbe girişiminin arkasında Gülenciler vardı.

Birçok davada da buna hükmedildi.

Fethullah Gülen ise bu iddiaları reddetti.

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (MEB) yapılan açıklamada, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ ile bağlantılı olduğu tespit edilen 28 bin 163 öğretmenin 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildiği bildirilmiş.
Bazı kaynaklara göre son yedi yılda 4 bine yakın hakim ve savcının meslekten ihraç edildiği belirtilmiştir.

Fethullah Gülen, 25 yıldır yaşadığı ABD'de 83 yaşında öldü.